Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!
Ödüllü yazar Ayşe Dündar, “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!” kitabı ile okuyucuyu son satıra kadar sürprizlerle karşılaştırıyor, kendi duyguları ve çıkarımlarıyla baş başa bırakıyor
Edebiyat dünyasına ilk kitabı; “Gökbilimcinin Salyangozu” ile adım atarak Macar Çocuktan Mektup öyküsü ile 2019 Fakir Baykurt Öykü Ödülünü alan Ayşe Dündar, bu kez sözcüklere hayal kurduran bir kız çocuğuyla ilerliyor. Her sayfasında nefes kesici maceraya dönüşen “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!” kitabı, edebiyatseverleri duygu dolu bir yolculuğa çıkarıyor.
Anne ve babasının donmuş sevgisini birazcık da olsa çözülmesi için her şeyini feda etmeye hazır olan Zeynep, diğer yandan kendini farklı hissetmesini sağlayan ve kaygılarının hapsolduğu gözlüğünü arkada bırakarak, yeni bir dünyaya uyanmayı umut ediyor. Dostluk kurmak için hayal gücüne sığınan ana karakter, karşılaştığı her şeyi dünyasının içine katarak bir bağ kurmaya çalışıyor fakat bazı şeyler oraya da sığmıyor. Serüven dolu hikayesi ve Ayşe Dündar’ın özgün kalemiyle; “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum!”, okuyucuyu Zeynep’in umut ve sevgi arayan evreninde en ön sıraya oturtuyor.
“Sevgi, küçük bir çocuk için yaşamsal bir gereklilik”
Ayşe Dündar; “Bir, İki, Üç, Dört, Korkmuyorum’ kitabım, sevgi ve ilgi yoksunluğu içinde ama sakınılarak, pamuklara sarılarak büyütülmeye çalışılan küçük bir kız çocuğunun yüreğine sığmayan iç dünyasını anlatıyor. Yalnızlığını gidermek için kendince bulduğu çareleri, yarattığı hayali kahramanlara sığınışını, onlarla var olma çabasını okuyoruz” sözleriyle yeni kitabına dair bilgiler verdi.
Kitabın ana temasını sevgi üzerine inşa ettiğini ifade eden Ayşe Dündar; “Ben altmışlı yıllarda büyümüş bir çocuğum. Şimdi ile kıyaslamak gerekirse pek çok açıdan aralarında uçurumlar olan iki farklı dönem… Her şey öylesine değişti ki; anneler, babalar ve dolayısıyla çocuklar. Fakat bu farklı zamanları birbirine sımsıkı tutturan öyle güçlü bir bağ var ki o hep ayni kaldı; “Sevgi” düşününce iyi ki öyle oldu diyor insan, hiç eskimeyen ve modası geçmeyen bir sözcük. Aldıkça artan bir ihtiyaç, herkes için böyle ama küçük bir çocuk için yaşamsal bir gereklilik. Aslında aradığımız yaşamın sadeliğinde gizlenen olağanüstü durumları keşfetmek; sevgiyi büyüleyici bir yere koyabilmek, çoğaltmak ve paylaşmak” sözlerine yer verdi.