Siyaset

Filistin davası komünistlerin kırmızı çizgisidir

Türkiye Komünist Partisi dün Ankara’da Filistin konulu bir açık oturum düzenledi

Açılışş konuşmasını TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan’ın yaptığı etkinlikte gazeteciler Hasan Sivri, Musa Özuğurlu ve Mustafa Kemal Erdemol’un yanı sıra emekli diplomat TKP PM üyesi Engin Solakoğlu konuşmacılar arasındaydı. Konuşmasına Filistin direnişini selamlayarak başlayan Okuyan, Filistin meselesinin komünistlerin kırmızı çizgisi olduğunun altını çizerek konuşmasına devam etti. Kemal Okuyan’ın konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şu şekilde:

Bir ülke işgale karşı mücadele veriyorsa o mücadelede öne çıkan meşruiyet elde eder

Tabii ki Filistin dünyası içindeki çürümüş, yolsuzluğa bulaşmış siyasetçilerin, Hamas’ın arkasında duracak değiliz ama Hamas nasıl ortaya çıktı? Orta Doğu’da direnen örgütlerin İslamcı olması nereden kaynaklandı? Siyasette boşluk olmaz. Filistin halkının uğradığı haksızlığa karşı birileri harekete geçecekti zaten. Devrimci örgütlere karşı tezgâhlar düzenlendi, bir kısmı hata yaptı, İsrail’le uzlaşmaya girdi. Bazı seküler örgütler yolsuzluğa bulaştı. Irak’ta ABD’ye karşı direnişte dinci bazı örgütlerin öne çıkması devrimcilerin ayıbıdır, bıraktığı boşluğun eseridir. Siz mücadele etmezseniz başkaları doldurur. Hizbullah Lübnan’da “Ben İsrail işgaline izin vermiyorum.” dediği için Hizbullah’tır. Bunlar İslamcı örgütler, o ayrı mesele. Bir ülke işgale karşı mücadele veriyorsa o mücadelede öne çıkan meşruiyet elde eder. Bu her yerde böyledir. Komünistlerin tarihinde de işgale karşı mücadelede hep ön saflarda olmak vardır ama maalesef Orta Doğu’da dinci örgütler öne çıktı. Mücadele etmek istiyorsak “ama Hamas da terör örgütü” diye başlamamak lazım. Bunu yaptığımızda güçleniyor. Hamas bir terör örgütü değildir, sorunu İslamcı olmasıdır. Filistin direnişinde öne geçmiştir. Filistin halkının Hamas’a küfrettiğini sanıyorlar, oysa 7 Ekim’den sonra Hamas’a karşı destek radikal şekilde arttı. Zalime karşı direnen meşruiyet elde eder. Orta Doğu coğrafyasında laik, devrimci, komünist güçlerin öne çıkması için uğraşıyoruz. Hamas’tan Filistin halkına uzun vadede hiçbir iyilik gelmez, dinci bir örgüt sonuçta ama ön safta dinci örgütler var, devrimciler de var ama az sayıdalar.

İsrail zalimliğini kınayan ilk özne biz olduk

7 Ekim’de TKP küçük bir açıklama, sonra daha uzun bir açıklama yayınladı. TKP bir sosyal medya organizasyonu değil. Biz bir olayla karşılaştığımızda hemen anında bir değerlendirme yapmayız. Bazen yapılır, açıktır her şey. Biz 7 Ekim’de olan Hamas’ın öncülük ettiği saldırıyı inceleyip değerlendirdik, bu coğrafyada yaşayan dostlarımızdan bilgi alıp bir açıklama yaptık. Türkiye’de “Galiba Hamas da terör örgütüdür.” deyip kem küm etmeyip İsrail zalimliğini kınayan ilk özne biz olduk, solda. Ve daha cesurca hareket etme eğilimi başladı ondan sonra ama ne yazık ki bazı aydınlarımız büylük hata yaptı. Hamas’la değil ama Filistin direnişiyle aynı safta olmak zorundasınız, tartışılacak tarafı yok. İşgal koşullarında yanınızda kim var diye bakmaz, işgale karşı mücadele edersiniz.

İsrail’in çarkını döndürdüğü önemli sektörlerde neden İsrail’le ilişkilerinizi sürdürüyorsunuz?

 Bizim İslamcı hükümetimize dedik ki: Siz sürekli Filistin’in yanındayız deyip diplomasi yapıyorsunuz, iyi güzel de İsrail’in çarkını döndürdüğü önemli sektörlerde neden İsrail’le ilişkilerinizi sürdürüyorsunuz? Türkiye’de siyaset alanında, enerji, petrol, silah sanayisinde İsrail’le yürüttüğü ilişkileri ilk sorgulayan TKP oldu. Ortada dinselliğin arkasına gizlenmiş muazzam bir sahtekârlık var. İsrail’in arkasındaki güç Yahudilik değildir, paranın gücüdür. TKP de yalnız da zalimliğe uğradığı için, yalnızca insanlık dışı bir uygulamaya maruz kaldığı için değil, paranın gücüne karşı taşla sapanla yüreğiyle direndiği için Filistin halkının yanındadır ve Filistin halkı eninde sonunda kazanacaktır. Mustafa Kemal Erdemol’un moderatörlüğünde devam eden açık oturumda Musa Özuğurlu Filistin meselesinin geçmişine değindi. Musa Özuğurlu’nun konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şu şekilde:

Bir tarafta efendiler, bir tarafta köleler var.

Bir tarafta efendiler, bir tarafta köleler var. Hiçbir zaman Yahudi mahallelerine uğrayamazlar. Bu da yalnızlaştırdı Filistinlileri. Son Netenyahu hükümetinin kurulmasıyla beraber (tarihin gördüğü en faşist hükümet), 2006’da bir parlamento seçimi yapıldı ve Hamas kazandı fakat İsrail memnun olmadı, Mahmud Abbas memnun olmadı çünkü Hamas İsrail’in tezlerini ve Oslo Anlaşması’nı kabul etmiyordu, bu yüzden çatışma yaşandı. Dolayısıyla Gazze’de sadece Hamas, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi kaldı ama orası Yahudi ve Arapların birlikte yaşadığı bir bölge değil, Filistinlilerin balık istifi yaşadığı bir bölge haline geldi. Baskı arttı, gıda yardımı gitmiyor. İdari gözaltı yasası diye bir yasa var; herhangi bir polis memuruna herhangi bir Filistinli’yi hiçbir suçlama yöneltmeksizin tutuklama yetkisi veriyor. 2006 yılında Hizbullah İsrail ordusunun yenilebileceği örneğini ortaya koyduktan sonra…

Etkinlikte İsrail Komünist Partisi ve Filistin Demokratik Kurtuluş Cephesi (FDKC)’nin video mesajlarının yayınlanmasının ardından Filistin’den Türkiye’ye okumaya gelen İbrahim Mahrum da bir konuşma yaptı. Mahrum’un konuşması şöyle:

 

“Ben İbrahim Mahrum. Ankara Üniversitesi’nde tıp okuyan Filistinli bir öğrenciyim. Sizleri Filistin halkı adına sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Böyle zamanlarda halkımın uzun yürüyüşünü hatırlıyorum ve Filistin davası uğruna hayatlarını feda eden tüm dostlarımızı anmak istiyorum. Hayatını kaybeden birçok arkadaşımı, özgürlük ve ilerleme hayaliyle hatırlıyorum. Dünya çapındaki dayanışmayı görmek beni oldukça mutlu ediyor. En başından itibaren Filistin halkına desteğini gösteren Türk halkını selamlıyorum. Dünya, İsrail’in emperyalizmin Ortadoğu’daki kuklası ve terörist ABD’nin de bu kuklanın sahibi olduğunu hatırlamalı, emperyalist sistem yıkılmaksızın hiçbir barışın mümkün olamayacağını bilmelidir. Hepinize burada bulunduğunuz ve zulme karşı mücadele eden halklara verdiğiniz gerçek ve sürekli destek için teşekkür ederim.”

 Filistin davasının tarihsel arka planına değinen Hasan Sivri’nin konuşmasında öne çıkan bazı başlıklar şöyle:

Bugün bu direnişte Hamas’ın öne çıkıyor olması, İsrail’in işgalci ya da terörist olduğu gerçeğini değiştirmiyor

Konu bir Yahudi-Müslüman çatışması olsaydı Filistin’deki Hıristiyanlar göç ettirilmezdi. İslamcılar yokken Filistin davasını dünyaya duyurmayı solcular başardı. Dün de bugün de esir alınan örneklerin tamamında İsrailliler işgalci olarak görülüyor. Yani Filistinliler esir aldıkları kişileri işgalci olarak görüyor. Lübnan Komünist Partisi 1982’de Beyrut’tan İsrail’in çıkmasını sağlayacak 300 tane eylem yapmıştı. Dün de bugün de direnişin içinde solcular vardı, Arap Sosyalist Partisi ve Lübnan Komünist Partisi hayata geçirdi bu büyük eylemleri. 1982’de İsrail Beyrut’u terk edip gitmek zorunda kaldığında geride işgale karşı bir direniş ve mücadele geleneği başlamıştı. 

Bugün bu direnişte Hamas’ın öne çıkıyor olması, İsrail’in işgalci ya da terörist olduğu gerçeğini değiştirmiyor. 

 

7 Ekim’den bu yana uluslararası arenada sürecin nasıl ilerlediğinden söz eden Engin Solakoğlu “Biliyorsunuz dünyadaki medya organlarını dörtte üçünü emperyalistler yönetiyor. Hamas’ın saldırılarında gelen ilk görüntüler sonradan anlaşıldı ki dünya kamuoyunu şoke etmeye ve kamuoyunu İsrail lehine taraflaştırmaya dönük adımlardı” dedi.

Solakoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

“İlk 48 saatte yayılan fotoğrafların amacı buydu ve bir terör saldırısı gerçekleşti, ‘kadınlara tecavüz edildi, çocukların boğazı kesildi’ gibi slogan cümleler yayıldı. Ve yine öne çıkan görüntülerde İsrail’in 11 Eylül’ü olarak tarif edildi. 

Verilen bu mesajlar insanları İsrail’den yana saf tutmaya zorladı. Yine en çok duyulan şeylerden biri de Hamas eşittir IŞİD gibi bir ifade kullanılmaya başlandı. Oysa Hamas 2006 yılından bu yana Gazze’de bir otorite. Çünkü Hamas’ın orada eğitim bakanı var, sağlık bakanı var, bir kabinesi var. Sonuçta Avrupa Birliği Gazze’ye milyonlarca dolar destek verirken görüşülen merci Hamas’tı. Kimsenin aklına o zaman Hamas’ın terörist olduğu gelmiyordu. Kolayca kullanılan bir ifade oldu bu terör ya da terörist ifadeleri. İnsanları korkutan her eylemde terör eylemi vardır, bunu zaman zaman devletler de kullanır. 

 

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu