“Denizlerimizi geri istiyoruz”
Marmara Denizi’ne kabus gibi çöken deniz salyasına tepkiler çığ gibi
Ufuk Bagan (Hür Kocaeli) Gebze- Yaklaşık 3 aydır Marmara Denizi’ni ve devamında Ege Denizi’ni tehdit eden deniz salyası gündemden düşmüyor. Bugün Kocaeli’nin Gebze ilçesi Eskihisar sahilinde bir araya gelen Makine Mühendisleri Odası Kocaeli Şubesi ve Gebze temsilcilikleri, Karamürsel Su Ürünleri Kooperatifi, Ereğli Su Ürünleri Kooperatifi, Tavşancıl Balıkçılar Derneği, Nefes Doğa Sporları Topluluğu, İstanbul Küçükyalı Su Ürünleri Kooperatifi, İstanbul Amatör ve Sportif Olta Balıkçıları Derneği, Hereke Sosyal Yaşam Derneği, Kocaeli Ekolojik Yaşam Derneği, Kocaeli Su Ürünleri Birliği, Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği ile bazı siyasi partilerin temsilcileri, konuyla ilgili tepkilerini ortaya koyarak basın açıklaması yaptı
Ortak basın açıklamasını yapan Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Yaprak Fidancı: “Ağzı olup dili olmayan denizin, balığın, göçmen kuşların, martının sesi olmak için bugün buraya zamanını ayırıp gelen her biri birbirinden değerli dernek, birlik üye ve başkanlarına, balıkçı, dalgıç, çevre gönüllülerine, sesimizi duyurmak için bizleri yalnız bırakmayan siz basın mensuplarına gelecek nesillerimiz adına teşekkürü borç biliriz.
Kocaeli’de, 16 OSB, 34 liman vardır. Her biri birbirinden tehlikeli kimyasal depolama alanlarıyla, petrokimya’ dan gübreye geniş bir yelpazede üretim yapılmaktadır. Ülkedeki Kimya üretiminin % 26’sını karşılıyoruz. Yine 40’ı Kocaeli’ de olmak üzere, Yalova-Altınova, İstanbul-Tuzla üçgeninde yüzlerce tersaneyle denizimiz, havamız, derelerimiz, yer altı sularımız, Onlarca yıldır vahşice kimyasal ve fiziksel kirliliğe maruz bırakılmıştır. Sadece bu basit rakamlar bile şehrimizin çevre yükünü göstermeye yeter. Üstelik mevcut kontrolsüz sanayileşme, limanlaşma ve tersaneler yetmezmiş gibi, her gün yeni tesislere ve devasa üretim-kapasite artışlarına izin verilmektedir.
Kaza risklerinin yanında şehrimizde her gün her yaştan hemşerimizi kanser, astım-alerji, KOAH, metabolizma, kalp hastalıkları nedeniyle kaybediyoruz. Her dakika yeni hastalar eklenip, bebeklerimiz teşhisi konamayan türlü çeşit hastalıkla doğuyor. Ancak bu durum birer rakam olarak değerlendiriliyor. Değiştirmek için hiçbir şey yapılmayıp, son derece doğal karşılanıyor. Tıpkı İzmit Körfezinde, Marmara Denizinde iki aydır yaşanan deniz salyasının doğal karşılanması gibi… Ne balıklar, ne kuşlar, ne de bizler birer rakam, madde, malzeme değiliz.
“CANIZ, CANLIYIZ”
Deniz salyasının bu kadar geniş alanda etkin olarak yaşanmasına doğal denemez. Buna olsa olsa yapay afet denir. Buradan bizleri yönetenlere,
Sayın CUMHURBAŞKANIMIZA,
ÇEVRE ve ŞEHİRCİLİK, TARIM ve ORMAN, SAĞLIK, ULAŞTIRMA BAKANLARINA,
KOCAELİ, İSTANBUL, YALOVA, BURSA, BALIKESİR, ÇANAKKALE, TEKİRDAĞ VALİ VE KAYMAKAMLARINA, BÜYÜKŞEHİR VE YEREL BELEDİYE BAŞKANLARINA buradan sesleniyoruz.
“SİYASİ FARKLILIK GÖZETMEDEN, AMA DEMEDEN” HEMEN BİR ARAYA GELİN,
“ÇÜNKÜ DENİZİMİZ, HAVAMIZ, SUYUMUZLA BİRLİKTE ACI ÇEKEREK ÖLÜYORUZ… ”
ANAYASA VE KAMUDAN GELEN GÜCÜNÜZÜ ACİLEN BİZLERİ YAŞATMAK ÜZERE KULLANIN! Doğru uygulamaları dünyanın neresindeyse bulup, hayata geçirin. Bugüne dek Ekolojiyi korumak üzere uyguladığınız hiçbir şey bizleri yaşatmak için işe yaramıyor, yanlışı sürdürmeyin!
- Şehirlerimizde yeni sanayi tesislerine, liman, tersane, kimyasal depolama alanlarına izin vermeyin, mevcuttakilere de üretim ve kapasite artış izni vermeyin.
Limanların kapasite artışları için YÜZLERCE DÖNÜM DOLGU ve DİP TARAMA yöntemleri kullanılıyor. Mevcut sanayi kuruluşları %110 gibi devasa oranda üretim artışları yapmak istiyorlar. Çevre ve Sağlığa etkileri bütünsel olarak değerlendirilmeden sanayiye bonkörce verilen, Dolgu, Dip Tarama ve Üretim-Kapasite artış izinleri vahşi olduğu kadar gelecek nesillerimize karşı EKOLOJİK SUÇTUR. Bu izinleri verip, suça ortak olmayın. Verdiğiniz izinleri de İPTAL EDİN. Doğa uyarıyorken, zaman varken yanlıştan dönün.
- Sanayi ve Evsel tüm atıklar için derin ya da değil denize her türlü deşarjdan vazgeçilmelidir. Dere ıslahlarıyla kaçak deşarjlara son verilmeli, vahşi atık depolamaları, tarım ilaçları nedeniyle yer altı sularının kirletilmesi engellenmelidir. Tersanelerdeki silikatla kumlama vd. kimyasal kirleticilere izin verilmemelidir.
- Marmara Denizi ve İzmit Körfezi, akıntısı, sıcaklığı, tuzluluk gibi nadir özellikte bir geçiş denizidir. Bu nedenle, geçmişte son derece zengin bir her türlü deniz canlısına sahipken, temel konular bile değerlendirilmeden üstünkörü verilen izinler yüzünden döngü bozulmuş, besin zinciri kırılmıştır. Bu yıl erken kapanan balık sezonu, gelecek yıl ve sonrasında belki de hiç olmayacaktır. Deniz Salyası balıkçı ağları ve teknelere çok ciddi zararlar verdi. Balıkçılarımızın bu zararı giderecek gücü zaten yoktu balık olsa bile denize çıkmaları imkansız hale gelmiştir.
- Şu anda geçerli olan Kanun, Yönetmelik, Arıtma, Ölçüm, İzleme, Ceza yöntemleri günümüzün sağlıklı, temiz çevre ihtiyaçlarına uymuyor. Bu yüzden işe yaramıyor. Küresel ısınma, su kıtlığı ihtimali kadar, gelecekteki başkaca riskleri de düşünerek mevcut kriterlerinizi güncelleyip, değiştirmelisiniz. Bu değişiklikleri yaparken Ekolojiyi korumak isteyen her Vatandaş, Bilim İnsanı, STK, Platforma kulak verin. Unutmayın
“MEMLEKET HER BİR KÖŞESİYLE HEPİMİZİN”
- Çevrenin korunması için ceza bir yöntem değildir, aksine kirletilmesi için adeta teşvik edici olmaktadır. Doğaya bedel biçilemez. Acilen temiz, ahlaklı sanayiye geçilmelidir. DENİZİMİZ SALYA DENİLEN BİR KEFENLE KAPLANIP YOĞUN BAKIMA ÖLMEYE YATIRILMIŞTIR. DERHAL TEDAVİSİNİ UYGULAYIP KEFENİNİ YIRTIN VE DENİZLERİMİZİ BİZE GERİ VERİN!” ifadelerini kullandı.