Bir tepki de TMMOB Kocaeli’den
TMMOB Kocaeli’den yapılan açıklamada; “Halk sağlığı ve doğamız sülfürik asit üretiminden daha değerlidir” denildi
TMMOB Kocaeli il Koordinasyon Kurulu (İKK) Sekreteri Murat Kürekçi tarafından yapılan açıklamada; “MODÜL ENERJİ YATIRIM SAN. VE TİC. A.Ş. firması tarafından Kocaeli İli, Körfez İlçesi, Yarımca (Şuyulandırma) Mahallesi, Kabakoz Mevkii, Körfez Petrol Ürünleri OSB, 1002 Ada, 82 Parsel’de yapılması düşünülen “SÜLFİRİK ASİT ÜRETİM TESİSİ” ile ilgili ÇED Halkın Katılım Toplantısı 21 Nisan 2021 günü SAAT 11.00’de Körfez İlçesi, Necmettin Erbakan Kültür Merkezi Düğün Salonu’nda yapılacağı duyurulmuştur.
“PANDEMİ Koşullarında Toplantı Yapılmamalı”
Covid-19 Salgınına dair restoran, nikah-düğün, toplantı, genel kurul gibi özellikle kapalı alanlarda bir araya gelişlerin engellendiği, kısmi kapanma gibi bir dizi önlemin uygulandığı bir dönemde ÇED HALKIN KATILIMI TOPLANTISININ yapılıyor olması anlaşılır ve kabul edilebilir bir durum değildir. Toplantıya halkın katılımının dolaylı yoldan (İnsanların kendiliğinden katılmaması ile) ya da doğrudan (Salgın önlemleri ileri sürülerek toplantı alanına girmek isteyenlere izin verilmemesi ile) engellenmesi sürecin en önemli adımının işlevsizleştirilmesi anlamına gelmektedir. Pandemi sürecindeki vaka sayılarındaki artış ve etkileri nedeniyle alınan tedbirler çerçevesinde bu toplantı yapılmamalıdır. Toplantının yapılıyor olması, “Halka Yasak, Sermayeye Serbest” demek olacaktır. Bu uygulama pandemi kurallarında açıkça çifte standart uygulandığını gözler önüne serecektir. Bu toplantı pandemi koşullarında değil, pandeminin kontrol altına alınmasını takiben yapılmalıdır.
“TMMOB’nin Kamusal Sorumluluğu”
İlgili toplantıya esas “SÜLFİRİK ASİT ÜRETİM TESİSİ” ÇED BAŞVURU DOSYASI’na dair Kamu Kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu, TMMOB Kocaeli İl Koordinasyon Kurulu olarak görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşmamız kamusal sorumluluğumuzun gereğidir.
“ÇED Başvuru Dosyası Yanlış Bilgilerle Dolu ve Eksik”
Yapılması planlanan projede, evlerin en yakın 500 metrede bulunacağından bahsedildiği halde aşağıdaki resimde görüldüğü üzere yerleşim alanları 300 metrenin altında başlamaktadır. Bu nedenle çevresel etkiler doğru bir biçimde incelenemez.
Gürültü ve Toz
Bu mesafeye bağlı olarak yapılan gürültü hesapları da gerçeği yansıtmamaktadır. Gürültü hesapları ile ilgili diğer bir konu, projenin inşaat aşamasında 1 kamyon, 1 yükleyici, 1 transmikser ve 1 ekskavatör kullanılacağıdır. Bu büyüklükte bir projede, bu miktarda 4 adet iş makinası/aracı kullanıyor olmanın proje süresinin dosyada belirtilen süreden çok daha fazla uzaması ya da gerçeklerle bağdaşmayan masa başı hesaplarla ÇED Dosyasının uygun hale getirilmesi anlamına gelmektedir. ÇED Dosyasındaki İş makinaları/araçlarısayısı az olduğunda, gürültünün yanı sıra toz emisyonlarının da az olacağı görülmektedir; fakat yağışsız havalarda ve özellikle yaz mevsimi ile birlikte sahada yapılacak hafriyat çalışmaları bölgede önemli bir toz emisyonu oluşturacaktır.
“Firma sülfürik asitin ve projenin çevresel etkileri ile halk sağlığına etkilerini neden hafife almak istemiştir?
Raporun Ek-3.2 bölümünde, projenin ÇED Yönetmeliği EK-2’de değerlendirilmesi istendiği, bunun için 2 dilekçe verildiği görülmektedir. Bu çaplı bir projenin neden Bakanlıkça değil İl Müdürlüğünce değerlendirilmesi istenmiştir? “ÇED Gerekli Değildir” kararının alınmasının yeterli olacağı neye istinaden düşünülmüştür? Projenin Tek Başına Etkisini Değerlendirmek Yetersizdir. Bu Değerlendirme Anlayışı Yerini Kümülatif (Toplam) Etki Değerlendirmesine Bırakmalıdır. Yağmur, kar vs ile yeryüzüne inecek olan asidik kimyasallar bilindiği gibi asit yağmuru olarak adlandırılır. Asit yağmurları toprağın asitlik miktarını arttırır ve yeraltı su kaynaklarının kimyasal dengesini bozar; akarsular, ormanlar, toprak ve üzerinde yetişen bitkiler, yeraltı suları, denizler ve göllerin kirlenmesine ve solunum yolu hastalıkları başta olmak üzere hastalıklara sebep olur.
Bu asidin yeryüzüne inmesiyle birlikte magnezyum ve kalsiyum taşınmakta ve bitkilerde de uzun süreli bir beslenme yetersizliği oluşturmaktadır. Göllerde ve denizlerde sülfürik asitin etkisine bağlı olarak balıklar da etkilenmekte olup dolayısıyla bu balıkların tüketilmesi ile ciddi zararlar oluşabilmektedir. Bir projenin uygulanmasında, kümülatif etkilerin değerlendirilmesi ile ilimizde bir çok proje olumsuz sonuçlanmışken, tehlike durumu bilinen bu bölgede böyle bir projeye olumlu görüş vermek oldukça sorunlu ve olası sonuçları itibariyle hesap verilemez bir durum oluşturacaktır.
Her durumda ilimiz gibi kanser vakalarının ülke ortalamasından yüksek olduğu, kronik solunum yolu hastalıklarının yaygın olduğu ve sanayiye doymuş bir kente, üstelik böylesi parlayıcılığın-patlayıcılığın ve yangın (Endüstriyel kazalar) olasılığının ve etkilerinin yüksek riskli olduğu bir bölgede SÜLFİRİK ASİT TESİSİ asla kurulmamalıdır! Kocaeli gerçeğinde, mevcut kirli duruma ayrıca bu tesisin kurulması ve işletilmesi sürecinde aşırı korozif etkisi, yeni solunum yolları ve kalp hastalarının oluşmasına ya da mevcut hastaların durumlarının kötüye gitmesine neden olacağı açık olan bu tesisin tek başına yaratacağı etki ile birlikte oluşturacağı KÜMÜLATİF ETKİ DAHA FAZLA önemsenmelidir.
“Proje yerinin uygun olmadığını dosyada bile ele veren ifadeler mevcut”
Buna rağmen rapor içindeki proje yeri ve alternatifleri bölümünde, proje yerinin seçiminde “Yerleşim yerlerine mesafesi nedeniyle tercih edilmiş olup, alanının yer alternatifi bulunmamaktadır” gibi son derece kopyala/yapıştır olduğu belli olan bir ifade ile buranın en uygun alan olduğunu ortaya koymak, açık bir aymazlık yada iş bilmezlik ürünüdür. “Yerleşim yerlerine mesafesi nedeniyle tercih edilmiş olması…” ifadesine karşılık gelen mesafenin en az 500 metre olmadığı, bu mesafenin 300 m altında olduğu gerçeği gözönüne alındığında kamu otoritelerini ve halkı yanlış bilgilendirilerek, yanılttığı herkesçe anlaşılabilir. Yine “…alanının yer alternatifi bulunmamaktadır” ifadesi ehven-i şer/zorunluluk durumunu ortaya açıkça koymaktadır. Kısaca, “Tek alan var ve uysa da uymasa da bu tesisi oraya yapacağız” düşüncesine göre bir ÇED Başvurusu Dosyası oluşturulduğu görülmektedir.
“Bomba tarlasına sülfürik asit tesisi”
Proje Yeri, bilindiği üzere Rafineri, Akaryakıt ve LPG Depolama ve Dolum Tesislerinin bulunduğu, adeta bomba tarlalarının içinde yer almaktadır. Bu alanda, Tesislere ait birçoğu Basınçlı Kap olan Depolama Tanklarının yanı sıra, yer altında adeta karınca yuvası gibi LPG ve akaryakıt boru tesisatları mevcutken üzerine sülfürik asit tesisinin yapılacak olması tüyler ürperticidir. 28 Temmuz 2002 tarihinde bir LPG Dolum ve Depolama Tesisinde patlayan LPG Depolama Tankı sebebiyle yaşanan ölüm ve yaralanmalar unutulmamalıdır. Hatırlanacağı üzere o günlerde mevcuttaki tesislerin kaldırılması dahi konuşulmuşken bugün üzerine sülfürik asit tesisinin yapılması çevrede bulunan insanlar başta olmak üzere Körfez İlçesi ve hatta Kocaeli ilinin geniş bir kesiminin can ve mal güvenliğini doğrudan ya da dolaylı etkileyebilecektir.
“Olası depremin etkileri”
17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depremi’ndeki ölüm ve yıkımların 4-5 gün süreliğine de olsa adeta önüne geçen, Türkiye ve Dünya medyasında çok önemli yer edinen, Körfez İlçesi halkının Depremden önce kaçtığı TÜPRAŞ yangını anlaşılan unutulmuş olacak ki,olası İstanbul Depremi ya da başka bir depremde yeni ölümlerin ve önemli çevre felaketlerinin yeni bir sebebi de düşünülen SÜLFÜRİK ASİT TESİSİ olabilecektir.
“Trafik yükünün ve çevre kirliliğinin iyice artması”
Yeni bir tesisin araç trafiğinin yoğun olduğu Körfez ilçesi ve ilimiz için fazladan trafik yükü oluşturacağını ve hidrokarbon, karbon monoksit, azot oksitler ve partiküllerden oluşan araç egzost emisyonunu arttıracağını dolayısıyla gürültü, toz vehava kirliliğine kısacası çevre kirliliğinde artışa neden olacağı su götürmez bir gerçektir.
“Artık tüm projeler için sağlık etki değerlendirmesi de yapılmalıdır”
Yatırımlarda Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) süreçlerinin tek başına yeterli olmadığı, her çevresel etkinin aslında tüm canlı sistemine etki edeceği gerçeğinden hareketle SED adını verebileceğimiz “Sağlık Etki Değerlendirme” süreçlerinin de raporlandırılarak ilgili kurumların ve etkileyeceği kesimlerin görüşlerine sunulması, canlı yaşamına saygının bir zorunluluğudur. Sermayenin kar hırsından önce, insan ve diğer canlıların yaşamlarının savunulmasına dair yasal düzenlemelerin yapılması öncelikli talebimizdir.
Araç emisyonları ve sanayi tesislerinin neden olduğu hava kirliliği ve ölümler açısından ülkenin en şanssız kenti olan Kocaeli’de artık bu türden sanayi tesisi yapmak bu kentin insanına, hayvanına, bitkisine, denizlerine, derelerine, dağlarına, ormanlarına vs. ihanettir. Bu özet görüşlerimizle diyoruz ki; sülfürik asit üretim tesisi projesi insan sağlığına ve doğaya zararlıdır” ifadeleri yer aldı.