Siyaset

Bursalı’dan çok sert cevap

Vatan Partisi Genel Sekreteri Bursalı, yangınlarla ilgili Biden’ı suçladı

Basın toplantısı düzenleyen Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, “ABD, Türkiye’ye yönelik yeni tipte bir savaş başlatmıştır. Bu saldırı doğrudan doğruya, Türkiye’nin ekonomisine, turizmine, tarımına yapılmıştır. Biden yangınlarının hedefi Türkiye’dir. Biden’ın 24 Nisan’da Türkiye’yi soykırımcı ilan ederek öttürdüğü hücum borusu, bugün orman yangınlarıyla devam etmektedir.

ABD’nin bu yeni tip savaşta kullandığı alet PKK’dır, HDP’dir, FETÖ’dür. Vatan Partisi ilk günden beri bu yangınları çıkaran merkezin ABD olduğunu, kundakçıların da PKK-HDP olduğunu milletimize ilan etmiştir. Bu yangınların bir amacının da iç cephede birliği ve disiplini bozmak, çeşitli kışkırtmalar yaratmak olduğu çok açıktır. Başta CHP, HDP ve İYİ Parti’nin yöneticileri kundakçıların cephesinden, yangınları söndürmek için değil, harlamak için görev yapıyorlar. Türkiye’nin mücadelesini zaafa uğratmak, yıpratmak, itibarsızlaştırmak için her türlü yönteme başvuruyorlar” dedi.

“Ağlayarak savaşılmaz, ağlamak için savaşılmaz”

Bursalı eleştirilerini şöyle sürdürdü:Karamsarlık, yıkıcılık, çaresizlik propagandası bozguncuların en büyük sermayeleridir. Evi, bahçesi, hayvanları yanan Milletimizin gözyaşlarıyla, bozguncuların gözyaşları aynı değildir. Ağlayarak savaşılmaz ve ağlamak için savaşılmaz. “Help Turkey” operasyonu, “Asker yok, TOMA yok” yalanı, “Hava desteği yok” yalanı, “Ormanlar imara açılacak” yalanı, “Termik Santral patlayacak” yalanı kanıtlarıyla ifade edilmiştir. CHP Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ve CHP Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, ormanlarımızı yakan PKK’nın partisi HDP ile yangının orta yerinde kol kola fotoğraf vermiştir. CHP-HDP-İYİP İttifakı bir kez daha sahnededir.  Bozguncular bu fotoğrafta birleşmiştir.

“Ulusal Kanal ve Aydınlık savaş cephesinde”     

Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi dışında tüm medyanın yayın değil yaygara yaptığı gözüküyor. Karşı karşıya olduğumuz tehditlerin saptanması, doğru bilgi, doğru yorumlar, sorumlu yayıncılık anlayışı, yalnızca Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi’yle topluma ulaşmaktadır. Çünkü bir tek Ulusal Kanal ve Aydınlık savaş cephesindedir. Kamu kurumlarımızın işlevsizleşmesi, stratejik alanlarda ve yangın söndürme özelinde kendi imkanlarımız yerine özel tedarikçilere mahkûm kalmamız, büyük tehditler karşısında zaman kaybetmemiz, bu sürecin önümüze getirdiği büyük derslerdir. Özelcilik sistemi bütün dünyada çökmektedir. Kamuculuk yükselmektedir.

Tehdit büyük ve çok boyutludur. Türkiye’nin yangını bugün gördüklerimizden daha büyüktür. Karadeniz’den Suriye ve Irak’ın kuzeyinde kadar dizilen dört yanımızdaki ABD üsleri, Suriye’nin kuzeyindeki PKK varlığı, Doğu Akdeniz’deki geleceğimiz, KKTC’nin dünyaya tanıtılması, Üretim Ekonomisinin kurulması Türkiye’nin ertelenemeyecek, yakıcı görevleridir.

“Cumhurbaşkanı tarihsel sorumluluk içinde”

Hiçbir parti bu sürecin altından tek başına kalkamaz. Bu süreç doğru bir program, bütünsel bir strateji ve onu uygulayacak kararlı bir hükümet gerektirmektedir. Aynı zamanda bu hükümet milleti seferber edecek, devlet ve toplum disiplinini sağlayacak, zorluklara göğüs gerecek bir iradeye sahip olmalıdır. Vatan Partisi başta olmak üzere Türkiye’nin bütün milli güçleriyle kurulacak bir Üreticilerin Milli Hükümeti, yarına ertelenemeyecek bir görevdir. Sayın Cumhurbaşkanı, tarihsel bir sorumluluk içindedir.

“İlan ediyoruz, hedef Türkiye”

Aziz milletimiz, değerli basın mensupları; ABD, Türkiye’ye yönelik yeni tipte bir savaş başlatmıştır. Yeni tip olmasının altını çiziyoruz, dünya tarihine de böyle geçecektir. 200’ü aşkın noktada mücadele ettiğimiz yangınlar iklim koşullarından, izmaritlerden, mangallardan çıkmamıştır. Bu saldırı doğrudan doğruya, Türkiye’nin ekonomisine, turizmine, tarımına yapılmıştır. İlan ediyoruz; Hedef Türkiye’dir. Bu yangınlar, Biden yangınlarıdır! Türkiye’yi yakmak istiyorlar. Türkiye ekonomisine yönelik çeşitli finansal merkezlerden beklediğimiz saldırılar, orman yangınlarıyla gelmiştir.

“Bunlar Biden yangınları”

ABD’nin bu yeni tip savaşta kullandığı alet PKK’dır, HDP’dir, FETÖ’dür. Eline çakmağı alanlar, ormanlarımızı yakanlar PKK ve FETÖ kumandasındaki unsurlardır. Kesin deliller mevcuttur. Vatan Partisi ilk günden beri bu yangınları çıkaran merkezin ABD olduğunu, kundakçıların da PKK-HDP olduğunu milletimize ilan etmiştir. Milletimiz de bunun bilincindedir. Türkiye zorlu bir süreçten geçiyor. Askerimiz, polisimiz, korucumuz, milletimiz yıllardır savaşıyor. Yangınlar bu savaşın yeni bir cephesidir. Mehmetçiğe sıkılan kurşunla, ormanlarımıza dökülen benzin aynı amaca hizmet etmektedir.  Ancak Amerikan silahlarıyla başaramadıklarını, kibrit ve çakmaklarla da başaramayacaklardır. Biden’ın 24 Nisan’da Türkiye’yi soykırımcı ilan ederek öttürdüğü hücum borusu, bugün orman yangınlarıyla devam etmektedir. Bu yangınlar, Soykırım yalanları, Amiral bildirileri, ekonomik yaptırımlar, Doğu Akdeniz’deki kışkırtmalar, iç cephede Türkiye’yi kaosa sürükleme gibi çabalarının devamıdır. Türkiye, hükümetimiz, milletimiz karşı karşıya olduğu tehditlerin kaynağını tespit etmeli ve buna göre seferber olmalıdır.

“Destansı mücadeleyi selamlıyoruz”

Bu emperyalist saldırıyı bütün boyutlarıyla saptayan Vatan Partisi, ilk günden beri yangınla mücadelenin de merkezindedir. Yangın bölgeleri olan Antalya, Muğla, Adana, Mersin, Hatay, Aydın ve Denizli’de il örgütlerimiz, il başkanlarımız ve gençlik örgütlerimiz görev başında, cephede, milletimizle beraberdir.  Alevlerin ortasında canla başla mücadele eden itfaiyecilerimizi, orman personellerimizi, askerlerimizi, pilotlarımızı, köylülerimizi, gençlerimizi, kadınlarımızı, emek veren herkesi selamlıyoruz. Hepsi milletimizin büyük dayanışma gücüyle, diğerkamlıklarıyla, üstün fedakârlık duygularıyla ve iyimserliğiyle destan yazıyorlar. Sadece yangın bölgeleri değil, ülkemizin dört bir yanındaki insanlarımızın kalbi bu mücadele için çarpıyor. Bu manzara Türk Milletinin büyük erdemlerini ve sarsılmaz birlikteliğini bir kez daha dosta düşmana göstermektedir.

“Bozguncular yangına benzinle gidiyor”

Bu yangınların bir amacının da iç cephede birliği ve disiplini bozmak, çeşitli kışkırtmalar yaratmak olduğu çok açıktır. Yangınların pususunda olanlar harekete geçmişlerdir. Savaş devam ederken, bozguncular yangınların üzerine benzinle gitmektedirler. Başta CHP, HDP ve İYİ Parti’nin yöneticileri kundakçıların cephesinden, yangınları söndürmek için değil, harlamak için görev yapıyorlar. Türkiye’nin mücadelesini zaafa uğratmak, yıpratmak, itibarsızlaştırmak, ayağına çelme takmak için her türlü yönteme başvuruyorlar. Daha önce “Büyük felaketler olsun, seller, depremler, yangınlar olsun, hükümet devrilsin” diyerek açıkça niyetlerini belli eden sözümona gazetecileri Milletimiz hatırlayacaktır. Şimdi de ateşleri söndürmek için değil, yükseltmek görev başındalar. Biden planlarının içinde devlete, millete, topluma ve doğaya da düşman oldular. Yeter ki Türkiye içine girdiği savaşı kaybetsin, diz çöksün ve teslim olsun.

