Olası depremlere hazırlıkta her evde YOTA çalışması yapılmalı
Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremlerin ortaya çıkardığı sonuçlar, olası depremlerde alınması gereken önlemleri gündeme getirdi
Bireysel ve toplumsal olarak hazırlık yaparak depremlerin afete dönüşmesine engel olunabileceğini belirten uzmanlar, YOTA (Yapısal Olmayan Tehlikelerin Azaltılması) çalışması yapılmasını tavsiye ediyor. Acil Durum ve Afet Yönetimi Uzmanı Ayşe Aydemir Yıldırım, “Yapısal olmayan tehlikelerden kastettiğimiz şey, evimizin içerisinde bulunan eşyalardır. Evimizdeki eşyaları güvenli şekilde yerleştirerek ve eşyaları sabitleyerek evimizde bir YOTA çalışması yapabiliriz” dedi. Üsküdar Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu (SHMYO) Acil Durum ve Afet Yönetimi Programı Öğretim Görevlisi Ayşe Aydemir Yıldırım, olası depremler öncesinde alınacak önlemlerle depremin afete dönüşmesinin engellenebileceğini söyledi.
Bu deprem yaşadığımız en büyük afet olmayacak
Yaşanan afetlerden bir an önce dersler çıkartıp artık risk odaklı afet yönetimi sistemine geçilmesi gerektiğini kaydeden Acil Durum ve Afet Yönetimi Uzmanı Ayşe Aydemir Yıldırım, “Geçmişte Türkiye’de yaşadığımız en büyük afet olarak Erzincan depreminden bahsederdik. 7.9 büyüklüğündeydi ve yaklaşık 33 bin kişi Erzincan depreminde yaşamını kaybetti. Sonra 1999 Marmara depremini yaşadık ve yaklaşık 18 bin kişi yaşamını kaybetti, çok fazla sayıda binamız yıkıldı. Şimdi ise Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’de yaşadığımız en büyük afet olan Kahramanmaraş depremi meydana geldi. Maalesef üzülerek söylüyorum ki bu yaşadığımız en büyük afet olmayacak. İstanbul’da hepimizin bildiği gibi büyük bir İstanbul depremi bekliyoruz. Bu yüzden bizim bu afetlerden bir an önce dersler çıkartıp yaralarımızı sarıp artık risk odaklı afet yönetimi sistemine geçmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Depremlerin afete dönüşmesine engel olabiliriz
Acil Yardım ve Afet Yönetimi Uzmanı Ayşe Aydemir Yıldırım, depremlere engel olunamadığını ancak depremin afete dönüşmesine engel olunabileceğini kaydederek “Depremler oluşması engellenemeyen doğa olaylarıdır. Ne zaman, nerede, hangi büyüklükte bir deprem olacağını maalesef tahmin edemiyoruz. Ne yazık ki tüm teknolojik gelişmelere rağmen maalesef deprem afeti için henüz erken uyarı mümkün değildir. Dolayısıyla bizim her an deprem olacak gibi hazırlık yapmamız gerekir. Her deprem bir afet değildir. Depremleri afet olarak nitelendirebilmemiz için çok ciddi sonuçların meydana gelmesi gerekir. Ölüm ve yaralanmaların olması, binaların yıkılması, binaların ağır hasar görmesi durumunda yaşanan bu depremler afet olarak kabul edilmektedir. Yaşanan bu depremlere engel olamıyoruz fakat depremlerin afete dönüşmesine engel olabiliriz. Bunu ancak bireysel ve toplumsal olarak hazırlık yaparak sağlayabiliriz.” dedi.
Hiçbir hazırlığımız yok
Şu anda beklenen büyük İstanbul depreminin olma ihtimalinin uzmanlar tarafından yüzde 62 olarak ifade edildiğinin altını çizen Yıldırım, bireysel ve toplumsal olarak hiçbir hazırlığın olmadığını söyledi. En uzun fay hattının İstanbul’a uzanan Kuzey Anadolu Fay hattı olduğunu ifade eden Yıldırım, “En son 1999 Marmara depremini yaşadık ve jeoloji mühendisleri 30 yılda bir bu depremlerin tekrarlayacağını ifade ediyor. 99 depreminden sonra 22 yıl geçti. Büyük bir deprem yaşanmadı, kaldı 8 yıl… Şu an jeoloji mühendisleri, şu an şu dakika İstanbul’da deprem olma ihtimali yüzde 62 tahmininde bulunuyor. Yani oldukça yüksek bir orandır. Biz bunu biliyoruz, uzmanlar söylüyor fakat hazırlık yapıyor muyuz? Maalesef bireysel olarak da toplumsal olarak da hiçbir hazırlığımız yok.” ifadelerini kullandı.
Toplumca bilinçlenmemiz ve hazırlık sürecine geçmemiz gerekiyor
Kandilli Rasathanesinin hazırladığı deprem sonrası tahmin analizlerine göre Marmara denizinde7 ile 7.5 büyüklüğü arasında bir depremin olmasının beklendiğini kaydeden Yıldırım, “Kandilli Rasathanesinin hazırladığı tahmin senaryosuna göre 7.5 büyüklüğünde bir deprem olduğunda İstanbul’da 50-60 bin civarında ağır hasarlı bina yıkılacak. 500-600 bin civarında evsiz nüfus, 70-90 bin civarında can kaybı onunla beraber ağır yaralılar, elektrik, su, doğalgaz gibi altyapı sistemlerinde yine sıkıntılar yaşanacak ve 50 milyar dolarda maddi kayıp yaşanacağına yönelik tahminler var. Ayrıca İstanbul’da büyük bir deprem yaşandığında yaklaşık 1 milyon arama kurtarmacaya ihtiyaç duyulacak diye tahmin ediliyor. 1 milyon arama kurtarmacı maalesef Türkiye’de yok ki baktığımızda arama kurtarmacılar da birer afetzede adayıdır. Bizim onlara işi bırakmadan bireysel olarak, toplum olarak bilinçlenip hızlı bir şekilde hazırlık sürecine geçmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.
YOTA çalışması yapılmalı
Olası deprem öncesi yapılması gerekenlere dikkat çeken Acil Yardım ve Afet Yönetimi Uzmanı Ayşe Aydemir Yıldırım, “Deprem öncesi yapabileceğimiz şeyler var. Afet çantası hazırlamak, bina sağlam mı sorgulamak, uzman kişiler tarafından sorgulatmak, bir aile afet planı hazırlamak, tatbikatlar düzenlemek ve tatbikatlara katılım sağlamak gibi çalışmalarla deprem öncesi için hazırlık yapabiliriz. Aynı zamanda evimizdeki eşyaların yerlerini güvenli bir şekilde yerleştirebiliriz, tehlike arz eden eşyaları sabitleyerek evimizde tehlikelere yönelik zarar azaltma çalışması yapabiliriz. Bu kapsamda YOTA çalışmasını öneririm. YOTA çalışması; Yapısal olmayan tehlikelerin azaltılması çalışmasıdır. Yapısal olmayan tehlikelerden kastettiğim ise evimizin içerisinde bulunan eşyalardır. Evimizdeki eşyaları güvenli şekilde yerleştirerek ve eşyaları sabitleyerek evimizde böyle bir YOTA çalışması yapabiliriz’ dedi.
Herkes üç gün hayatta kalmayı öğrenmeli
Afet yönetiminde depremin ilk 72 saatinin altın saatler olarak ifade edildiğini, bu sürede herkesin kendiyle baş başa kalma ihtimalinin bulunduğunu kaydeden Yıldırım, üç gün hayatta kalmayı sağlayacak şekilde herkesin tedbir alması gerektiğini söyledi. Deprem meydana geldiğinde arama kurtarma ekipleri, AFAD ve sağlık çalışanlarının herkese ulaşmasının mümkün olmadığını kaydeden Ayşe Aydemir Yıldırım, “Altın saatlerde herkes kendiyle baş başadır. O nedenle herkes üç gün hayatta kalmayı öğrenecek. Ayrıca afet çantası hazırlamak çok kıymetlidir. Afet çantasında ilk üç gün hayatta kalacak yiyeceğinizi, suyunuzu, ilk yardım malzemelerinizi mutlaka koymanız gerekmektedir. Afet çantasında; çocuğunuz varsa onun için aktivite malzemeleri, içerisinde ıslak mendil, tuvalet kâğıdı, diş fırçası, diş macunu gibi malzemelerin bulunduğu bir hijyen paketi oluşturabilirsiniz. Fener, pil ve radyo mutlaka olmalıdır. Su ve yiyecek 72 saat yetecek kadar konulmalıdır. Burada uzun ömürlü ve size enerji verecek konserve yiyecekleri tercih edebilirsiniz. Yedek anahtarlar ve sağlık kayıtları da koyulmalıdır. Mevsime uygun kıyafetler ve battaniye de afet çantasına mutlaka koyulmalıdır. 6 ayda bir afet çantasını güncelleyerek kıyafeti değiştirmek önemlidir. Nakit para mutlaka olmalıdır. Afet çantasında ilk yardım çantası çok çok önemlidir. Düdük, koruyucu malzemeler ve aile planı da afet çantasına koyarak afet çantamızı hazırlayabiliriz” ifadelerini kullandı.
Deprem esnasında yapılması gereken temel davranış: “Çök, Kapan, Tutun”
Deprem anında tahliye olmaya çalışmanın insan hayatını riske attığını söyleyen Yıldırım, “Deprem esnasında panik olmadan sakin bir şekilde ‘Çök, Kapan, Tutun’ davranışı yapmamız gerekiyor. Deprem öncesinde güvenli yerleri belirleyip koltuk yanı, masa yanı, yatağımızın yanında durarak çöküp, başımızı ensemizi koruyacak şekilde kapanmak ve düşmemek için de bir elimizle tutunmak gerekiyor. Yani ‘Çök, Kapan, Tutun’ davranışı deprem esnasında yapılması gereken temel davranıştır. Diğer bir deyişle cenin pozisyonudur. Yani aslında küçülerek hedefimizi de küçültmüş oluyoruz. Deprem olduğunda kesinlikle kaçmayacağız, panik olmayacağız, kapılardan, pencerelerden, merdivenlerden uzak duracağız, çünkü bir deprem meydana geldiğinde ilk yıkılacak yerler merdivenlerdir. Hiçbir taşıyıcı özelliği yoktur. Dolayısıyla tahliye olmaya çalışmak hayatımızı riske atmak anlamına geliyor.” şeklinde konuştu.
Artçı sarsıntılara karşı da tedbirli olunmalı
Artçı depremlerin bazen aylar, bazen yıllarca sürdüğüne değinen Acil Durum ve Afet Yönetimi Uzmanı Ayşe Aydemir Yıldırım, “Deprem sonrasında kendimizde ve etrafımızdaki kişilerde yaralanma var mı diye bakmamız gerekiyor. Zaten ilk yardım çantasını afet çantasına koyduk. Koyduğumuz ilk yardım malzemeleri ile kendimize ve etrafımızdaki kişilere ilk yardım yapmamız gerekiyor. Deprem sonrası artçı sarsıntılar devam eder. Artçı depremler bazen aylar, bazen yıllarca bile sürüyor. Mutlaka artçı sarsıntılara karşı da tedbirli olmamız gerekiyor. Pilli radyodan acil durum talimatlarını mutlaka takip edeceğiz. Uyarıları dinleyeceğiz. Afet sonrası yıkılmış elektrik direklerinden, ağaçlardan, yüksek katlı binalardan uzak durmamız gerekiyor ve lütfen telefonları meşgul etmeyelim. İnsanlar tanıdıklarını merak ediyor fakat bu oradaki afetzedeler ve çalışan arama kurtarma personelinin işini zorlaştırıyor.” dedi.