Sağlık

Zihin nakli nedir?

Okan Üniversitesi Hastanesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Okan Bölükbaşı, Kaliforniya Üniversitesi’nde bir salyangozdan diğerine nakledilen, zihin nakli konusunu ele aldı

“İnsanlarda hafıza kaybı yapan bunama, Alzheimer, travma sonrası stres bozukluğu gibi durumlarda eğer bir RNA parçası ile öğrenme benzeri değişiklikleri yaratabiliyorsak, yakın bir gelecekte tedavide çok önemli başarılar elde edebiliriz” diyen Prof. Dr. Okan Bölükbaşı açıkladı.

Kaliforniya Üniversitesi’ndeki nörobiyologlar, oldukça basit bir yolla bir salyangozdan diğerine hafıza nakletmeyi başardı. Bunu yapabilmek için bir salyangoz, sık aralıklarla elektrik şokları ile uyarıldı. Bu işleme duyarlandırma deniliyor. Sonunda öyle bir noktaya gelindi ki, salyangozun derisine hafifçe dokunmak bile şiddetli kasılmalara yol açmaya başladı. Bu durumdaki salyangozun sinir sisteminde alınan RNA, bu işlemin yapılmadığı sıradan bir salyangoza nakledildi. İşlemden 24 saat sonra hayvan muayene edildiğinde,  elektrik şoku eğitiminden geçmiş salyangozdaki davranış ve refleks tepkilerinin aynen gözlendiği saptandı.

YAKIN GELECEKTE BUNAMA VE ALZHEİMER TARİH OLABİLİR

Çalışma için salyangozların seçilmesinin nedeni; sinir sistemlerinin son derece basit olması. İnsan gibi çok karmaşık bir sinir sistemi olan canlılarda bu gözlemleri

yapmak çok zor. Geçmişte Nobel ödülü alan “öğrenme” araştırmaları da, yine çok basit bir canlı olan deniz yıldızlarında yapılmıştı. Basit canlılarda sinir sistemi işlevlerini anlamak çok daha kolay. Bu çalışmanın gösterdiği şey şu; RNA’yı kullanarak hafıza nakli yapılabilir.

İnsanlarda hafıza kaybı yapan bunama, Alzheimer, travma sonrası stres bozukluğu (PTSD) gibi durumlarda eğer bir RNA parçası ile öğrenme benzeri değişiklikleri yaratabiliyorsak, yakın bir gelecekte tedavide çok önemli başarılar elde edebiliriz. Ancak önce, sinir sisteminde hafızanın nerede ve ne şekilde depolandığını anlamamız gerekiyor. Bugüne dek sinirbilimde, hafızanın hep sinaptik aralıklardaki kimyasal değişim/dönüşümlerle ilgili olduğu düşünülmüştü.

BUGÜNKÜ TEKNOLOJİ İLE BİLİNÇ NAKLİ TAM OLARAK MÜMKÜN GÖRÜLMÜYOR

Sinirbilimde bilincin ne olduğu sorusu da, ortada durmaktadır. Beyin bir “donanım” iken; bilinç, bu ortamda çalışan “yazılım” a benziyor. Beyni oluşturan donanım, fizik, kimya ve moleküler biyolojinin yasalarına göre çalışan bir fiziksel dizgedir. Bu bilmeceyi çözmek için nörobiyologlar, her yıl binlerce makale yayınlıyor. Fizik kuralları ile ilgili çalışma ilkelerinin çoğu keşfedildi. Ancak şu ana dek kuantum etkileri ya da ürpertici fizik dışı davranışları açıklayacak bir çalışma modeli ortaya konamadı. Bugünkü teknoloji ile bilinci nakli tam olarak mümkün görülmüyor.

Bilinç tam bir fiziki gerçeklik değil. Bilinci epistemolojik bir yekpare kavram olarak göremeyiz. Çok farklı bileşenleri var. Sadece bilinç tepkilerini belki ayrı ayrı olarak, bilişsel bilgi teknolojileri biçiminde bir çip modeline kopyalayabiliriz. Ama elde edeceğimiz sonuç, insanda olduğu gibi özbilince sahip olmayacaktır.

Şu anki düzeyimizle bu, mümkün görünmemekle birlikte en az bir 100 yıla daha ihtiyacımız var. Eğer biz bilinci öz benlik ve bu öz benlikle ilişkili tüm diğer bilişsel işlevler olarak tanımlarsak; bilinç, altta yatan nörolojik yapılar ve biyokimyasal süreçlerin bir üst görüntüsü olarak tanımlanabilir. Biz bu üst görüntüyü altta bulunan yapılar ve süreçlerden ayıramayız. Aksi halde bilincin, birliği bozulur. Belki gelecekte bilinci kopyalamamız mümkün olacaktır.

 

 

 

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu