Çevrecilere Safiport baskısı
Safiport’un ÇED toplantısına getirilen işçiler, kısa süreli arbede yaşanmasına neden oldu
Öznur Bayram (Hür Kocaeli) İzmit- Safiport’un Derince limanına yapmak istediği ilave kimyasal tanklar, dip tarama ve dolguyu da içeren projesine, bölge halkı ve çevre dernekleri tarafından tepkiler yükselmeye devam ediyor. Projeyle ilgili Derince 60 Evler’de bulunan Yelken Cafe’de ÇED toplantısı gerçekleşti. Toplantıya ÇED yetkilileri ile Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği, çevre dernekleri, siyasi partilerin temsilcileri ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Kısa süreli gerginlik yaşandı
Safiport tarafından ÇED toplantısının yapıldığı alana getirilen Safiport işçileri ile ÇED yetkilileri ve vatandaşlar arasında gerginlik yaşandı. ÇED yetkililerinin oluşturduğu tutanağın ardından Safiport’un genel müdürü tutanağa imza attı. Vatandaşlar da tutanakta halkın bilgi edinme hakkının kullanılmadığını belirterek bir tutanak daha tuttu.
Tartışmalar dışarıya taştı
Toplantıya katılanlarsa tutanağa şerh koymak istediklerini ancak yetkililer tarafından engellendiklerini belirterek ayrıca bir tutanak tuttu. Protestoların gerginliğe dönüşmesinin ardından salonda kısa süreli arbede yaşandı. Salon dışına taşan gerginlik sonucu halk tarafından tepki ve ıslıklarla protesto edilen ÇED yetkilileri, çevik kuvvet eşliğinde cafenin önünden ayrıldı.
“Kanunlarımız çok açık”
Safiport’un projesinin doğaya vereceği zararın geri dönülmez olacağını vurgulayan Körfez Tütünçiftlik Sahili Koruma ve Güzelleştirme Derneği Başkanı Yaprak Fidancı, “Kanunlarımız çok açıktır. Deniz, göl ve yeşil alanlar halka aittir. Kullanımında kamu yararı esastır. Üstelik bu karar, müsilajdan sonra Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile birlikte Marmara Denizi ve adalar özel çevre koruma bölgesi olarak ilan edilmişti. Dolayısıyla bu tip bir proje, cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile çelişmektedir” dedi.
“Müsilaj yok gibi davranılıyor”
Başkan Fidancı sözlerini şöyle sürdürdü: “Kanser başta olmak üzere türlü çeşit hastalıktan muzdarip insanlar var. Denizimiz de tıpkı böyle. Bir sene önce müsilajı yaşayarak bunu bize gösterdi. Gözle görülmüyor diye şu anda müsilaj yok gibi davranılıyor. Hatırlarsanız sadece evsel atıkların müsilaja sebep olduğu söylenmişti ama biz tabii çevre dernekleri ve bu işe duyarlı kişiler olarak sadece evsel atıkların bu duruma sebep olmadığından bahsetmiştik. Kocaeli’de birçok sanayi kuruluşu, liman var. Sanayi kuruluşları soğutma kuleleri için milyonlarca metreküp denizden su alıyorlar. Sonra bu suları alıp niteliksiz hale getirdikten sonra tekrar denize bırakıyorlar”
“Yeterince risk içinde yaşıyoruz”
Geçmişteki tehlikelerin unutulmaması gerektiğini, şu anki sürecin de risk oluşturduğunun altını çizen Fidancı, “Şu anda bulunduğunun iki katına çıkmak istiyorlar. Fakat bahsi geçen kimyasallar öyle çok masum kimyasallar değil, her birisi parlayıcı, patlayıcı maddeler. Zaten yeterince risk içerisinde yaşıyoruz. Kocaeli’de yaşayanlara tekrar hatırlatmak isterim; 1999 depreminde Tüpraş yangını sebebiyle ilçemiz, ilimiz boşalmıştı. Buradaki esas sorun Tüpraş yangınıyla birlikte etrafındaki tehlikeli kimyasal maddelerin muhtemel bir genleşme veya reaksiyona girmesiyle yaşanacak ciddi bir patlama vs idi. Dolayısıyla bu projeye onay verenlerin bu hususları mutlaka hatırlamalarını istiyoruz” dedi.