Siyaset

“Dünya su gününde kapitalist yıkıma karşı mücadele edelim”

Dünya Su Günü ile ilgili açıklama yapan Emek Partisi (EMEP), suyun yaşamsal önemine dikkat çekti

EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak imzalı açıklamanın detayları şöyle:  “Su, yaşamın sürdürülebilmesi, sağlıklı bir çevre için stratejik öneme de sahiptir. Dünyadaki su rezervinin yüzde ancak 2,5’inin tatlı su olduğu bunun da ancak % 1’inin içilebilir durumda olduğu düşünüldüğünde su sonsuz ve bitmez bir kaynak değildir. Dünya nüfusunun % 40’ını barındıran 80 ülkede su sıkıntısı yaşanmaktadır. 1,4 milyar insan yeterli içme suyuna kavuşamamaktadır. 2,5 milyar insan sağlıklı suya erişemezken 2,4 milyar insan ise temel altyapı hizmetinden yararlanamıyor. Kapitalist talan ve tahribat nedeniyle çevre ve bütün bir ekolojinin kopmaz bileşeni temiz su kaynakları da kirletilmektedir.

“SUSUZLUK BÜYÜK TEHDİT”

Güney Afrika’nın Cape Town şehri, dünyanın içme suyu tükenen ilk büyük kenti olarak tarihe geçti. İnsanlar burada günlük 25 litre temiz su için sıraya giriyor. Brezilya, Sao Paulo’da 2014-2015’te yaşanan kuraklık nedeniyle su rezervleri yüzde 4’ün altına düştü ve polis yağma olaylarını önlemek için su kamyonlarını korudu. Hindistan’ın teknoloji kenti Bangalore’nin etrafındaki suların, yapılan tahliller sonucu ancak tarımsal sulama ve endüstriyel soğutmada kullanılabileceği belirtilirken şehrin içme su kaynağı olmadığı anlaşıldı. Çin’in başkenti Pekin’de su kaynaklarının azalması ve kirlenen yüzey suları nedeniyle kıtlık yaşanırken, 2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre yüzey sularının yüzde 40’ının tarım ve sanayide bile kullanılamayacak kadar kirli olduğu ortaya çıktı. Mısır’ın % 97 su kaynağı olan Nil nehri arıtılmamış tarımsal ve evsel atıklar nedeniyle kirlenirken, başkent Kahire’nin 2025 yılında su kıtlığı yaşayacağı belirtiliyor. Endonezya’nın başkenti Cakarta’da, 10 milyondan fazla insanın yarısına yakını su şebekesine bağlı, geri kalanları ise kaçak su kuyularından çektikleri suyu kullanır durumdalar. Rusya’da yapılan araştırmalarda içme suyu kaynaklarının yüzde 60’a yakını içme suyundaki temizlik standartlarını karşılamıyor. Başta İstanbul olmak üzere içme suyu teminini (nehir, göl ve erimiş kar gibi) yüzey sulardan sağlayan Moskova, Meksiko City, Londra, Tokyo gibi kentlerin az yağış alması durumunda su sıkıntısı kaçınılmaz olacak.

“KAPİTALİST TALAN SUSUZLUĞUN SEBEBİDİR”

Nüfus, sanayi ve teknolojinin yığıldığı bu kentler çevreden ya da daha uzak su kaynaklarından su getirerek sorunu çözebilir diye düşünülebilir ama Meksiko City ihtiyaç duyduğu suyun yüzde 40’ını uzak kaynaklardan karşıladığı halde su kıtlığı sorununu yaşamaktadır. İstanbul’un içme suyu problemi de 3 yıl önce açılması gereken Melen Barajından gelecek suyla çözülmeye çalışılsa da gövdesindeki derin çatlaklar nedeniyle su tutamıyor. İstanbul’da barajlardaki doluluk oranı, ocak ayında %19 şimdilerde ise %62’dir. Ancak, yaz aylarında %80 olmadığı sürece, bugün ki %62’lik doluluk oranı İstanbul’un rahat bir yıl geçirmeyeceğini göstermektedir. Buna bir de Avrupa yakası su havzalarına zarar verecek olan Kanal İstanbul eklendiğinde İstanbul su kıtlığını en yoğun yaşayacak illerden olacaktır.

Belirli bir alandaki insanların yılda 1000 metreküpten az içme suyu edinebildiği durum su kıtlığı olarak adlandırılmaktadır. Türkiye ise 2018 verilerine göre kişi başı 1400 metreküp düşen miktarı ile su kıtlığı ile karşı karşıya ülkeler arasındadır. Ülkemizde akan sular, barajlar ve HES’ler nedeniyle kanala ve tünele hapsedilerek neredeyse görünmez hale geldi. Termik, jeotermal santrallerin yarattığı kirlilik sular varlıklarımız kullanılamaz hale getirdiler.

Bugün dünya su günü ve pek çok gazete ve televizyon ‘su israfını önlemenin yolları’ ya da ‘su tasarrufu için yapılması gerekenler’ diye evlerde kullanılan suyun daha az kullanılmasının yol ve yöntemlerini anlatıyorlar. Fakat içme sularının neden kirlendiğini, içilebilir su kaynaklarının neden azaldığını söylemiyorlar.

“Dünya su gününde kapitalist yıkıma karşı mücadele edelim”

“ŞİŞELENMİŞ SU SATARAK KARLARINA KAR KATIYORLAR”

Dünya geneli su kaynaklarını beslemek üzere artık pek çok yere kar ve yağmur yağmadığı ya da az yağdığı bir gerçek. Küresel ısınma ve buna bağlı olarak yaşanan iklim değişikliği nedeniyle dünya hızla ısınarak kuraklaşmaktadır. Kapitalist talan ve tahribatın sebep olduğu iklim değişikliğinin bir sonucu da susuzluk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kereste, mobilya ve yakacak olarak görülen ormanları bir de betonlaşmaya açan sermaye işbirlikçisi iktidarlar şimdi kalkmış evde kullanılacak sudan tasarruf edin yoksa dünya çölleşecek diyerek suçu işçi emekçilerin üstüne yıkmaya çalışıyorlar. Kapitalistler çöle yağmur yağmayacağını bildikleri kadar çöle çevirdikleri topraklarda yaşayan insanlara şişelenmiş su satarak, karlarına kar katıyorlar. Buna izin vermeyelim.

Emek Partisi olarak diyoruz ki; temiz ve sağlıklı suya ulaşmak en temel insan hakkıdır. Su, kar aracı değildir ticarileştirilemez, başta siyasi iktidar olmak üzere tüm yerel yönetimler halkın temiz, sağlıklı ve ücretsiz suya ulaşımını sağlamalıdır. Doğanın talanı, çevrenin tahribatıyla küresel ısınma ve iklim değişikliğinin sebebi kapitalist yıkımın son bulması için işçileri, emekçileri ve üretici köylüleri ücretsiz, temiz, sağlık su ve temiz insanca yaşayacak bir dünya için mücadeleye çağırıyoruz”

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu