Siyaset

Mutlu’dan evsel atık değerlendirmesi

Saadet Partisi Koceli İl Başkanı Zafer Mutlu, evsel atıkla ilgili görüşlerini açıkladı

SP İl Başkanı Mutlu açıklamasında şunlara değindi: “Atık Yönetiminde aslolan atık oluşturmamaktır. (Sıfır atık)

Atığın oluşmasının engellenememesi durumunda miktarının azaltılmasına çalışılır. (Azalt)

Azaltılan atıklardan tekrar kullanılabilir olan kısımlarının tekrar kullanılması gerekir. (Tekrar Kullan)

Tekrar kullanılamayan atıklar geri dönüştürülür. (Geri Dönüşüm)

Geri dönüştürülemeyen atıklar ise enerjisinden faydalanmak üzere geri kazanılır (Geri Kazanım [Yakma])

Enerjisi olmayan atıkların ise dolgu malzemesi olarak değerlendirilmesi veya Depolanması gerekir (Depolama).

Bu saydığımız maddeler dünya genelince kabul edilmiş ve Türkiye Çevre Mevzuatı’na da girmiş olan Atık Yönetimi Hiyerarşisi’dir.

AZALT – YENİDEN KULLAN – GERİ DÖNÜŞTÜR

Görüldüğü üzere depolama burada en son aşamadır. Kocaeli’mizin belediye atıklarına yakından bakacak olursak içerisinde %30 ambalaj, %50 organik atıklar ve %20 de karışık atık bulunmaktadır.

Ambalaj atıkları ekonomik değeri olan atıklarımızdır. Bu atıklarımızın kaynağında ayrı toplanması durumunda ekonomiye kazandırılması mümkündür. Bunun için belediyelerimiz tarafından gerekli ayrı toplamaaltyapısının kurulması gerekir. Kurulan bu sisteme vatandaşlarımız katılım gösterecektir. Ancak katılımın düşük olduğu bölgelerde katılımının artırılması amacıyla eğitimler, bilgilendirmeler, kampanyalar, etkinlikler vb.çalışmalar yapılmalıdır.

Geriye kalan organik ve karışık atıkların bertarafı için dünyaca kabul edilmiş ve yaygın olarak dünyanın birçok şehirlerinde kurulmuş olan yakma tesisleridir.

Yakma tesisi kurmanın ve işletmenin maliyetleri depolamaya göre yüksek, ancak faydalarını şöyle sıralayabiliriz;

Atık hacmini 10’da 1’e düşürmesi

10 kamyonluk atık yakıldıktan sonra 1 kamyon kadar hacim kaplar

Bu 10 senelik ömrü olan bir düzenli depolama sahasının 100 yıl kullanılabilir olmasını sağlar.

Yüzölçümü küçük, dağla deniz arasına sıkışmış sanayi şehrimiz için arazinin kıymeti yüksektir.

Koku problemini ortadan kaldırması

İZAYDAŞ’ın İzmit ve kapanan Dilovası düzenli depolama alanlarından duyulan en büyük rahatsızlık kokunun olmasıdır. Düzenli depolama sahasını nereye kurarsanız kurun, koku rüzgarla taşınacak ve rüzgarın geçtiği tüm bölgeler seyrelmiş de olsa çöp kokusunda maruz kalacaktır.

Yakma tesisi kurulması durumunda çöpler tamamen kapalı tesisin (bunker) içine döküleceğinden dışarıya çöp kokusu çıkmayacaktır. Böylece koku problemi ortadan kalkmış olacaktır.

Şehrin herhangi bir yerine yapılabilir olması gibi önemli avantajları bulunmaktadır.

Yakma tesisi dediğiniz zaman hammaddesi belediye çöpü, ürettiği ürünü elektrik olan bir fabrika düşünebilirsiniz. Dolayısıyla bir fabrikanın kurulabildiği her yere kurulabilir. Bu TÜPRAŞ’ın PETKİM’in yanı da olur, FORD’un yanı da olur. Sadece planlama yaparken çöp kamyonlarının oluşturacağı trafik dikkate alınmalıdır.

Atıkların işlenmeden düzenli depolama alanlarına depolanması 2005 yılında Avrupa Birliği tarafından yasaklandı. Yakma konusu yıllardır Büyükşehir Belediyemizin gündeminde olmasına rağmen, İZAYDAŞ’ın kapasitesinin dolacağı bilinmesine rağmen, tesis için yer belirlenmiş ve çalışmalar yapılmış olmasına rağmen, daha da önemlisi bir kaç yıl önce bu projenin tanıtımı için siyasi parti temsilcilerini, STK’ları Fransa’ya götüren Büyükşehir yetkilileri bu süreçte gerekli ehemmiyeti göstermediği için bu proje yapılamamıştır. Şimdi gelinen aşamada vakit harcandığından ve yakma tesisi yetişmeyeceğinden dolayı Avrupa’nın terk ettiği bir yöntemi nereye yapılırsa yapılsın vatandaşımızı mağdur edecek yeniden uygulamaya konulması tam bir acziyet ifadesidir.

Şimdi Kandıra’mızda kurulması planlanan Evsel Atık Depolama Alanı ile ilgili olarak şunu söyleyebiliriz.

Kandıra’mız turizm bölgesidir. Zemin olarak daha yumuşaktır. Yer altı kaynakları, dere kaynakları mevcuttur. Ne kadar sızdırmazlıkla alakalı tedbirler alınacak olsa da risklidir.

