YEŞİLÇAM’ DA İRAN RÜZGARLARI 1.BÖLÜM
YEŞİLÇAM VE TÜRK SİNEMAMIZDA İRANLI AKTÖR VE AKTRİST’LER FURYASI. ŞAH DÖNEMİ VE BATILI ANLAYIŞIN SANATA VE SİNEMAYA EĞİLİMİ
Sevgili arkadaşlar değerli okurlar sizlerle iki bölümden oluşan muhteşem bir yazı dizisinde birlikteyiz. Yeşilçam ve Türk Sinemamızın İran Sineması ile olan diyaloğu ve Yeşilçam’daki İran Rüzgarlarını kaleme aldım. Türk Sinemamızın ve Yeşilçamın en fırtınalar estiren döneminde İranlı Sanatçı ve Aktör-Aktristler sinemamızda bir çok filmlerde rol alarak katkıda bulunmuşlardır.
İlk önce Şah döneminin kültürel ve sanatsal batılılaşma yönüyle yönettiği sistemde sinemaya yansımasını ve o dönemde Şah’ın sinemaya bakış açısı ile bizim Yeşilçam ve sinemamıza verdikleri katkıya bu pencereden bir bakalım :
İran Perslerden gelen bir savaşçı kültür anlayışına hakim olsa da Şah ile yönetilen, günümüze göre daha modern bir ülkeydi. O dönemde İran; Şah Muhammed Rıza Pehlevi’ nin ilk eşi güzeller güzeli Prenses Fevziye ile de basının ilgisini çekmeye başlamıştı. Daha sonra Rıza Pehlevi’ nin eş seçimlerinde güzellik unsuru hiç değişmedi.
Önce Süreyya, onu boşadıktan sonra da Farah Diba ile evlendi. Özellikle 60’lı ve 70’li yılarda Rıza Pehlevi güzeller güzeli eşi Farah (Şahbanu) her gün gazetelerin sayfalarında boy gösterirdi.
Süreyya ve eşi Şah Muhammed Rıza Pehlevi’ nin 1956’da yaptığı Türkiye ziyareti basında büyük yankı uyandırmış ve Türk halkı Soraya’ya SÜREYYA diye seslenmişti. Hatta kimi kız çocukları olanlar SÜREYYA adını vermişlerdi. Pehlevi, 2, 3 evliliği öncesi ve sonrası ile birer filmi hatırlatır.
Süreyya ve Farah basınımızın da ilgi odağıdır ki Türkiye ile de yakın ilişkileri vardı. Bu süreçte Rıza Pehlevi de sık sık Türkiye’ ye gelip gitti. Yaşanan bu süreçten ve ülkenin batılılaşma atılımları ile modernleşen yönetiminden sinema da nasibini almıştır. 1970’li yıllara kadar İran Sineması ‘Filmfarsi’ isimli bir sinemaya sahipti. FİLMFARSİ bizdeki YEŞİLÇAM’ a karşılık geliyordu. Yani kısacası İran’ın Yeşilçamı idi. Bir nevi Filmfarsi İran’ın sinema sektörü idi. Hatta ilginçtir ki FİLMFARSİ’ye karşı İran sineması kendi içinde bir reaksiyon göstererek kendini muhteşem bir biçimde geliştirmiştir.
Ayetullah Humeyni’nin İslam Devrimi ile birlikte Filmfarsi tarihe gömüldü. Filmfarsi İran Sinemasının yıldız sanatçıları da adeta Hollywood yıldızları kadar hem kendi ülkelerinde hem de dünya basınında gündemdeydiler. YEŞİLÇAM da bu yıldızların dünya basınında gördüğü ilgiden etkilendi ve bir çok yapımcımız bunun ardından gerekli çalışmaları yaptı ve devreye girdi. Böyle bir maden kaçırılamazdı tabii.
