EMEP Kocaeli’den çağrı
“Kapitalist talan ve yıkıma karşı yaşamı savunmak için bir gün değil her gün mücadele”
Emek Partisi 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı açıklamada ekoloji mücadelesinin büyütülmesi çağrısı yaptı. 5 Haziran “Dünya Çevre Günü” dolayısıyla açıklama yapan EMEP, “Kapitalizmden ve onu yaşatmak için herşeyi yapan burjuva devlet ve hükümetlerden kurtulmadan talanın, sebep olduğu ekolojik yıkım durdurulamaz. Varlığını doğanın yağmalanması ve insanın sömürülmesi üzerine kuran bu sistemin ve savunucularının izlediği politikaların değişmesi için mücadele acil ve ertelenemez bir görevdir” dedi.
Emek Partisi Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan imzasıyla yapılan açıklamada, doğanın talanı ve yıkımında inkar edilemez ve geri dönülmez zararların ortaya çıkmasının BM’yi 50 yıl önce böyle bir gün ilan etmeye zorunda bıraktığını, ancak bu kararı alan ülkelerdeki sermaye iktidarları tarafından dünyanın daha büyük bir ekolojik yıkıma sürüklenmeye devam ettiği belirtildi. EMEP’in “Hava kirliliği ile mücadele” ya da “Biyoçeşitlilik” gibi her yıl bir temanın belirlendiği Dünya Çevre Günü için bu yılın teması olarak “Sıfır atık” konusunun belirlenmesine dair değerlendirmesi şöyle oldu: “Kapitalist dünyanın bütün burjuva hükümetleri doğayı, tarım ve yaşam alanlarını sermayeye birikim sağlayacak bir metaya dönüştürmektedir. Bir yandan enerji, sanayi, maden ve turizm alanında uyguladıkları politikalarla talan ve tahribatı artırırken diğer yandan da sebep oldukları ekolojik yıkımı perdelemek üzere de kimi zaman hava kirliliği ile mücadele, biyoçeşitliliğin korunması ya da bu yılki gibi sıfır atık gibi başlıklar belirlemektedirler.
“İKTİDAR ÇÖP İTHALATIYLA ÜLKEYİ AVRUPA’NIN ÇÖPLÜĞÜ HALİNE GETİRDİ”
Sıfır atık diyerek, atık ve çöple mücadele ediyormuş görünen AKP iktidarı çöp ithalatıyla ülkeyi Avrupa’nın çöplüğü haline getirmiştir. Enerji ve maden şirketlerinin lehine çıkarılan yasalar, yönetmelikler sürekli güncellenerek şirketlerin önündeki engeller kaldırılarak ülkenin her yerinde yaratılan ekolojik yıkım başta tarım ve ormanlık alanlar olmak üzere her yanımızı enkaza dönüştürmektedir. Nükleer santrallerden termik santrallere, HES’lerden RES ve GES’lere, deniz dolgularından dere yataklarının daraltılmasına tüm maden ve enerji projeleri tarım ve orman arazilerini yok ederken, üretimin daha çok kar hırsıyla yapılması iklim değişikliğini de büyütmektedir. Kapitalist üretim ve talan devam ettiği sürece, iklim değişikliği krizinin ağır sonuçları da artarak devam edecektir” Türkiye’nin, ‘Çevre performans indeksinde (EPI)’ 180 ülke arasında 108. sırada yer aldığını hatırlatan Arzu Erkan, “Hal böyleyken, Gezi eylemlerine katılanlar başta olmak üzere toprağına, suyuna, ormanına ve geleceğine sahip çıkan halk kesimlerine ‘Sürtük’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve iktidarının, kimlerin iktidarı olduğu da gün gibi açıktır. Erdoğan iktidarı çılgın projeler adı altında, ülke yeraltı ve yerüstü kaynaklarını yağmalama pahasına ekolojik yıkımı katbekat artıran enerji, sanayi ve maden şirketleri için ‘Gölgesini satamadığı ağacı kesen’ iktidardır” dedi.
“DÜNYA, KAPİTALİSTLER ELİYLE BİR EKOLOJİK YIKIM YAŞIYOR”
Dünyada kapitalistler eliyle bir ekolojik yıkım yaşandığını, kapitalist talan ve tahribatın savaşlarla her gün daha da büyüdüğünü ifade eden Erkan şöyle devam etti: “Kapitalist emperyalizm, başta Suriye olmak üzere Rusya-Ukrayna ve pek çok yerde sebep olduğu çatışma ve savaşlarla sadece insani değil aynı zamanda ekolojik bir yıkımı da beraberinde getirmektedir. Devam eden savaşlarda uçan her savaş uçağı, yürüyen her zırhlı araç, attıkları her bomba ve roketle yaratılan yıkımın sonucu daha çok petrol, daha çok enerji, daha çok maden, daha çok beton demektir. Yıkılan yerleşim alanları, kirletilen su ve hava, tahrip edilen tarım alanlarını beraberinde getiren bu yıkımın sonuçlarını da en ağır şekilde işçiler, emekçiler ve yoksul halk kitleleri yaşamaktadır.
“BİR GÜN DEĞİL, HER GÜN MÜCADELE”
O nedenle; kapitalizmden ve onu yaşatmak için herşeyi yapan burjuva devlet ve hükümetlerden kurtulmadan talanın, sebep olduğu ekolojik yıkım durdurulamaz. Varlığını doğanın yağmalanması ve insanın sömürülmesi üzerine kuran bu sistemin ve savunucularının izlediği politikaların değişmesi için mücadele acil ve ertelenemez bir görevdir. Yaşanılabilir bir dünya özlemini duyan gençler başta olmak üzere işçileri, emekçileri ve üretici köylüleri 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, yaratılan ekolojik yıkıma karşı yaşamı savunmaya ve bu yıkımın sorumlularından kurtulmak için sadece bir gün değil, her gün mücadeleye çağırıyoruz”