İzmit Şehir merkezinin de Kandıra yönünde yoğunlaşması planlandığını biliyoruz. Tüm bu sebeplerle Depolama alanının hiç yapılmadan yakmayapılması, illa ki yapılacaksa depolamanın, eski, atıl, kullanılmayan taş ocakları, zemini sert, yerleşim alanlarına uzak olan alanlar seçilmelidir”

DİYANETİN FAİZ AÇIKLAMASI

Başkan Mutlu ayrıca diyanetin faiz açıklamasın ilişkin,  “Biz faiz konusunun haram olup olmadığını siyasi iktidarın ısmarlaması ile yapılan açıklamalardan değil,  Kur an-ı Kerimden, Peygamber efendimizin hadislerinden öğreniriz. Bir konuda fetva verilebilmesi için kuran ve hadis de kesin hüküm olmaması zarureti vardır.

DİYK’unu biz dirayetli bir kurum olarak bilirdik. Örneğin 28 Şubat Süreci’nde başörtüsü ile ilgili çok büyük baskılara maruz kalmalarına rağmen dik durmuş ve ‘başörtüsü Allah’ın emridir’ ifadesinden asla şaşmamıştır. Zaten olması gereken de budur. O zamanki DİYK üyeleri bu fazileti göstermişlerdir.

Oysa son açıklamada ‘Bir zaruret bulunmadıkça faiz almak da vermek de caiz değildir’ ifadesi yanlıştır. Çünkü ‘zaruret’ şartı faiz için geçerli değildir. Faiz bir tercih işlevidir. Bir tercih varsa zaruret yok olur.

Kuran-ı Kerim’de şarap ve domuz eti ile ilgili olarak ifade edilen zaruretler ölüm tehlikesinden doğar. Bir insan susuzluğa üç gün, açlığa ise üç hafta dayanabilir. Ötesi ölümdür. Haddi aşmamak şartıyla içmeye, ölmeyecek kadar yemeye ruhsat verilmesi bu zaruret sebebiyledir.

Faize yönlendirilen şahısların hangi hayati tehlikesi var olabilir? Bu şahısların başta proje bedelinin %10’unu peşin olarak ödeyecek paraları var. 240 ay boyunca kendi masrafları dışında her ay en az 894TL taksit ödeyebilecek gelirleri de varsa buradan zaruret doğmaz.

“Hiç bir mazeret, sizi Allah’ın verdiği hükmün üstüne çıkaramaz”

Devlet, şahısları bilerek bankalara yönlendirmektedir, bankalar ise faizsiz işlem yapamazlar. Buna rağmen, ‘devletin bunu faiz geliri elde etmek amacıyla yapmadığını’ ifade etmişsiniz. Zaten faiz geliri alacak olan devlet değil vatandaşın sözleşme yapacağı bankalardır.

Merak ediyoruz. Bu mevzuya niçin girdiniz? Hiçbir şekilde müdahil olmamanız, bu yanlışa vesile olmanızdan daha iyi değil miydi?  Kişileri Allah ve resulüne karşı harbe yönlendirdiniz. Bunun vebali omuzlarınızdadır.

Bu konudan çok daha önemli toplumumuzu adeta habis bir ur gibi saran konular var. Rüşvet, gasp, emeğin karşılığının verilmemesi, haksızlıklar, İstanbul sözleşmesi, lutilik vb. gibi toplumumuzu hızla çürüten konular. Biz asıl bu konulara karşı sizden daha net ve güçlü bir duruş beklemekteyiz.

Sizler İslam’ı protestanlaştırma kurulu değilsiniz. Elde kalmış evlerin satış temsilcileri ise hiç değilsiniz. Bulunduğunuz makama liyakatinizi biz takdir edecek değiliz. Ancak bu yanlışlıklar birikerek, yüzlerce yıllık İslam anlayışımızda eksen kaymasına sebep olmaktadır.

Tabi bir çift lafımız da en küçük meselede kıyameti koparan cemaatlere olacak. Yoksa sizler de (ey cemaatler) bu çarkın bir parçası oldunuz da onun için mi sessiz kalıyorsunuz?

Saygıdeğer Hocamız, Sayın Prof. Dr. Eli Erbaş. Sigara yasağına gösterdiğiniz hassasiyeti faiz konusuna da gösterseydiniz, bu kuruldan böyle çelişkili bir fetva çıkmazdı. Bu fetvanın masum insanları neticede ateşe sürüklediğini görmüyor musunuz?

Bize göre sosyal devlet anlayışı, aldığı ile ödediği arasında hiçbir şekilde fark oluşturmadan vatandaşlarına konut sağlayabilmesi demektir. Kanal İstanbul için harcanacak para ile Türkiye’de ihtiyaç sahibi tüm vatandaşlara hiçbir fark ödemeden ev sağlanmış olur. 2019 yılı bütçe açığı 123 milyar TL’dir. İhtiyat akçesi, bedelli askerlik, imar barışı gibi hazineye devirler olmasaydı açık herhalde 200 milyar TL’yi geçerdi. Bu açık neden oluştu? Nedeni belli İSRAFFFF. 99 depremi sonrası konan ve bu gün bile halen alınan vergilerden dolayı birikmiş olması gereken para ile ve yukarıda anlatılan israf bedellerini düşündüğümüzde hiç fark almadan sosyal konut, kentsel dönüşüm gibi birçok projeyi rahatlıkla gerçekleştirebiliriz” ifadelerini kullandı.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu