Siyaset

Ayvalı’dan manifesto

Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Ayvalı, “ İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmalı, 6284 sayılı kanun geliştirilmelidir” dedi

Gündemdeki İstanbul Sözleşmesi tartışmalarına adeta bir manifesto niteliğinde tepki koyan Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı, “İstanbul Sözleşmesi Türkiye’ye kadını aşağılayan yeni bir toplumsal model dayatmaktadır. Sözleşmenin dayattığı toplumda kadın ve erkek cinsiyeti dışında cinsiyetler vardır. Bu cinsiyetler, ‘toplumsal cinsiyet’, ‘cinsel yönelim’, ‘cinsel kimlikler’ şeklinde sözleşmede yer almaktadır. Sözleşme; LGBTİ diye başlayarak alfabenin bütün harflerini kapsayan, kadın ve erkek cinsiyeti dışında, doğadan farklı, çürümüş neoliberal sistemle dayatılan cinsiyet türlerini hukuk normu olarak belirlemeye teşvik etmektedir” dedi. Ayvalı ayrıca kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddete karşı bir eylem uzman grubunun (GREVIO) İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasıyla raporla ilgili, “GREVİO’ya göre Türkiye’nin PKK ve FETÖ ile mücadelesi kadınlara zarar vermektedir. Kadın ve çocuk düşmanı, bölücü ve gerici terör örgütlerine kalkan olan Avrupa Konseyi’nin nasihatleriyle mi kadına şiddeti önleyeceğiz?” ifadelerini kullandı.

Vatan Partisi Öncü Kadın Genel Başkanı Meltem Ayvalı, düzenlediği basın toplantısıyla Vatan Partisi’nin İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik görüşlerini kamuoyuyla paylaştı. Vatan Partisi İzmir İl Başkanlığı’nda yapılan açıklamada Meltem Ayvalı, İstanbul Sözleşmesi’nin başta Öncü Kadın’ın yönetim organları olmak üzere çeşitli kademedeki parti organlarında tartışıldığını ve 29 Temmuz 2020 tarihli Merkez Yürütme Kurulu toplantısında konuyu oybirliğiyle karara bağlandığını da belirtti.

Ayvalı yaptığı açıklamada, “Sözleşme üzerine tartışmalar ne yazık ki sloganlara hapsedilmektedir. Batı merkezli medya tarafından kamuoyuna yanıltıcı bilgi verilerek, Sözleşmenin kadına şiddeti önleyecek bir rolü olduğu havası yaratılmaktadır. Bu durumda başta Vatan Partisi olmak üzere toplumun kadın erkek eşitliği konusunda duyarlı kuvvetlerinin ve elbette devleti yönetenlerin, algılara teslim olmayarak kamuoyunu aydınlatma, milleti kadına yönelik şiddetin önlenmesi için seferber etme görevi vardır. Kadına yönelik her türlü ayrımcılık ve şiddete kesinlikle son vermek, hepimizin sorumluluğudur. Başarıya ulaşmak için, kadınıyla erkeğiyle Cumhuriyet Devrimimizin değerleri ve programı çevresinde birleşmek ve kararlılıkla mücadele etmek durumundayız” dedi.

“KADINA EŞİTLİK MEVZİSİNDEYİZ”

Vatan Partisi’nin İstanbul Sözleşmesi’ne karşı tavrının kadınlara her tür şiddet, haksızlık, eşitsizlik ve aşağılamadan kurtarma kararlılığı belirlediğini dile getiren Ayvalı, “Kadınlarımızın sorunlarının dışarıdan dayatılan toplumumuza yabancı sözleşmelerle değil, eşitsizlikleri bütün ekonomik, toplumsal, kültürel, ideolojik, geleneksel ve töresel temelleriyle ortadan kaldıracak devrimci uygulamalarla çözüleceğinin bilincindeyiz.  Kadınımızı acılar içinde yanmaktan ve erkeğimizi bu utançtan bir an önce kurtarmakta kararlıyız” diye konuştu.

Toplumsal cinsiyet kavramının tanımı ve batıdaki içeriğinin belli olduğu söyleyen Meltem Ayvalı, “Pek çok Avrupa ülkesinde kimliklerde cinsiyet seçeneğinde kadın ve erkekten başka cinsiyet türleri bulunmaktadır. Bu uygulamalar bizim hangi kadınımızı özgürleştirecektir? Onu şiddetten nasıl koruyacaktır? İstanbul Sözleşmesi LGBTİ’ye alan açmakta ve eşcinselliği meşrulaştırmaktadır.  2011’den sonra bu alanda ülkemizde yaşanan gelişmeler ortadadır. En son, CHP’li Kadıköy ve Şişli Belediyelerinin Çocuk Eşcinselliğini savunan pankartlarla yürümesi, toplumumuz için şiddetli bir uyarıdır. Nerede eşcinsellik yayılırsa, orada kadın kesinlikle kafestedir. Ya da: Nerede kadın kafeste ise, sevgi ve muhabbet de erkekler arasında olur. Orada kadın sürgündedir. Çünkü eşcinsellik, kadının aşağılanmasının sonucudur ve ancak kadının aşağılandığı çürüyen toplumlarda yayılır ve normalleştirilir” ifadelerini kullandı.

