Siyaset

EMEP Kocaeli’den 18 Aralık açıklaması

Emek Partisi Kocaeli İl Örgütü 18 Aralık Uluslararası Göçmenler gününe ilişkin yazılı açıklama yaptı

Emek Partisi Kocaeli İl Başkanı İlhamı Şahbaz imzasıyla yapılan açıklamada tek adam rejiminin göç politikasının ucuz emek sömürüsü ve pazarlık üzerine kurulu olması nedeniyle milyonlarca göçmenin kayıt dışı ve güvencesiz emek gücü olarak sömürülmesine neden olduğu belirtildi. Şahbaz açıklamada ‘Göçmenler için kabusa dönüşmüş uygulamalar bir an önce değiştirilmeli ve göçmenlerin insan haklarına uygun muameleyle tabi tutulmalıdır. En temel haklar olan eğitim, sağlık, barınma gibi haklara erişim, kayıtlı ve güvenceli çalışma ve insanca bir yaşam yerli ve göçmen işçilerin birlikte mücadelesiyle mümkündür” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde: “Göçmen haklarının güvencesi yerli ve göçmen emekçilerin birliğidir. Birleşmiş Milletler tarafından 2000 yılında 18 Aralık günü Uluslararası Göçmenler Günü olarak kabul edilmiştir. Dünyada emperyalist paylaşım savaşlarının günden güne yayılması ve Türkiye’nin bu paylaşım içerisindeki konumu, son süreçte yoğunluğu artan İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları ve yine yakın dönemde gündemimizde olan Ukrayna- Rusya savaşı yeni göç dalgalarına neden olmaya devam etmekte.

Öte yandan ekonomik kriz, yoksulluk, şiddet, iklim krizi, özellikle Ortadoğu’da diktatörlük rejimlerinin ve siyasal İslamcı grupların güçlenmesi halkları kendi bulundukları yerlerden göç etmeye mecbur bırakıyor. Göçmenler, uzun ve zorlu göç rotaları sonucunda gittikleri her ülkede işçi sınıfının bir parçası olarak hayatını idame ettiriyor, yaşam mücadelesi veriyor. Sermaye klikleri ise göçmen işçileri ve emekçileri kayıtsız, güvencesiz ve zor koşullarda kölece çalıştırmaya devam ederek, yerli işçilere bir “tehdit” olarak kullanıyor. Özellikle AB’de ortaya çıkan yeni protokoller göçmen işçilerin ve emekçilerin “daha fazla sömürülmesi” üzerine düzenleniyor, insani yaşam koşulları ortadan kaldırılıyor. Avrupa Birliği ülkeleri, göçmenleri sınırlarından uzaklaştırmak için, Türkiye’yi “sınır muhafızı” olarak kullanmaya devam ediyor.

Dünyada karşıtı propagandalar, göçmenleri sınır dışı edilmekten korkarak yaşamaya mecbur bırakıyor. Göçmenler adeta çalışma kamplarına, hapishanelere mahkum bir şekilde yaşam sürüyor. Özellikle geçtiğimiz günlerde İngiltere Parlamentosu’nun Ruanda’ya sığınmacı gönderilmesini öngören yasa tasarısını kabul etmesi bu sürecin göçmenler için daha da vahimleşeceğini gösteriyor.

Ülkemizde tek adam rejiminin ucuz emek sömürüsü ve pazarlık üzerine kurulu olan göç politikası, milyonlarca göçmenin kayıt dışı ve güvencesiz emek gücü olarak sömürülmesine neden oluyor. Çalışma izinlerinin patronların inisiyatifine bırakılması ise göçmenleri kayıtsızlığın kucağında, güvencesizlik içerisinde bırakıyor. Sanayi kentlerinin yoksul mahallelerinde kayıtsız ve güvencesiz bir biçimde çalışan göçmenlere yönelen linç girişimleri iktidar ve burjuva muhalefetin “sorumsuz” dili ile yerleşik halk ve göçmenleri karşı karşıya getiriyor. Türkiye’de geldiğimiz noktada göçmen işçi ve emekçilerin yaşam koşulları bir yana ölüme sürüklendikleri bir tabloyla karşı karşıyayız.

Göçmenlere karşı işlenen suçların çoğu üstü kapatılırken, suçlunun ceza almadığı göçmenin sınır dışı edildiği insanlık ve hukuk dışı bir sürecin içerisinden geçiyoruz. Geri Gönderme Merkezlerinin vahim durumu en acil müdahale edilmesi gereken noktalardan biri. Şiddet, baskı ve hak gaspları ile göçmenlerin geri gönderilmesi için birer “cezaevine” dönüştürülen bu yerlerdeki hukuksuzluklar artmış durumda.

Yoksulluk, göçmen çocukların eğitime katılımını olumsuz yönde etkileyerek eğitim fırsatlarına erişimlerini kısıtlamaktadır. Kayıtlı olduğu il yerine iş bulabilecekleri büyükşehirlere göçmek zorunda olan göçmen ailelerin çocukları, kayıtsızlık gerekçesiyle eğitime katılamamaktadır. Ülkemizde çocuk işçilik hem yerli hem göçmen çocuklar için olağan hale gelmiştir.

Göçmenler için kabusa dönüşmüş uygulamalar bir an önce değiştirilmeli ve göçmenlerin insan haklarına uygun muameleyle tabi tutulmalıdır. Sorunun kaynağı göçmenler değil göçü sorun haline getiren emperyalistler ve işbirlikçi devletlerdir. Kapitalizm, göçmen ve yerli işçilerin kanı üzerinden zenginleşirken en büyük panzehir ise örgütlülüktür. En temel haklar olan eğitim, sağlık, barınma gibi haklara erişim, kayıtlı ve güvenceli çalışma ve insanca bir yaşam yerli ve göçmen işçilerin birlikte mücadelesiyle mümkündür.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu