EMEP, 3 kongreyi tamamladı

Divan seçiminin ardından söz alan EMEP Genel BaÅŸkan Yardımcısı ve Ä°stanbul Milletvekili Ä°skender Bayhan, Türkiye’de son dönemde kendini daha ağır hissettiren üç büyük belanın olduÄŸunu söyledi. Bu belaları sıralayan Bayhan, “Bunun birincisi, Türkiye’de özellikle son birkaç yıldır daha da yoÄŸunlaÅŸan ucuz emek gücü sömürüsüdür. Türkiye’yi yöneten tek adam iktidarının son yıllarda en çok ağırlık verdiÄŸi uygulamalardan biri bu. Kâr ve rant sahipleri bu sömürü üzerinden ihya edilmeye çalışılıyor. Ä°kinci büyük bela, bu coÄŸrafyada süren yeniden paylaşım mücadelesidir. Irak, Suriye ve Filistin’den Güney Asya’ya uzanan ve artık Türkiye’yi çevreleyen bütün komÅŸu ülkelerde neredeyse birer ateÅŸ topu gibi yanan nüfus mücadelesi, yeniden paylaşım mücadelesi bu coÄŸrafyanın yer altı ve yer üstü kaynaklarının yeniden paylaşılması kavgasıdır. Üçüncü büyük bela ise bugüne kadar uzun ve zorlu mücadelelerle kazanılmış ve artık kırıntıları kalmış haklar ve özgürlüklere iliÅŸkin sendikalaÅŸma, siyasi faaliyet yürütme ve örgütlenme özgürlüğüne dair hak kırıntıları baÅŸta olmak üzere, kadın erkek eÅŸitliÄŸinden, laikliÄŸe, anadilde eÄŸitime kadar uzanan demokratik kazanımların olabildiÄŸince yok edilmesi ve ortadan kaldırılmasıdır. Bu üç belanın başımızda olması amaçsız, hedefsiz ÅŸeyler deÄŸildir. Önümüzdeki 5 yıl için hazırlandığı iddia edilen kalkınma planı esas olarak bu üç büyük belayı daha da işçi emekçiler açısından katlanamaz hale getirecek. Türkiye’nin ve bu coÄŸrafyanın ezilen ve sömürülen halkları açısından daha da katlanılmaz hale getirecek. Kazanılmış hakların gasbı ve sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin daha da büyüyeceÄŸi bir dönem söz konusu” dedi.

Türkiye’nin dış politikasına deÄŸinen Bayhan, “Üç büyük belayı başımızdan eksik etmeyen yönetim anlayışı, dış politikada da aynı ÅŸeyi gösteriyor. Filistin’de yaÅŸanan son Ä°srail katliamı karşısında hiç bir ÅŸey yapmadılar. Bu coÄŸrafyanın insanı yeterince gözyaşı döküyor, yeterince vicdanı kanıyor ve yeterince isyan ediyorlar. EÄŸer bir ülkeyi yönetenler bir zulme karşı bir tutum alacaklarsa o zulmü yapana zarar verecek iÅŸler yaparlar. Büyük büyük laflar edip, sahte gözyaÅŸları dökmezler. Kesersiniz iliÅŸkilerinizi, biz sizin yanınızda deÄŸiliz dersiniz. O kadar utanmazlar ki, Ä°srail çekti kendi elçilerini, bunlar bir ÅŸey diyemedi. Netanyahu istenmeyen adam bile ilan edemediler. Sadece büyük bir zulüm var deyip duruyorlar. 20 yıldır bu coÄŸrafyada yürüttükleri siyaset tamamen kasalarını doldurmak, Türkiye’deki kapitalistleri, tekelleri ihya etmek üzerine” diye konuÅŸtu .

Anayasa tartışmalarına da deÄŸinen Bayhan, “Bunlar ‘Demokratik, özgürlükçü, sivil bir anayasa yapmak hedefimiz’ diyorlar. Yalan söylüyorlar. Bu cunta anayasası dedikleri anayasanın dörtte üçünü kendileri yaptı. Evet bu cunta anayasası, kırk yıl önce cunta yaptı bunu. 180 maddelik anayasanın 160’ını yeniden yazdılar. Kendinden önceki burjuva hükümetler de yazdı, kendileri da daha 2011’de referandumda 40 tanesini yeniden yazdılar. Ä°ki tane isteÄŸi var ErdoÄŸan’ın. Birincisi yüzde 50 barajını yüzde 40’a düşürmek, diÄŸeri de CumhurbaÅŸkanı adaylığı koÅŸulunu kaldırmak ya da en azından 3’e çıkarmak. Sivil ve demokratik anayasa adı altında attıkları nutukların iki hedefi budur. Bu memlekette hakkını isteyen, sendikalaÅŸan işçiler emekçiler ya kapıya konuyor, ya mahkeme kapılarında sürünüyor, ya da iÅŸsizlikle terbiye edilmeye çalışıyor. Sendikasız, sigortasız çalışma bu memlekette çalışma düzeninin ana karakterinden biri haline gelmiÅŸ durumda. Bu mücadeleyi verenlere, hakkına, toprağına, doÄŸasına sahip çıkanlara saldırıyorlar. İşçi önderlerini tehdit ediyor, tutukluyorlar. Bu memlekette eÅŸit haklar için mücadele veren kadınları tehdit ediyor, tutukluyorlar. Halkın iradesiyle seçilmiÅŸ belediyelere kayyım atıyor, belediye baÅŸkanlarını tutukluyorlar ama demokratik ve özgürlükçü anayasa istiyorlar. 22 yıldır bu memleketi sanki biz yönetiyor, o muhalefette” dedi.

“İşçi sınıfı ve emekçilere gerçekleri göstermek zorundayız” diyen Bayhan, “Bu gerçeklerin görülmesini saÄŸlamalıyız. Bu politikaların, bu siyasetin Türkiye’yi güçlendirecek politika ve siyaset olmadığını göstermeliyiz. Hayır demeliyiz, itiraz etmeliyiz. Yoksa bu coÄŸrafyada ne sömürü, ne de savaÅŸ tamtamları durmaz. Çalmak, çalmak, daha güçlü çalmak için hep beslenirler. Çünkü sömürü savaşı besler, savaÅŸ politikaları sömürüyü besler. Bunu sadece ve sadece bu coÄŸrafyanın sömürülen ve ezilen halkları durdurabilir. Bize yakın tarihimiz bunu öğretti. Yüz yıl önce bu dünyanın işçi ve emekçileri dediler ki, ‘SavaÅŸsız ve sömürüsüz bir dünya için yapacak tek ÅŸey var, o da bütün dünyanın işçileri ve ezilen halklarının birleÅŸmesi.’ Bunu yaptığında işçi sınıfı ve emekçiler biraz huzur bulabildi. Bunda zayıf kaldığımız için zor nefes alıyoruz. Türkiye’de Türk, Kürt, Arap işçi ve emekçilerinin işçilerinin nefessiz kalması, bu coÄŸrafyadaki Filistin’in, Suriye’nin, Irak’ın ezilen haklarını nefessiz bırakıyor. O nefes ancak bu coÄŸrafyanın işçileri, emekçileri ve ezilen halkları birleÅŸtikçe açılır, baÅŸka çözümü yok” dedi.

Gebze işçi sınıfının çok ciddi bir önemi ve görevi olduÄŸunu belirten Bayhan, “Gebze mücadele birikimi olan bir yer. Türkiye’nin bu üç büyük belayla hesaplaÅŸmakta en güçlü, en önemli halkalarından birisi olması gereken bir sanayi kenti. Tekeller büyümüş, kapitalist iÅŸletmeler büyümüş, karları artmış ama Gebze işçi sınıfı neredeyse yüzde yüz, yüzde iki yüz yoksullaÅŸmış. Åžimdi bu zincirin halkasını buradan kırmak üzere yapılacak her ÅŸey bizi, Türkiye’nin geleceÄŸini, yarınlarını bu üç büyük beladan kurtarmak üzere çok büyük bir rol oynayacak. Bir ülkede eÄŸer emek gücü o kadar ucuzsa, deÄŸersizse o ülkede her ÅŸey ucuz ve deÄŸersizdir. Ä°nsan hayatı ucuz ve deÄŸersizdir, kadınların yaÅŸamı ucuz ve deÄŸersizdir, doÄŸa ve çevre ucuz ve deÄŸersizdir, gençlerin geleceÄŸi ucuz ve deÄŸersizdir. Ancak bunu tersine çevirirsek bir ÅŸeyleri düzeltmeye baÅŸlarız. O zaman Gebze işçi sınıfı da bu gerçeÄŸe sarılarak, bu gerçeÄŸin bilinciyle birliÄŸini ilerletir, aydınlanır, sınıf bilinci edinir, yan yana gelirse yarınlarımız o kadar aydınlık olur. Sadece Gebze’nin deÄŸil, sadece Türkiye’nin deÄŸil, sadece Orta DoÄŸu’nun deÄŸil tüm dünyanın geleceÄŸi aydınlanır. SorumluluÄŸumuz büyük, yapmamız gerekenler zor deÄŸil, yaÅŸadıklarımızdan, katlandıklarımızdan daha zor deÄŸil. Kendimize güvenelim, partimize güvenelim. İşçi sınıfı emekçiler olarak Türkiye’nin gidiÅŸatına, geleceÄŸine müdahale edelim ve artık bu sömürü ve savaÅŸ düzenine dur diyelim” diye konuÅŸtu.

Bayhan’ın ardından konuk konuÅŸmalarına geçildi. Ä°lk olarak konuÅŸan Gebze Sendikalar BirliÄŸi Dönem Sözcüsü ve Petrol-Ä°ÅŸ Gebze Åžube BaÅŸkanı Eyüp Akdemir, emperyalist ülkelerin OrtadoÄŸu’daki paylaşım savaşını kınayarak sözlerine baÅŸladı. Pandemi sürecinden bu yana olan bitenden söz eden Akdemir, “Pandemi sürecinde emperyalist devletler yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kendi çıkarları doÄŸrultusunda kullandılar ve sistemi tıkanır bir duruma getirdiler. Bu süreçte dünya otomotiv sektöründe 18 milyon işçi iÅŸsiz kaldı. Bu süreçten sonra dünya ekonomisi kendine bir sinerji oluÅŸturdu. Rusya-Ukrayna savaşı,  OrtadoÄŸu’nun sürekli ateÅŸ altında olması ve Balkanlardaki kıpırdanmalar sebebiyle 3. Dünya savaşını konuÅŸur olduk. Emperyalistlerin çıkarları doÄŸrultusunda gelinen bu noktada çocukların ölmesine göz yumuldu” dedi. İşçi sınıfının sorunlarına da deÄŸinen Akdemir, “Hükümetin Orta Vadeli Planı açıklamasından sonra Gebze Sendikalar BirliÄŸi olarak hak kayıpları, baÅŸta kıdem tazminatı için eylem gerçekleÅŸtirdik. Bugün bir konfor var bu konfora aldanıp rehavete kapılmamalıyız. TaÅŸeron çalışma alabildiÄŸine arttı, kıdem tazminatı gasbı gibi büyük hak kayıpları gündemde. Tamamlayıcı saÄŸlık sigortasının önü açılması gibi sıkıntılı bir süreç içerisindeyiz” diye konuÅŸtu.

EMEP Ä°zmit Ä°lçe Örgütü de 10. OlaÄŸan Kongresini gerçekleÅŸtirdi. Açılış konuÅŸmasını yapan Ä°zmit Ä°lçe BaÅŸkanı Dursun Deniz, “Türkiye’nin yeni bir dönemin eÅŸiÄŸinde. Bu nedenle de işçi sınıfı ve emekçiler açısından mevcut iktidarın her alandaki saldırılarına karşı mücadelenin kaçınılmaz olduÄŸunu görüyoruz. Mücadelemizi büyüteceÄŸiz” dedi. Kongrede gündemlerin iÅŸletilmesinin ardından gerçekleÅŸtirilen seçimlerde Dursun Deniz baÅŸkanlığındaki yeni yönetim belirlenmiÅŸ oldu.