Ekonomi

İşçiler:”‘Patronların bizlere dayattığı hayatı reddediyoruz’!

Temel Conta’dan Toros Tarım’a, DYO’dan TPI’ye; işçilere dayatılan sefalet ücretlerine karşı grev dalgası büyüyor. İşçiler, patronların sefalet zammı dayatmasına karşı üretimden gelen güçlerini kullanıyor. Yüksek enflasyon, artan yaşam maliyetleri ve derinleşen yoksulluk karşısında ayakta kalmaya çalışan işçiler, kendilerine reva görülen ücretlerin yalnızca geçimlerini değil, bir hayat kurma hayallerini de imkansız kıldığını söylüyor.

Milyarlarca liralık cirolara, yüz milyonlarca liralık yatırımlara imza atan şirketler, işçiye açlık sınırında yaşamı dayatıyor. Grevdeki işçiler yalnızca zam değil, insanca bir yaşam için mücadele ettiklerini vurguluyor: “Bu sadece bir ücret meselesi değil; bize dayatılan hayatı reddediyoruz.”

DYO Boya: İşçiye yüzde 10 bile yok

Türkiye’nin en büyük boya markalarından DYO Boya’nın İzmir ve Kocaeli’deki fabrikalarında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, yüzde 117 zam taleplerine karşı patronun yüzde 60 dayatması üzerine başlattıkları grevi sürdürüyor.

DYO Boya Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşları (İSO 500) listesinde 226. sırada yer alıyor. 2025 yılının ilk 3 ayında 2.4 milyar TL gelir elde eden şirketin 1033 çalışanına bu gelirden ayırdığı pay ise yüzde 8 seviyesinde oldu.

DYO, tüm personeline yüzde 100 oranında zam yapmış olsaydı bu tutar şirketin mart ayı itibarıyla ertelenmiş vergi yükümlülüğü olan 753 milyon 367 bin TL’nin yarısı kadar olacaktı. Şirket faaliyet raporlarında 2024 ve 2025 yılının bir “dönüşüm” yılı olduğunu kaydederken yatırımlarla daha da verimli olunacağıyla övünüyor. 2024 yılının ilk 3 ayında 112.5 milyon TL yatırım yaparken çalışan başına gelirden yatırımlara aktarılan kaynak ise 108 bin 957 TL oldu.

‘Aldığım maaş kredinin asgarisine dahi yetmiyor’

DYO’da grev kararı alan işçilerden biri, yaşadığı geçim sıkıntısını ve sürece dair duygularını anlattı. Yüzde 60 zam teklifinin alım gücü karşısında hiçbir anlam ifade etmediğini belirten işçi, evlilik, ev kurma sürecinde yaşadığı zorlukları paylaştı.

Ağustosta evleneceğini söyleyen işçi, “Ev kuruyorum, sadece mobilyaya 300-350 bin lira ödedim. Faturası elimde. Şu an 1.5 milyon lirayı bulan bir masrafın altına girdim. Ailemin desteği olmasa bu mümkün değildi. Tek başına bir genç için bırak evlenmeyi, bunu hayal etmek bile çok zor artık” dedi.

Aldığı maaşın ortalama 30 bin lira olduğunu belirten işçi, bu parayla geçinmenin mümkün olmadığını şöyle ifade etti: “Her ay 15 bin lira avans, 15 bin de maaş alıyorum. Ama bu parayla kredi kartımın asgarisini bile ödeyemiyorum. Normalde ‘Karnımı doyuruyorum, sosyal hayatım yok’ derdim. Ama şu an evlilik sürecindeyim, bu süreçte yaşamak daha da zor. Yarın bir gün ailemden ayrılacağım, tek başıma bir ev geçindirmem gerekecek. Bu ücretle bu mümkün değil.”

Devletin yeni evlenecek çiftlere vadettiği faizsiz evlilik kredisinden de yararlanamadığını belirten işçi, süreci şöyle anlattı: “Nişanlım staj yapıyor, aylık 10 bin lira alıyor ama onun da maaşı iki aydır yatmıyor. Ailesi yok, başvurduk ama sonuç alamadık. Gelir kriterlerine uymuyormuşuz. Devlet destek verecek diyor ama bizim gibi insanlara bile o kredi çıkmıyor.”

TPI Composites: 1 yıllık ciro 19 milyar TL

Petrol-İş’in örgütlü olduğu Amerikan sermayeli TPI Composites’te 16 Ocak’ta başlayan toplu iş sözleşmesi sürecinde patron, işçilerin yüzde 120 zam talebine karşı yüzde 30 dayattı. İşçiler düşük zam dayatmasına karşı 13 Mayıs’ta greve çıktı.

