Milletvekillerini “etki ajanlığı” kanun teklifine “Hayır” demeye çağıran kuruluş sayısı 91’e ulaştı
Özgür Sivil Toplum internet sayfasında 91 STK TBMM’deki milletvekillerine, “etki ajanlığı” kanun teklifine “Hayır” demeleri için ortak çağrı yayımladı.
Bu hafta TBMM Genel Kurulunde ele alınması beklenen Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin 16. Maddesi’yle, Türk Ceza Kanunu’na, kamuoyunda “etki ajanlığı” düzenlemesi olarak bilinen ‘Devletin Güvenliği veya Siyasal Yararları Aleyhine Suç İşleme’ başlıklı 309/A Maddesi’nin eklenmesi girişiminin amacına ulaşması halinde sivil toplumun ülkede özgürce faaliyet yürütme yeteneğine yönelik önemli bir tehdit meydana geleceğine odaklanan 91 sivil toplum örgütü bu hükmün yasadan çıkartılması için yoğun çaba içinde.
Türkiye’nin “casusluk” mevzuatında değişiklik öngören yeni yasa teklifinin, oylamaya sunulmak üzere TBMM Genel Kuruluna bu hafta gelmesi bekleniyor. 91 STK, teklifin kabul edilmesi halinde sivil toplumun ülkede özgürce faaliyet yürütme becerisine yönelik önemli bir tehdit oluşturacağına dikkat çekerek, milletvekillerine, kamuoyunda “Etki ajanı olarak bilinen yasa teklifine hayır deyin” çağrısında bulundu.
Sivil toplum örgütleri yasaya neden karşı?
Duyuruyu imzalayanlar yasaya karşı çıkışlarının başlıca nedenlerini şöyle sıraladılar:
▶ Meşru sivil toplum faaliyetlerini suç kapsamına alıyor,
▶ Aşırı geniş, muğlak ve suistimale açık,
▶ Kanunilik ve öngörülebilirlik prensiplerine aykırı,
▶ Caydırıcı etki yaratma tehlikesi taşıyor.
“Sivil toplumun özgürce faaliyet yürütmesi önünde tehdit”
Duyuruyu imzalayan örgütler başta “Yasa teklifi[nin], yürürlüğe girmesi halinde sivil toplumun ülkede özgürce faaliyet yürütme becerisine yönelik önemli bir tehdit oluşturaca[ğını] […] sivil toplum örgütlerinin meşru faaliyetlerinin ciddi ölçüde engellenmesine ve aşırı geniş ve muğlak hükümleriyle bu faaliyetlerin kriminalize edilmesine yol açaca[ğını]” dile getirdiler.
“Meşru sivil toplum faaliyetlerini suç kapsamına alıyor”
“Yasa teklifi[nin], sivil toplum örgütlerinin, devlet veya devlet dışı aktörler tarafından işlenen insan hakları ihlallerini belgelemek gibi meşru faaliyetlerini suç kapsamına alma riski taşımakta [olduğuna] ve uzun süreli hapis dahil ağır cezalar öngör[düğüne]” dikkat çeken imzacılar, ayrıca “savaş zamanı” veya “savaş hazırlığı veya askeri hareketleri” gerekçe gösterilerek bu tür belgeleme etkinliklerine katılanların “milli güvenlik açısından stratejik önemi haiz birimler ile proje, tesis ve hizmetleri yerine getiren kurum ve kuruluşlarda görev yapanlar” gibi muğlak her yöne çekilebilecek tanımlamalarla bir kat daha ağır cezalandırılmasına imkan tanınmasına karşı çıktılar.
“Aşırı geniş, muğlak ve suistimale açık”
Duyuruyu imzalayanlar, öte yandan yasa teklifinin “‘Stratejik çıkar’, ‘talimat’, ‘organizasyon’ ve ‘devletin iç veya dış siyasi yararları’ gibi son derece geniş ve muğlak” kriterlerle “devlet yetkilileri tarafından muhalif olarak görülen kişileri hedef almak veya ülkedeki insan hakları ihlallerini belgeleyen örgütler gibi sivil toplum örgütlerini kriminalize etmek için araçsallaştırılabil[eceği]” konusunda uyardılar ve “yasa teklifi yürürlüğe girerse, sivil toplum örgütleri, gazeteciler, insan hakları savunucuları da dahil olmak üzere herkesin bilgi talep etme ve edinme hakkını da içeren ifade özgürlüğü hakkı[nın] ihlal edilme riski altına girece[ğini]” belirttiler.