Gazetelerde ve ekranlarda boy boy fotoğrafları çıkan bu sanatçıların ülkemizde de ilgi gören filmlerinden etkilenince bir çok marka yapımcımız onları Türkiye’ ye davet ederek ortak filmler yapmakta gecikmedi. Bir diğer ince nokta İran Sineması ‘FİLMFARSİ’de erotizm ve aksiyon da yer bulmuştur. Bu bir konuda kırılma noktası olmuştur ki RIZA PEHLEVİ rejiminin batılılaşma anlamındaki modern yaşamı ve politikasının sinemaya getirdiği esneklik ile 1960 ve 1970 li yıllarda İran filmlerinde belirli aralıklarda da olsa seks görülmeye başlandı.
Yeşilçam’ da da birçok filmde olduğu gibi seks sahneleri sansürlü bir şekilde yer alıyordu. Bir diğer önemli konu da müziklerdi. İran’daki FİLMFARSİ sineması filmlerinde müzikler aynı Türk filmlerinde olduğu gibi önemlidir. Ancak bizde de olduğu gibi neredeyse hiç bir oyuncu kendi sesini filmlerde kullanmamıştır. Bizden tek farkı filmlerde dans şekli olarak figürler de BOLLYWOOD Hint sinemasından geçmiştir.
Şimdi biraz da YEŞİLÇAM ve FİLMFARSİ arasındaki ilişkilere bir göz atalım :
Bahsettiğimiz birçok yönü ile etkileşimlerden o dönemde benzer yapıdaki bu iki ülke arasında farklı bir iletişim olması kaçınılamazdı. Pek çok İranlı sanatçı, aktör ve aktrist Yeşilçam da yer almıştır. Bizim de Türk sinemamızın İmparatoru Cüneyt Arkın Fahrettin olan gerçek ismi ile İran’da FİLMFARSİ’de ilgi görerek öne çıkan sanatçımız olmuştur.
Yaptığımız araştırmalara göre Yeşilçam’ da bizde ilk oynayan İranlı oyuncu Türkan Şoray ile Kollarında Öleyim filminde oynayan Nasır Malek’tir. Nasır MALEK İranın Marlon Brandosu olarak 1960 ve 70’li yıllarda sinemaya damga vurmuştu. Daha sonra gördüğümüz kadarı ile Cihangir GAFFARİ Yeşilçam’da en çok oynayan İranlı isimdir. Hatta o dönem Türkiye deki taçlanan başarıları ve zirve döneminde Türk Tiyatromuzun ve Sinemamızın usta Sanatçısı Gülsüm KAMU ile bir dönem evlenip ayrılmıştır.
Bununla birlikte Yeşilçam da İran FİLMFARSİ’ den bir çok sayısız isim yer almıştır. Bunların başlıcaları
ERKEKLERDE
Nasır Malek, Cihangir Gaffari, Beyk İmanverdi, Manucerh Vusug, İrac Kadiri, Reza Fazeli, Miri (Seyit Alai Miri)
KADINLARDA
Poori Benai ve Leyla Selim Fooruzan’ dır.
İran ile yapılan filmler erotik furya başlayana kadar coşkulu bir şekilde devam etmiştir. Ancak daha sonra Seks furyası ile son bulan Yeşilçam’ın son döneminden itibaren seksenli yılların başında iki yeni İranlı yıldız piyasaya çıkar ve serüven bunlar ile devam eder. Bunların ilki Ahmet Sabahi ve yine İran asıllı oyuncu olan yerli Conan filmi Altar’da yer alan Sait Seyit sinemamızın, Yeşilçam’ın sonunda misafir ettiği iki değerli aktördür.
Gördüğünüz üzere bir dönem sinemamızdan İran Sanatçıları furyası geçti. Her biri ayrı yerlere savruldular. Kaybettiklerimiz de var sağ olanlarda yitirdiklerimize Yüce Mevla’dan rahmet kalanlara da uzun ömürler diliyoruz. Bir sonraki bölümde de İranlı bu sanatçıları sizlere tanıtacağım. Hepinize iyi okumalar diliyorum.
NOT : Bir kaç bölüm itibari ile kısmi kaynak
1956 yılı hayat dergisi.