TPI Composites’in sadece İzmir’deki iki fabrikasından 2023’te elde ettiği ciro 500 milyon (19 milyar TL) dolar. Buna göre 2 bin 500 civarında çalışanı olan TPI Composites yönetimi sadece bir işçiden bir yılda 7 milyon 600 bin lira, bir ayda ise 633 bin lira gelir elde etti.

‘İş yok bahanesiyle sözleşme öncesi işçi çıkarılıyor’

TPI Composites’te grevdeki işçilerden biriyle görüştük. Hem grev sürecini hem de fabrikanın iç yüzünü anlattı. İşçiye göre fabrikada son yıllarda sürekli bir “rekabet” söylemi dolaşıyor: “Genel müdürlerin yaptığı toplantılarda Çin’in bu işe girdiği, bizim rekabet gücümüzün düştüğü anlatılıyor. ‘Daha kaliteli üretelim, işimize daha sıkı sarılalım’ deniyordu. Sözleşme öncesinde özellikle ‘Sipariş azaldı’ gibi söylemler yaygınlaştı. Bu bahaneyle 700 kişi çıkarıldı. Sasalı’daki fabrikanın da yıl sonunda siparişleri bitince kapatılacağı konuşuluyor.”

İşçi, Menemen fabrikasında da benzer bir sürecin işlediğini belirtiyor. Şu anda Nordex firmasına ait projede çalışıldığını ve bunun haziran-temmuz gibi biteceğinin söylendiğini ifade ediyor: “O iş bittiğinde buradan da 800 kişinin daha çıkarılacağı konuşuluyor. Aralık-ocak döneminde zaten 700 kişi çıkarılmıştı. Şimdi haziranda da bir 800 kişi daha işsiz kalabilir.”

Sağlığı bozulan işçinin yerine ‘taze’ işçi alıyorlar

Fabrikadaki iş koşulları ise oldukça ağır. Tamamen beden gücüne dayalı bir üretim süreci var. Toz ve kimyasal yoğunluğu, uzun vadede işçilerin sağlığını tehdit ediyor. “KOAH, astım, bel fıtığı gibi rahatsızlıklar çok yaygın. El kesmeleri, ağır yük altında kalma gibi kazalar da sık yaşanıyor” diyen TPI işçisi, işten çıkarmaların yalnızca sipariş düşüşüyle açıklanamayacağını vurguluyor: “Şirket, üç-beş yılda bir kadrolarını yeniliyor. Sağlığı bozulanları ayıklayıp, yerine sağlıklı ve ucuz iş gücü almak istiyor. Bugün bu kriz ortamında, iş yokmuş gibi göstererek bu süreci hızlandırıyorlar. Amaç en az işçiyle, en ucuza daha çok iş yapmak.”

‘Bu sadece ücret meselesi değil, bize dayatılan hayatı reddediyoruz’

TPI işçisi grevin sadece ücret meselesi olmadığını söyleyerek, “Bu ülkede bize dayatılan yoksulluğun, geleceksizliğin faturasını kabul etmiyoruz. Orta vadeli program dedikleri şeyin işçiye etkisini biz yaşayarak gördük. Bu grevle yalnızca maaş değil, insanca yaşam talebimizi savunuyoruz.” dedi.

‘Bu parayla İzmir’de yaşamak imkansız’

Fabrikada bir yıllık işçinin ücreti ortalama 33 bin lira civarında. Ancak bu ücretlerle İzmir’de geçinmek neredeyse imkansız: “Yirmi bin liradan aşağı kira yok. Gecekondularda bile 15-20 bin lira istiyorlar. Doğal gazı olan, damı akmayan bir ev 25-30 bin lira artık. Patronlar bize üç kuruş fazla verince büyük bir lütufta bulunduklarını sanıyorlar.”

Bu ücretle hayat kurmanın ya da birikim yapmanın mümkün olmadığını söyleyen işçi, fazla mesainin yaşam biçimine dönüştüğünü anlatıyor: “Fazla mesaiye kalma kavgası var fabrikada. Dört saat fazla mesaiyle eve dokuz buçukta dönüyorsun. Hayat kalmıyor. Geçen gün Evrensel’de çıkan ‘365 günün 360’ında çalışan işçi’ haberi vardı, aynen bizim halimiz. Hayatı yaşamıyoruz, sadece çalışıyoruz.”

Son olarak, işçi şunu söylüyor: “Eskiden burada çalışmanın bir anlamı vardı. Şimdi dışarıdan farkı kalmadı. O zaman neden sağlığımızdan olalım? Madem olacağız, karşılığını almalıyız. Bu grev, insanca yaşamak isteyen herkesin grevi.”

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu