Okuyan’dan “Hodri Meydan”
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: Solu burjuva siyasetine meze yapmaya çalşanlara "Hodri Meydan" dedi
Okuyan, CHP ve İYİP görüşmesi sonrası başlayan karamsarlık dalgasını ele alıyor ve bu noktaya nasıl gelindiğini hatırlatıyor. Türkiye solunu CHP’ye mahkûm, halkı seçeneksiz sananlara hodri meydan diyen Okuyan’ın konuşmasında öne çıkan başlıklar şöyle:
Yerel seçim senaryolarına dair paylaşılan haritayı hepimiz görmüşüzdür
İYİ Parti, CHP’yi desteklememe kararı verince CHP’nin çok az belediye alabileceği konuşuluyor her yerde. Dün bir harita yayınlandı, haritada İYİ Parti-CHP iş birliği olmadığı takdirde yerel seçimlerde sonuç ne olur diye, en azından büyükşehir ve diğer kentlerde belediye başkanlıklarında. Harita gerçekten de ürkütücü ben de baktım haritaya, karşınıza aldığınızda haritayı haritanın sol tarafında birkaç kent, sağ tarafında birkaç kent, gerisi silme AKP-MHP ittifakı. Yani, baktığınız zaman ülkeyi AKP’ye boyamışsınız gibi, birkaç yerde de boya yetişmemiş sanki. Şimdi bu tablo, korkutucu mu düşündürücü mü? Bu soruya yanıt vermek için bir başka soruyu sormamız gerekiyor kendimize. Bu ülke bu hale nasıl geldi?
Bu ülke bu hale nasıl geldi?
Bu ülke, AKP karşısında gerçek bir seçeneğin ortaya çıkmaması için elinden geleni yapanlar sayesinde bu hale geldi. Bu ülke, örneğin 2014’te Ekmeleddin kepazeliğine ses çıkarmayanların yol açtığı yılgınlık yüzünden bu hale geldi, bu ülke NATO’culuğa, Amerikancılığa, Avrupacılığa, fonculuğa bulaşarak hatta cemaatlerden medet umarak AKP’yi alt etmeyi düşünen sözde muhalif, sözde devrimcilerle bu hale geldi. Yahu, NATO bu ülkede iktidar, cemaatler bu ülkede iktidar, büyük sermaye bu ülkede iktidar. Yani biz şaka mı yapıyoruz, ne yapıyoruz? Bunları arkanıza alarak nasıl bu ülkeyi değiştireceksiniz? Bu ülke, yine örnek vereceğim İmamoğlu denen sağcı patronu sol adına kahramanlaştıranların sorumsuzluğuyla bu hale geldi. İmamoğlu’na Amerikan projesi dediler, bir hafta sonra değişimci kesildiler şimdi İmamoğlu’nu destekliyorlar. Onlar yüzünden bu hale geldi. Bu ülke solculuğu popülizmle, medya soytarılığıyla, düzen içi pazarlıkla kirletenler sayesinde bu hale geldi. Bunların sesi gür çıkıyor çünkü bu ülkede toplumun nabzını elinde tutanlar yani Türkiye’de insanların algısını yönetenler, bu beceriye sahip olanlar, parayı elinde tutanlar, gerçek bir tepkinin, gerçek bir seçeneğin ortaya çıkmaması için uğraşıyorlar. Şimdi, bütün bunlardan sonra yine panik başladı. İYİ Parti, Meral Akşener kapıyı çarptı gitti, şimdi CHP ne yapacak, yüzünü sola dönecek. Ne güzel ya, Zafer Partisi ile olmadı, DEVA, Gelecek, Davutoğlu, Babacan tayfası kaçtı gitti, hadi solculuk yapalım. Nasılsa Türkiye solu CHP’ye mahkûm.
Solu burjuva siyasetinin mezesi haline getirme girişimlerini hem püskürtürüz hem rezil ederiz
Bir şey anlatmak istiyorum, böyle şeyleri konuşmayı pek sevmeyiz ama bu konuştuklarımızı çok iyi anlatıyor. Meral Akşener’in o ünlü altılı masadan kalktığı sırada, o gün geç vakitte benim telefonum çaldı, Genel Başkanımız yarın sizi ziyaret etmek istiyor, Kılıçdaroğlu’nun bir danışmanı veya sekreteri arıyordu. Randevu talep ediyorlardı. Benim de ertesi gün deprem bölgesinde bir programım vardı. Ayrıca bayram değil, seyran değil öyle hemen yarına plan yapacak kadar falan böyle şeylerden biz pek hoşlanmayız. Dolayısıyla bir gün sonrası için yapılan bir görüşme davetini biz zaten kabul edemezdik ama hafta içi şu günler bizim için uygun, o günlerde görüşebiliriz dedik. Görüşsek ne olacak, görüşme talebi onlardan geldi, dinleyeceğiz biz de sözümüzü söyleyeceğiz. Biz size geri döneceğiz, tarihi o zaman netleştirelim dediler, geri dönmediler çünkü Akşener masaya geri döndü. Durum budur. Türkiye solunu CHP’ye mahkûm sanıyorlar. Başkasını bilmeyiz ama biz CHP’ye mahkûm falan değiliz. Daha ötesini de söylemek istiyorum. Açık ve net bir biçimde, solu burjuva siyasetinin mezesi getirme girişimlerini hem püskürtürüz hem rezil ederiz.
Görevimiz, Türkiye’de solu ayağa kaldırmak
Biz, Türkiye’de sözünü ettiğim haritaya bakıp korkmayız sadece üzülürüz, görev çıkarırız. Görevimiz var bizim. Görevimiz, Türkiye’de solu ayağa kaldırmak. Düzen içinde köşe kaparak değil, düzen siyasetinin saçtığı kırıntılara tamah ederek değil, tribüne oynayarak değil, Türkiye gerçeğine müdahale ederek. Peki, bu müdahale nasıl olur? Bir kere bu müdahale her şeyin önünde açık sözlülükle, dürüstlükle olur. Bu müdahale tutarlılıkla olur, bu müdahale örgütlülükle, örgüt kültürüyle olur. Bu müdahale, dünya ve ülkede olup bitenleri sağlıklı bir biçimde izleme yeteneğiyle olur, doğru sonuç çıkarmakla olur, birikimle olur, ekiple olur, kadroyla olur, uluslararası alanda insanlığın eşitliği için, emperyalizme karşı, sömürüye karşı mücadele eden güçlerle açık ve eşit ilişkiyle olur. Efendim; Batılı devletlerden, parlamentodan, vakıflardan bütün bunlardan medet olarak olmaz, bunlardan uzak durarak olur. Bu müdahale, sosyalist devrimi ertelenemez bir görev olarak görerek olur. Bu müdahale, Cumhuriyetçilikle ve bu ülkedeki Cumhuriyetçi birikimi ayağa kaldırma iradesiyle olur. Sonra bu müdahale, işçi sınıfı devrimciliğini kimlikçilikle boğmaya kalkanlara prim vermeyerek olur. Bu müdahale, Kürt emekçilerinin eşitlik ve özgürlük arayışını Türkiye’nin laik, bağımsız, egemen bir ülke olması için süren mücadelenin parçası haline getirerek olur. Bu müdahale, CHP tabanını CHP içinde durmakta inat eden solcu siyasetçileri uyararak olur.
Komünist belediyecilikle ilgili programımızı, seçim stratejimizi açıklayacağız.
Sevgili dostlar; bugün gelinen noktada Türkiye’de çaresiz bırakılan insanlara, umutsuzluğa düşürülen insanlara bir kez daha “makyajlı CHP” zokasını yutturmak isteyenlere anlayış gös-ter-me-ye-ceğiz. Yaklaşan seçimlerde her yerde, her fırsatta, gücümüz oranında komünist seçeneği güçlendirmek için kolları sıvıyoruz. Kısa bir süre sonra komünist belediyecilikle ilgili programımızı, seçim stratejimizi açıklayacağız. Biz kazanmak için her şeyi yapmayacağız, biz kendi değerlerimiz ve kendi programımızla kazanmak için her şeyi yapacağız ve mutlaka kazanacağız. Çünkü değerlerimizi, programımızı, ilkelerimizi, kendimize ait olanları bir kenara koyarak kazanmaya kalktığımızda ya da kazandığımızı zannettiğimizde biz değil başkaları kazanıyor. Bu alçak düzen bütün dünyada 150 yıldır ne yapıyor, devrimcileri kendi ağına düşürmek ve halkı çaresiz bırakmak için bize kendi siyaset anlayışını dayatıyor. Biz de diyoruz ki onlara, hodri meydan.