“Atlantik gözyaşları-milletin gözyaşları”

Karamsarlık, yıkıcılık, çaresizlik propagandası bozguncuların en büyük sermayeleridir. Yürekleri bu milletle çarpmamaktadır. Dertleri millet değildir, ormanlarımız değildir. Alevlerin içinde döktükleri timsah gözyaşları, o yangınları söndürmeyecektir. Evi, bahçesi, hayvanları yanan Milletimizin acılarıyla, gözyaşlarıyla, bozguncuların gözyaşları aynı değildir. Milletimiz yürekten ağlar, Asyalılar yürekten ağlar. Ancak Atlantikçiler filmlerde ağlar, kurgularla, senaryolarla ağlar.

Milletimizin gözyaşlarında dahi kararlılık vardır. Bozguncuların gözyaşları ise milleti kandırmak içindir, karamsarlık yaymak içindir. Ağlayarak savaşılmaz ve ağlamak için savaşılmaz. Cephede Mehmetçiğimiz umutla savaşıyor. Yenileceğiz diye haykıran tek bir Mehmetçik göremezsiniz. Yanacağız diye alevlerin arasına atlayan tek bir itfaiyeci bulamazsınız. Boğulacağım diye dumanlara atılan tek bir ormancı yoktur. Atatürk bu millete ölmeyi emrederken dahi iyimserdi ve kararlıydı. İstiklal Savaşı da bu tavırla kazanıldı.

Sosyal medyada profesyonel fotoğrafçılarıyla yanan ormanları arkalarına alarak, elleri başlarında poz verenler Türk Milletine önderlik edemezler. Girdikleri hiçbir savaşı da kazanamazlar. Yangını çıkaran ABD’ye, kibriti çakan PKK’ya tek söz edemeyenler, kundakçıya yardakçı olmaktadırlar. İşte bozgunculuklarının ve yalanlarının bazı belgelerini sunuyoruz. Bu sunacaklarımız da savaşın bir boyutudur.

“Help Turkey” operasyonu

Emperyalizm, sosyal medya ordularıyla başlattığı “Help Turkey” etiketini servis etti ve bu çağrı gündeme oturdu. Tamamen Türkiye’yi aciz göstermek için kurgulanan bu etiketin % 71’inin, yani 2 milyon adedinin sahte hesaplardan atıldığı tespit edilmiştir. Yine aynı etiketi taşıyan tivitlerin % 25’inin de ABD’den atılması, operasyonun merkezini göstermektedir. Henüz 7 noktada yangın varken, 60 Merkezde yangın olduğu yalanıyla yayılan paylaşımlar, tek merkezden yönetilmiştir. İyi niyetlerle bu etikete destek veren yurttaşlarımızı ayırıyoruz ve uyarıyoruz. Ancak bir kasıtla bu kampanyaya sarılan bozguncuların bilinçleri ve ruhları tamamen bu milletten kopmuştur.  Günlerdir milli imkanlarımızla verdiğimiz büyük mücadeleye dair duyarlılığı olmayanların, İspanyol uçaklarının gelişine nasıl heyecanlandıklarını ve nasıl bir aşkla bağlandıklarını acıyarak izliyoruz.

“Aynı oyunun parçası”

Benzer yöntemlerle yürüyen “Global Call” operasyonu da aynı oyunun bir parçasıdır. Atlantik işbirlikçileri, Türkiye’yi yakanları yardıma çağırıyor. Ancak ihanet beceremez, hainler beceriksizdir.

Kimse sosyal medyadan savaşı kazanamaz. Milletimiz bu bozguncu ordusuna da geçit vermeyecektir. Türkiye’de, İran’da, Suriye’nin kuzeyinde, Karabağ’da, Batı Asya’da yenilen ABD’yi sosyal medya orduları kurtaramaz.

“Asker yok, TOMA yok” yalanı

İlk günden beri Biden tayfası ve medyası yangın alanlarında asker yok, jandarma yok, TOMA yok diye propaganda yaptılar. Hatta bazı köşe yazarları, Hükümetle ordu arasında güvensizlik olduğunu yazarak, tam da Rand Corporation raporlarına uygun şekilde fitne görevlerini yerine getirdiler. Oysa Mehmetçiğimiz ve polisimiz ilk andan itibaren mücadelenin içindeydi. Yine TSK’ya ait İHA’ların, helikopterlerin, çıkartma gemilerinin, çok sayıda itfaiye ve benzeri araçların yangın bölgelerinde görev başında olduğu bilinmektedir. Millî Savunma Bakanlığımız mücadele hattındaki askerlerimizin bilgilerini kamuoyuna sunarak bu çok yönlü fitneyi bertaraf etmiştir. Hatay İl Başkanımız Yunus Özgür Yıldırım, yangını söndürdükten sonra birliklerine marşlar söyleyerek dönen kahraman askerlerimizin görüntülerini paylaşmıştır.

“Hava desteği yok” yalanı

En önemli tartışmalardan biri de hava desteğine dair yapılan tartışmalardır. Özellikle CHP’li Belediye Başkanlarının ve temsilcilerinin bir ağızdan yaptıkları uçak ve helikopter yok propagandasının da gerçek dışı olduğu görülmektedir. 200’ü aşkın noktada yangına müdahale ve soğutma çalışmaları devam ederken, her ateş parçasına anında uçaklar yetişememiş olabilir. Ancak özellikle Muğla’da hem uçaklar, hem helikopterler çok yoğun bir şekilde yangınlara müdahale etmişlerdir. Öyle ki, Bir belediye başkanı uçak yok diye ağlarken, üstünden uçak geçiyor. Canlı yayınlarda yalanları sönmüştür.

“Ormanlar imara açılacak” yalanı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, yangınlarla mücadele sürerken, yanan alanların imara açılacağını söyleyerek, yeni bir yalan ve kışkırtma peşindedir. İnsanlar kovalarla su taşırken, hiçbir gerçeğe dayanamayan bu açıklama bozgunculuk değil de nedir? Bu çıkışların devamında hükümetin bu amaçla bilerek orman yaktığını belirtecek kadar çukura batmışlardır. Ormanları yakan müttefikleri HDP-PKK’yı kollamak için başvurmayacakları yöntem yoktur. Oysa yanan alanlara dair bütün gerçekler anayasa ve kanunlarda sabittir.

“Termik santral patlayacak” yalanı

Özellikle CHP Muğla Milletvekillerin başını çektiği korku yayma, yalan ve karamsarlık propagandası, “yangınlar termik santrale ulaşırsa büyük bir patlama yaşanır ve infial olur” açıklamalarıyla başta bölge halkında bütün milletimizde paniğe yol açtılar. Özellikle bu açıklamaları yapan milletvekilleri, anlattıklarının gerçek olmadığını en iyi bilen kişilerdendir. Günler öncesinde patlayıcı tüm maddeler santralden tahliye edilerek, tüm tedbirler alınmıştır. 5 Gündür Termik Santral yanacak diyorlardı, bugün termik santralde ufak hasarlar dışında hiçbir problem yoktur. Buna rağmen kameralar karşısında bilime ve mantığa tamamen aykırı olan bu açıklamaları yapmak, ancak milletten tamamen kopmuş, bozgunculuğa batmış ve kendi kişisel hesaplarını her şeyin ötesine koyan bir anlayışla mümkün olabilir.

Bozgunculuğun fotoğrafı

İşte bütün bu bozguncu iklimi doğuran asıl neden, 6 Ağustos günü, (dün) HDP Genel Başkanı ve heyetinin Milas ve Bodrum Belediyesi’ni ziyaret ederek verdiği fotoğrafta bir kez daha milletimizin önüne serilmiştir. CHP’li Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat ve CHP’li Bodrum Belediye Başkanı Ahmet Aras, ormanlarımızı yakan PKK’nın partisi HDP ile yangının orta yerinde kol kola fotoğraf vermiştir. CHP-HDP-İYİP İttifakı bir kez daha sahnededir.  Yakanlar bu fotoğraftadır. Kibritler, çakmaklar bu fotoğraftadır. Benzin bu fotoğraftadır. Türkiye’yi yakmak isteyen Biden ittifakının ve bozguncuların birleştiği fotoğraftır. Mehmetçiğimize kurşun sıkan, Türkiyemizi bölmek isteyen, ormanlarımızı yakan HDP-PKK’nın temsilcileriyle söndürülecek bir yangın yoktur.  Ormanlarımızı kim yakıyor? Kim bu yangınların yayılmasını istiyor? Yangınları kim fırsata çevirmeye çalışıyor? Kimin yüreği düşmanla çarpıyor? Bütün soruların yanıtı bu fotoğraftadır.

“Yayın değil yaygara”

Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi dışında tüm medyanın yayın değil yaygara yaptığı gözüküyor. Yaygaraların içinde hakikatler gizleniyor. Yaygaranın gürültüsünde bozgunculuk yükseliyor. Karşı karşıya olduğumuz tehditlerin saptanması, doğru bilgi, doğru yorumlar, sorumlu yayıncılık anlayışı, yalnızca Ulusal Kanal ve Aydınlık Gazetesi’yle topluma ulaşmaktadır. Çünkü bir tek Ulusal Kanal ve Aydınlık savaş cephesindedir. Türkiye’nin büyük yangınlarını görmektedir. Atlantik iklimini yarıp milletimize hakikati götürecek başka bir adres bulunmamaktadır. ABD’ye karşı savaş cephesinde olan hükümetin de böyle bir milli yayıncılığı örgütleyemediğini görüyoruz.

“Yakıcı görev: üreticilerin milli hükümeti”

AK Parti hükümeti yangınla mücadele anlamında tüm imkanlarını seferber etse de, Türkiye’ye yönelik tehditlerin boyutlarını görmekte yetersiz kalmaktadır. İlgili kamu kurumlarımızın işlevsizleşmesi, stratejik alanlarda ve yangın söndürme özelinde kendi imkanlarımız yerine özel tedarikçilere mahkûm kalmamız, büyük tehditler karşısında zaman kaybetmemiz, bu sürecin önümüze getirdiği büyük derslerdir. Ayrıca milletimizle duygu birliğini zedeleyen, karşı tarafa fırsat veren çay dağıtma görüntüleri de yanlıştır. Sadaka ekonomisinin kalıntıları ve getirdiği alışkanlıklar iflas etmektedir. Özelcilik bütün dünyada çökmektedir. Planlı bir kamuculuk, Türkiye’nin ve dünyanın geleceğidir.  Bütün bu eleştirilerimizi de Türkiye’ye karşı sorumluluklarımız cephesinden yapacağız. Savaş devam ederken, savaşı baltalamak için yapmayacağız.

Tehdit büyük ve çok boyutludur. Türkiye’nin yangını bugün gördüklerimizden daha büyüktür. Karadeniz’den Suriye ve Irak’ın kuzeyine kadar dizilen dört yanımızdaki ABD üsleri, Suriye’nin kuzeyindeki PKK varlığı, Doğu Akdeniz’deki geleceğimiz, KKTC’nin dünyaya tanıtılması, Üretim Ekonomisinin kurulması Türkiye’nin ertelenemeyecek, yakıcı görevleridir. Hiçbir parti bu sürecin altından tek başına kalkamaz. Bu süreç doğru bir program, bütünsel bir strateji ve onu uygulayacak kararlı, güçlü bir hükümet gerektirmektedir. Aynı zamanda bu hükümet milleti seferber edecek, devlet ve toplum disiplinini sağlayacak, zorluklara göğüs gerecek bir iradeye sahip olmalıdır. Kaybedilecek zamanın, ülkemize maliyeti büyük olacaktır.

Türkiye bu yangınlara köklü çözümlerle ve Üretim Devrimiyle yanıt verecektir. Bu yanıtı verebilmek, büyük yangınları dindirebilmek için Vatan Partisi başta olmak üzere Türkiye’nin bütün milli güçleriyle kurulacak bir Üreticilerin Milli Hükümeti, yarına ertelenemeyecek acil görevdir. Türkiye ancak böyle bir hükümetle içinde bulunduğu savaştan başarıyla çıkar ve aydınlıklara ulaşır. Bu hükümeti kurmaya yetkili olan Sayın Cumhurbaşkanı, tarihsel bir sorumluluk içindedir.  Vatan Partisi Üreticilerin Milli Hükümeti için hazırdır. Türkiye’yi yönetecek, Türkiye’yi bu yangınlardan ve zorluklardan çıkaracak program, strateji, kadrolar Vatan Partisi’nde mevcuttur. Türkiye’mizin geleceği aydınlıktır”

 

 

 

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu