Emek Partisi (EMEP) Kocaeli İl Örgütü 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününe dair açıklamasında “Bizi yaşatan, hayatta ve ayakta tutan bu devlet değil, bu iktidar değil, patronlar hiç değil! İşçi sınıfı, emekçi halk ve kız kardeşlerimizdir! Umudumuz dün ETF’de bugün MATA Otomotiv’de sınıf mücadelesinin en önündeki kadınların dirayetindedir! Kadına yönelik şiddete ve erkek egemen kapitalist düzene karşı verilen mücadeledir. Gücümüze güç katan şey, Avrupa’da hakları için greve giden, Afganistan’dan İran’a halk ve kadın düşmanı rejimlere karşı direnen örgütlü kadın mücadelesidir!” dedi.
11 kentte büyük yıkıma yol açan Maraş merkezli depremlerde, resmi rakamlara göre, hayatını kaybedenlerin sayısı 46 bini aştı, binlerce insan nerede, bilinmiyor, bulunamıyor. Refakatsiz kalan ve kaybolan çocukların akıbeti tam bir muamma. 214 bin civarı bina ya tamamen yıkılmış ya da içinde yaşanamayacak kadar ağır hasar almış durumda. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu koşullarda karşıladığımızı vurgulayan Emek Partisi (EMEP) Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan buradan çıkışın işçi sınıfının ve emekçi kadınların örgütlü mücadelesiyle mümkün olduğuna dikkat çekti.Depremin yaşandığı ilk dakikalardan itibaren insanların halkın birikimi olan tüm olanakların seferber edeceğini sandığını ancak öyle olmadığını vurgulayan Arzu Erkan, yurttaşların enkaz başında sevdiklerinin sesini dinlerken enkaz altından canları değil bankamatikleri kurtarmayı yeğleyen, halkın gönderdiği yardımlara el koyan burjuva siyasal bir akıl ve siyasal bir iktidar olduğunu hatırlattı. Açıklamada şu vurgular dikkat çekti:
KARŞIMIZDA ÇADIR-GIDA SATAN, ÇOCUKLARI KORUMAYAN, YARDIMLARA EL KOYAN BİR İKTİDAR VAR
“Karşımızda, deprem bölgesindeki barınma, hijyen, gıda, ısınma, giyinme gibi, insanı insan yapan ihtiyaçların karşılanmasını sağlayan bir siyasi iktidar yok! 20 yılın deprem vergisini depremde çöken duble yollara harcamakla övünen, kendi yarattığı yıkımı ‘kader planı’ diye yutturmaya çalışan, Kızılay’ın çadır ve yiyecek malzemelerini fahiş fiyatlara derneklere satan, devleti şirket gibi yöneten bir iktidar var! Karşımızda, derhal çocukların bedensel ve ruhsal güvenliğini garanti altına alan bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yok! Yüzlerce kayıp çocuğun sağlık kuruluşlarında olduğunu varsayan bir bakanlık, evlat edinilen çocuklarla evlenilir fetvası veren, kabarık bütçesine sahip olduğu halde kayıplara kefen bile yetiştirmeyen, din istismarcısı bir Diyanet var!
Batısından doğusuna kuzeyinden güneyine yardım yağdıran, halkı kardeşleşmeye, barışmaya ve dayanışmaya teşvik edip örgütleyen bir Cumhurbaşkanı yok! OHAL ilan ettiği bölgede halk için halkla beraber çalışan demokrasi güçlerini gözaltı ve tutuklamalarla baskı altına alan, depolarına el koyan, sosyal medya kısıtlamasıyla haber ve bilgi akışını durdurmaya yeltenen, feryat eden, sitem eden halka “Terbiyesiz, ahlaksız, namussuz, adi!” diye hakaret eden bir ‘tek adam’ var!”
KARŞIMIZDA İŞÇİLERE İZİN VERMEYEN, ONLARI HASARLI BİNALARA SOKAN PATRONLAR VAR
Karşımızda, hayat kurtarmak için deprem bölgesine iş makinalarını yığan, çarkları bir kez olsun depremzedelerin ihtiyaçları için döndüren, sağ kurtulanlara ‘Onca zaman benim için ter döktün’ deyip ücretsiz izin veren patronlar yok! Daha depremin ikinci günü işçileri, hatta hamile kadınları üretime çağıran, yıkılmaya yüz tutmuş fabrika binalarından mal kurtarmak işçileri kurban eden, sarsıntı anında işçilerin üzerine fabrika kapısını kilitleyen patronlar var! Bir gece ‘bağış’ diye caka sattıkları milyonları ertesi sabah vergi indirimi kisvesi altında misliyle halkın kasasından çalan şirketler var!
KARŞIMIZDA REGL PEDLERİNİ ACİL İHTİYAÇ LİSTESİNE DAHİ YAZMAYAN BİR İKTİDAR VAR
Evet, Cumhur İttifakı, Tek Adam yönetimi ve sermaye güçleri tam karşımızda duruyor! Tek yürekler! İki yüzlülükleri ve halk karşıtlıklarıyla gelip çalacaklar yine kapılarımızı, yaklaşan seçimlerde yine oy isteyecekler. Depremde ortaya saçılan vahşiliği, iki yüzlülüğü, halk ve kadın düşmanlığını unutmayacağız. Çünkü biliyoruz! Onlar ki ‘Sen tek başınasın’ diye kadınlara çadır vermeyenler, kadınların en doğal temel ihtiyacı olan regl pedlerini acil ihtiyaç listelerine dahi yazmayan, kadınları patlak borulardan sızan suları tencerelerde biriktirmek zorunda bırakanlardır. Onlar milyonlarca kadının tam karşısındadır!
YANIMIZDA ENKAZI KAZAN İŞÇİLER, ELİNDEKİNİN YARISINI DÜŞÜNMEDEN PAYLAŞAN EMEKÇİ KADINLAR VAR
“Bir kez daha gördük; karşımızda duranlar kadar yanımızda duran da var! Enkazı kazan maden işçisi var, kolon demirlerini kesen inşaat işçisi var, varilden soba yapan sanayi işçisi var! Sağımızda ve solumuzda, hemen bitişik omzumuzda duran, elinde avucundakinin yarısını hiç düşünmeden paylaşan emekçi kadınlar var! İktidarın yurtlardan atarak barksız bıraktığı, kendi yaşadığı onca şeye rağmen ilk şoku atlattıktan sonra organize olup kız kardeşlerinin yanına koşan genç kadınlar var! Resmi kurumların listelerinde izine dahi rastlanmayan kadınların özgün ihtiyaçlarını organize eden, kadınların yaralarını sarmak için psiko-sosyal destek örgütleyen, çocukların deprem travmasını en az hasarla atlatması için oyun alanları inşa eden, Gökyüzü Çadırlarını kuran binlerce kadın ve onların görkemli dayanışması var!”
BİZİ HAYATTA TUTAN EMEKÇİ HALK VE KIZ KARDEŞLİĞİMİZDİR
“Bizi yaşatan, hayatta ve ayakta tutan bu devlet değil, bu iktidar değil, patronlar hiç değil! İşçi sınıfı, emekçi halk ve kız kardeşlerimizdir! Umudumuz dün ETF’de bugün MATA Otomotiv’de sınıf mücadelesinin en önündeki kadınların dirayetindedir! Kadına yönelik şiddete ve erkek egemen kapitalist düzene karşı verilen mücadeledir. Gücümüze güç katan şey, Avrupa’da hakları için greve giden, Afganistan’dan İran’a halk ve kadın düşmanı rejimlere karşı direnen örgütlü kadın mücadelesidir! Hiç şüphemiz yok; bizi ayakta tutan bu dayanışmayı birlikte büyüteceğiz, işçi sınıfının ve emekçi kadınların örgütlü mücadelesiyle ülkemizi ve dünyayı değiştireceğiz!”