“EMPERYALİST MÜFETTİŞLERİ KABUL ETMİYORUZ”

GREVİO’nun 2018 yılında hazırladığı 116 sayfalık raporun 16 ve 17. sayfalarında Türk askerine ve Türk polisine tecavüzcü denildiğini söyleyen Ayvalı, “54. sayfada ise kayyum atamaları eleştirilmiştir, PKK güdümündeki kadın örgütleri korunmuştur. Batı emperyalistleri bağımsızlığımıza, özgürlüğümüze göz dikmiştir, başı dik yaşama hakkımıza müdahale etmiştir. Buna ilk başta kadınlarımız karşı çıkmalıdır. Türkiye’nin tepesine müfettişler ve zabıtalar atanmasını kabul edemeyiz. Türk kadınını emperyalist zabıtalar kurtaramaz. Kadınımızın ve erkeğimizin biricik kurtarıcısı, Cumhuriyet felsefesiyle başını kaldıran yetenekli Türk kadınıdır ve Türk erkeğidir” dedi.

SÖZLEŞME BÜYÜK YENİLİKLER GETİRMİYOR”

“Meşrutiyetlerle başlayan, Cumhuriyet Devrimi ile büyük kazanımlar elde eden ve hakları için savaşa savaşa bugünlere gelen Türkiye kadın hareketine hiçbir hak emperyalist Batı tarafından bahşedilmemiştir” diyen Meltem Ayvalı, “Türk kadını, her aşamasında emek vererek haklarını kazanmıştır. Şimdi ise, İstanbul Sözleşmesi ile öyle bir algı oluşmuştur ki sanki sözleşmeden önce Türkiye’de kadın sorununun çözümüne dair en ufak bir adım atılmıyordu, Avrupa Konseyi geldi ve bizi kurtardı. Halbuki, İstanbul Sözleşmesi’nde yenilik olarak sunulan hukuki düzenlemelerin büyük çoğunluğu Türk Medeni Kanunu’nda, Türk Ceza Kanunu’nda, Anayasamızda ve ilgili yasalarımızda mevcuttur” diyerek tepkisini ortaya koydu.

“ETNİK AYRILIKLAR KIŞKIRTILIYOR”

Raporda Kürt kadın örgütleri ile lezbiyen kadın örgütlerinin devlet tarafından fonlanması ve politika geliştirmeye dahil edilmesi talebinin yer aldığını belirten Meltem Ayvalı, “Bu talep, sözleşmenin 4, 6 ve 8. maddelerine dayandırılmaktadır. GREVİO raporu sözleşmenin sağlamasıdır, pratiğe yansımasıdır, somuttur. GREVİO’nun ‘yaptırımı yoktur’ diyerek raporu Türk milletinden gizleyenler teslimiyetçidir ve sözleşmenin neye hizmet ettiğini saklamaktadırlar. GREVİO üyelerine tanınan imtiyazlar ve Sözleşmenin uygulanmasını konsolosluk korumasına alan madde egemenlik haklarımızın ihlaline yol açmaktadır, kabul edilmesi mümkün değildir” dedi.

“6284 Sayılı Kanun da Türkiye kadın hareketinin kazanımlarından biridir. Tepeden tırnağa millidir ve bizimdir” diyen Ayvalı, “Kanun’un yalnızca İstanbul Sözleşmesi’ne dayanılarak çıkarıldığını söylemek halkı kandırmak oluyor. Kanun’un gerekçesine bakıldığında bile anlaşılacaktır ki 6284 Sayılı Kanun, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanunu’nun güncellenmesi ihtiyacından doğmuştur. Aynı zamanda Anayasa’nın 10. ve 41. maddelerinin 6284 Sayılı Kanun’a yasal dayanak olduğu bilinmektedir” ifadelerini kullandı.

“6284’ü hedef alanlar karşısında Avrupa Konseyi’ni değil bu haklar için emek vermiş, bedel ödemiş Türk kadınını bulacaktır” diyen Meltem Ayvalı, “6284 kırmızı çizgimizdir. Önümüzde uygulamadaki aksaklıkları giderme ve 6284’ü geliştirme görevi vardır. Bizi daha iyi yaşatacak olan Atatürk’ün dediği gibi her zaman daha ileri daha ileri taşıyacağımız Cumhuriyetimizdir!” sözleriyle manifesto değeri taşıyan tepkisini ortaya koydu.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu