10 Aralık İnsan Hakları Günü: Evrensel Haklar, Küresel Bir Sorumluluk!

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin, 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilerek insanlık tarihi açısından bir dönüm noktası oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Mursül, “Bu beyannamede yer alan ilkeler, bireylerin doğuştan sahip oldukları hakların eşitliğini ve evrenselliğini ilan ederek insan onuruna yaraşır bir yaşam için küresel bir çerçeve sundu,” dedi. 20. yüzyılda yaşanan iki büyük dünya savaşının, ortak değerleri korumanın önemini acı bir biçimde gösterdiğini hatırlatarak, toplumsal barış ve adaletin sağlanabilmesi için eşitlikçi ve kapsayıcı politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. “Eğitimden sağlığa, adaletten kültüre kadar her alanda ayrımcılıktan uzak, eşitlikçi bir anlayış hâkim kılınmadıkça gerçek bir barıştan söz edilemez,” ifadelerini kullandı.
“Bugün 122 Milyon İnsan Yerinden Edilmiş Durumda”
Günümüz dünyasında göç, savaş, etnik çatışma, iklim değişikliği ve ekonomik krizlerin insan hakları mücadelesini her zamankinden daha hayati hâle getirdiğini belirten Doç. Dr. Mursül, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre 2025 itibarıyla dünyada savaş, çatışma ve iklim krizi nedeniyle zorla yerinden edilmiş kişi sayısının 122 milyonu aştığını, bunun dünya nüfusundaki her 67 kişiden birine denk geldiğini paylaştı. Yerinden edilenlerin 43 milyonu mülteci, 73 milyonu ülke içinde yerinden edilmiş kişi, 8 milyonu ise sığınmacı statüsünde bulunuyor. UNICEF verilerine göre ise 2010’dan bu yana yerinden edilen çocuk sayısı üç kat artarak 48 milyona ulaştı. “Bugün elimizdeki tüm bilgi ve teknolojik imkânlara rağmen milyonlarca insan hâlâ temel haklarına erişemiyor. Bu tablo, hak temelli politikaların, adaletin ve uluslararası iş birliğinin ne kadar yaşamsal olduğunu bize her gün yeniden hatırlatıyor,” dedi.
İnsan hakları bilincinin toplumun her kesimine yayılması için eğitim kurumlarının önemine vurgu yapan Doç. Dr. Mursül, “Üniversiteler sadece bilgi üreten değil, aynı zamanda değer inşa eden kurumlardır. Biz İstanbul Rumeli Üniversitesi olarak öğrencilerimizin yalnızca akademik başarıya değil, insani değerlere de sahip bireyler olarak yetişmeleri için çaba gösteriyoruz. Hak temelli düşünme biçimini gençlere kazandırmak, geleceğin adil ve barışçıl toplumlarını inşa etmenin en güçlü yoludur,” ifadelerini kullandı.
“10 Aralık, Bir Anma Günü Değil, Sorumluluk Çağrısıdır”
Son olarak, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nün yalnızca bir anma günü değil, insanlığa yönelik bir sorumluluk çağrısı olduğunun altını çizen Doç. Dr. Mursül, “Farklılıkların bir arada yaşamayı zenginleştirdiği, herkesin eşit ve özgür bir yaşam sürdürebildiği bir toplum hedefi hepimizin ortak gayesidir. Bu hedefe ulaşmak için kolektif bir bilinçle hareket etmek, önyargıları, ayrımcılığı ve şiddeti reddeden bir yaşam kültürünü benimsemek zorundayız,” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.











