Güncel

SUKAY’da asıl bomba daha patlamadı

Bu öyle oldubittinin ardından bir defada yazılabilecek bir konu değil bence

Çünkü konunun incelenmesi gereken çok yönü var. Üstüne üstlük bu olay öyle bir alacak verecek işi falan da asla değil.

“Kendi sorularıma enteresan cevaplar buluyorum”

Bir tuhaf hikayedir aslında SUKAY. Ne oldu, neden oldu, kim yaptı, nasıl yaptı, kimler yaptırdı gibi bir dolu soru içerebilecek enteresan bir hikaye. Hikaye kelimesini özellikle kullanıyorum çünkü bana göre tam bir hikaye. Tabi bu tamamen şahsi görüşümdür. Devletin kurumlarının alacağı kararları, ele geçen delilleri, tutuklanan kişileri ve onların ifadeleri neticesinde ortaya çıkacak sonucu elbette herkes gibi ben de büyük bir merakla bekliyorum. Ancak olayı kendi çerçevemde biraz detay ele alarak incelediğimde insan zihninin kendi kendisine oluşturduğu bazı sorular çıkıyor karşıma. O soruları kendi kendime sorduğumda da belki fesatlığımdan, belki şüpheciliğimden, belki de hemen herkesin olduğu gibi benim de bir komplo teorisi kurgulamamdan enteresan cevaplar koyuyorum ortaya.

Alacak verecek işi

Bu öyle oldubittinin ardından bir defada yazılabilecek bir konu değil bence. Çünkü konunun incelenmesi gereken çok yönü var. Üstüne üstlük bu olay öyle bir alacak verecek işi falan da asla değil. Bunu ben söylemiyorum. Bunu müessesenin ortakları söylüyorlar. Konu ile ilgili konuşanları dinliyor, yazılanları okumaya çalışıyorum ve orada da bana göre bir enteresanlık ortaya çıkıyor. Neyse konuyu detaylara boğmadan sıradan bir giriş yapmaya çalışacağım.

Gazeteciler konuyu Jandarmadan önce detaylandırdı

Bayramdan önceki Çarşamba günüydü. Dostlarla keyifli bir kahvaltı yapıyorduk. Telefonum çaldı ve bir dostum SUKAY’daki patlamadan haberim olup olmadığını sordu bana. Ne patlaması dediğimde bile aklıma bir bombalama olayı asla gelmedi. Bin kere daha aynı telefonu alsam, bin kere daha da gelmez. ‘SUKAY’da bomba patladı’ dedi. ‘Alacak verecek işiymiş’ diye de ekledi. Daha bir enteresan tarafı var konunun ki, SUKAY’da bu patlama yaşandıktan hemen sonra gazeteler konuyu detayı ile yazdılar. Anlattıkları kadarıyla konu bir ortaklık vesilesi ile doğan alacak verecek meselesiydi. Üstüne üstlük daha da detay yazdılar ki o da alacaklının aslında alacağı kalmadığı ve faizin faizini tahsil edemediğinden dolayı müesseseye böyle bir operasyon düzenlendiği yönündeydi. Ne kadar enteresan değil mi? Yani benim meslektaşlarım diye söylemiyorum ama Jandarmadan, Polisten ya da müessese sahibinden bile önce konuyu öğrenmiş ve yazmışlardı. Bana çok enteresan geldi oysa. Daha bomba yeni patlamış, operasyonu gerçekleştirdiği daha netleşmemiş şahıslar henüz ifadeye bile alınmamışken gazetelerin konuyu detayı ile yazması tuhaf geldi bana. Bilmiyorum size de öyle mi geliyor.

İhaleye girmeden SUKAY Park talebi

Tabi yukarıda yazdığımız paragraf olayın ilk kamuoyuna düşme anıydı. Fotoğrafın bu kısmına ilerleyen satırlarda yeniden geleceğim İnşallah. Şimdi biraz da SUKAY Parkı inceleyelim isterseniz. Hüseyin Üzülmez zamanında Kartepe Belediyesi tarafından ihale edilen ve Ali Çelebi ile Yusuf Selçuk tarafından kazanılan ihale sonucu SUKAY Park işletilmeye başlandı. SUKAY Park ihaleye çıkmadan önce burasını siyasi ilişkilerini kullanarak almak isteyen bazı şahıslar oldu. İhaleye girmeden, prosedüre uydurarak bu işin yapılması talebi karşılık bulamayınca bu şahısların içinde Kartepe Belediyesinden ticari alacakları olanlar belediyeden derhal bu alacaklarını tahsil yoluna başvurdular. Tabi bu durum işin geçmişte yaşanan kısmı. Derken ihale yapıldı ve bu gün ki işletmecileri yanılmıyorsam 25 bin lira kira karşılığında burasını yine yanılmıyorsam 5 yıllık bir süreçle kiraladılar. Öncelikle bu 5 yılın 3 yılı dolduğunu ve geriye 2 yılın kaldığını bir kenara not olarak bırakalım.Derken işletmeciler halen Avrupa’nın en büyük 3. Wakeboard pisti olan SUKAY Parkı çalıştırmaya başladılar. İnanılmaz ciddi bir talep gördü. Hemen her geçen gün üzerine yeni şeyler koyarak ve çevreyi daha da güzelleştirerek geliştiren işletmecileri doğa olayları ciddi anlamda etkilemeye başladı. Yaşanan fırtınalar iskeleleri yıktı. Yağmur yağdığında dışarıda kalan müşteriler tesisin kapalı alanına sığmamaya başladı ve aksaklıklar can sıkıcı bir hal aldı. Durumu belediyeye aktaran işletmeciler fırtınalarda yıkılan iskeleleri kiradan düşülmek kaydıyla kendileri onardılar. Bunları yaparken de tesisin kapalı alan kısmını büyüterek genişlettiler. İşletmecilerin doğal afetler neticesinde mağduriyetini gören belediye yetkilileri duruma göz yumdular. İlerleyen zaman içerisinde işletme sahipleri imar affı yasasından faydalanarak işletme içerisinde büyüttükleri alan için gerekli işlemleri tamamlayıp işi yasal prosedürüne uygun hale getirdiler. İşte aslında ne olduysa bundan sonra oldu.

SUKAY Parka yıkım kararı

Kartepe’nin turizm alanları içerisinde önemli bir yer teşkil eden SUKAY Parka Kartepe Belediyesi imar ekiplerinden yıkım kararı geldi. Çok enteresan değil mi? Tabi işletme sahipleri durumu Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman’dan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın’a kadar taşıdılar. Ellerinde imar barışından dolayı aldıkları yasal evrakları olmasına rağmen belediyenin yıkıma gelmesi enteresan bir durumdu. Aslında daha enteresanı bu yasal olmayan kapalı alan büyütme işlemini ne Kartepe Belediyesi yetkililerinin ne de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin görmeme olasılığı yok. Üstelik bunca yatırım yapılmışken izinsiz bir iş yapmaya kalkmak sanıyorum işletmecilerin intihar etmesi demek olurdu. İmar barışı için gerekli girişimleri yapıp, yasal prosedürler dâhilinde paralarını yatırarak işi resmileştirdiklerinin belgelerini ben kendi gözlerimle gördüm. Yine de bu belgeler var iken buradaki bu alanı kim neden yıkmak ister bilemiyorum. Ancak Kartepe Belediye Başkanı Mustafa Kocaman’ın konu ile ilgili tam ve net bilgilendirilmediğini düşünüyorum. Aksi takdirde insanların kafasına çok daha büyük soru işaretleri girer ki Kocaman’ın böyle bir şeye asla izin vermeyeceğine yürekten inanıyorum.

Çöpte bulunan bomba düzeneği

Bütün içtenliğimle söylüyorum ki elimden geldiğince kısa anlatmaya çalışıyorum. Derken konu bir şekilde tatlıya bağlanıyor. Ancak aradan daha bir hafta geçmeden Kartepe’nin turizm alanları içerisinde önemli bir yer teşkil eden ve yerli yabancı bir dolu turistin ziyaret ettiği SUKAY Parktın çöp bidonunda bir bomba düzeneği bulunuyor. Hadi buyurun buradan yakın şimdi. Bu arada konuyu bilmeyenler için kısacık hatırlatalım ki o meşhur ses bombası patlatılmadan bir hafta önce aynı müessesede çöp kovasının içerisinde bir bomba düzeneği bulunuyor.Durum işletme sahipleri tarafından jandarmaya bildiriliyor ve aynı durumun daha önce Beşiktaş İnönü Stadındaki patlama öncesinde de yaşandığı örneklendirilerek önlem alınması ve arama yapılması isteniyor.

Ve BOOOOOM

Bu olayın üzerinden bir hafta geçmiyor ki, bomba patlıyor. Tabi önce Kartepe’de, sonra Kocaeli’nde ve ardından da bütün ulusal basında konu kendisine yer buluyor. Aslında bomba Kartepe’nin ciğerinde patlatılıyor. Bunu her kim yaptı ya da yaptırdıysa güvenlik birimlerini de, belediye ekiplerini de, Kartepe markasını da bir hareketi ile buruşturup çöpe attı. Bunu kasıtlı mı yaptı yoksa tesadüfen mi bu hale geldi bunu elbette devletin güvenlik birimleri ortaya çıkartacak. Ya da aksi takdirde çok zor bir durumda kalacak. Çünkü bu iş öyle tesadüfen yapılmış basit bir alacak verecek işi gibi durmuyor. Üstüne üstlük işletme sahipleri durumun böyle olmadığını bana da davayı takip eden hukuk insanlarına da anlattılar.

Bomba neden uzakta patlatıldı?

Bu iş elbette planlı bir iş. Başta da yazdığım gibi kim yaptı, niye yaptı, kim yaptırdı soruları eninde sonunda elbette cevap bulacak. Devletin birimleri bu konu ile ilgili ciddi anlamda uğraşıyorlar. SUKAY Park gibi bir yerde bomba patlatıp müessese sahiplerini korkutmak isteyecek bir kişi bombayı müessesenin neredeyse en uzak noktasına koymaz. İşletme sahiplerinin yazıhanesi belli, işletmede oturdukları yer belli ki onlara neredeyse en uzak köşede patlatılıyor düzenek. Tuhaf değil mi sizce de? Sanki müessese sahiplerini değil de gelenleri korkutmak niyetiyle yapılmış bir durum gibi duruyor. Neden? İlgi azalsın, insanlar ayaklarını kessin, müessese kazanamamaya başlasın ve… İşte bana göre film o ‘ve’ kısmında başlıyor. Önünde daha iki sene süresi olan müessese böyle bir işletmeyi öyle bir sözleşme dönemi işletip bırakmaz. Nasıl bırakır? Verimsizse, kazanamıyorsa ya da müşteri gelmiyorsa bırakır. Sözleşme koşullarını yerine getiriyorsa, kirasını zamanında ödüyor, kiraladığı yeri kendi malı gibi kolluyorsa ve hatta geliştiriyorsa neden bıraktırsın belediye? Belediye bu koşullar yerine getirilirse bıraktırmaz ama burada bir başkalarının gözü varsa, gücünü, nüfusunu ya da başka opsiyonları kullanmak kaydıyla işletmeciyi caydırabilir. Bakın bu böyledir demiyorum ama yaşananların ve daha yazmadığım birçok şeyin beni getirdiği nokta tam olarak buraya çıkıyor. Yine de ben devlet değilim, güvenlik kuvvetlerinden ya da devletin hukuk birimlerinden değilim. Bir gazeteciyim ve durumu ona göre irdelemeye çabalıyorum.

Devamı gelecek

Bu arada bu konuyu burada kesmeyeceğim elbet. Daha yakalananlar var, sonradan tutuklananlar var ki bunların içerisinde işi bambaşka noktalara taşıyacak isimler de var. Konuyu şimdilik burada keserken kendi adıma SUKAY Parkta asıl büyük bombanın henüz patlamadığına inanıyorum ve işte o asıl büyük bombanın olayın çözüldüğü gün patlayacağına inanıyorum.Bayram sonrası hepinize bereketli ve huzurlu bir hafta dilerken bütün iyi insanlara Saygılarımı sunuyorum.

Kartepe Gazetesinin sahibi, meslektaşım ve kadim dostum Cem Şakoğlu, SUKAY Park olayını derinlemesine araştırıp yayınlamış. Biz de Hür Kocaeli olarak bu yazıyı harfine dokunmadan yayınlıyoruz. Sayın Şakoğlu, eline, yüreğine ve kalemine sağlık.

 

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu