Siyaset

Ayşe Barım’ın Tutuklanması: Gezi Davası’nda Yeni Bir Dönem mi?!

Menajer Ayşe Barım’ın tutuklanması Gezi’nin yasa dışı tapelerinden

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Haziran 2022’de açıkladığı Gezi Davası gerekçeli kararında “iddianameye konu tapelerin yasak delil mahiyetinde olduğuna” hükmetmişti.Bazı sanatçı ve oyuncuların menajerliğini yapan Ayşe Barım, Gezi Parkı protestolarının “planlayıcılarından” olduğu iddiasıyla hakkında başlatılan soruşturma kapsamında 24 Ocak’ta gözaltına alındı ve dün akşam (27 Ocak) tutuklandı.

Barım’a yöneltilen suçlama “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme”.

“Etki ajanlığı” suçlaması

Barım’ın tutuklamaya sevk edildiği soruşturma dosyasında yer alan suçlamalardan biri “etki ajanlığı” yaptığı iddiası. Ancak Türkiye’de “etki ajanlığı” doğrudan yasalarla tanımlanmış veya yasal bir statüye sahip değil. Hukukta kanunilik ilkesi, bir eylemin suç olarak değerlendirilebilmesi için o eylemin açık bir şekilde kanunlarda suç olarak tanımlanmış olmasını gerektiriyor.

Anayasa Madde 38: “Hiç kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz.”

TCK Madde 2: “Kanunsuz suç ve ceza olmaz.”

Barım’a yöneltilen iddianın dayanağı ise oyuncularının, 28 Temmuz 2021’de Antalya’da başlayan ve Türkiye’nin birçok kentine yayılan orman yangınları ile sosyal medyada yürütülen #HelpTurkey kampanyasına katılmaları.

Türkiye’de 12 Ağustos 2021 itibarıyla 53 kentte çıkan 299 orman yangınında sekiz yurttaş hayatını kaybederken, önceki yıllara göre büyük artışla 150 binden fazla hektar orman alanı ve yerleşim yeri küle dönmüş ve binlerce hayvan hayatını kaybetmişti. #HelpTurkey etiketi ise uluslararası bir çağrıya dönüşmüş ve dünyaca ünlü oyuncular da kampanyaya dahil olmuştu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ise kampanya ile ilgili yaptığı açıklamada, kampanyanın “devleti aciz göstermek için” düzenlendiğini savunmuştu.

Ayşe Barım’a yöneltilen iddianın bir diğer dayanağı ise ID İletişim ile çalışan oyuncuların #occupygezi etiketiyle, 2013 yılında paylaşım yapmaları. Oysa, 28 Mayıs 2013 günü başlatılan etikette, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın da belirttiği gibi toplam 500 bin civarında tweet bulunuyor. Ve yine savcılığın beyanına göre, Türkiye ve dünya gündemi Twitter (X) listesinde günlerce en üstte #DirenGeziParkı etiketi yer alıyor.

Aynı soruşturma kapsamında ifadeye çağırılan oyunculardan Halit Ergenç ve Rıza Kocaoğlu, Gezi’ye “kendi iradeleriyle” katıldıklarını söyleseler de haklarında “yalan tanıklık” iddiasıyla dün (27 Ocak) yeni bir soruşturma başlatıldı. Savcılık, Ergenç ve Kocaoğlu’nun ifadelerinde “çelişki” bulunduğu iddia etti.

Her ne kadar Barım, menajerlik şirketine bağlı çalışanlarını Gezi’ye yönlendirmekle suçlansa da, Barım’la birlikte çalışan bazı sanatçılar, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası iktidarın çağrısıyla 7 Ağustos 2016’da düzenlenen Yenikapı Mitingi’ne de katılmışlardı.

Barım ve avukatları, hakimlik savunmasında tüm suçlamaları reddetti ve Barım “yoğun bir iftira ve karalama kampanyasıyla karşı karşıya olduğunu” söyledi.

Gezi Parkı davasının çoğunlukla yasa dışı şekilde elde edilen telefon dinlemelerinden oluşan iddianamesinde Ayşe Barım’ın ismi açık olarak sadece 413. sayfada geçiyor. Bu bölümde, Mehmet Ali Alabora’nın telefon görüşmelerine dair analizler yer alıyor.

İlgili kısımda, Alabora’nın 19 Haziran 2013 tarihinde Ayşe Barım ile yaptığı bir telefon görüşmesinin kaydı var. Görüşmede, ikili, sanatçıların Gezi Parkı protestolarıyla ilgili bir metne destek verip vermemesi hakkında konuşuyor. Barım, metnin yayımlanmamasını istiyor.

Keza, Barım’ın avukatlarından Deniz Ketenci, hakimlik savunmasında bu konuya şöyle değindi: “Memet Ali Alabora ile Gezi döneminde, orada gerçekten müvekkile teşekkür edilmesi lazım. Müvekkilimiz oyuncusu tarafından kendisine gönderilen metnin içeriğinin kötü olduğunu ve bunun oyuncuya zarar vereceğini düşünerek Oyuncular Sendikası Başkanı Memet Ali Alabora’yı aramıştır. Başka oyuncular da imza atmasın diye onu aramıştır. Buradan yola çıkıp sen Memet Ali Alabora ile Gezi planladınız denilemez.”

Dinleme kararını veren savcı firari

Ancak iddianamede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddia ettiği gibi Gezi Parkı Davası mahpuslarından Osman Kavala ve Çiğdem Mater’in, Barım’la doğrudan bir telefon kaydı bulunmuyor. “Yoğun” iletişimi ise hiç yok.

İddianamede Mater, farklı telefon görüşmeleriyle de suçlanıyor. Fakat Mater bu suçlamaların hukuksuzca elde edilmiş telefon kayıtlarına dayandığını belirtmiş ve çekilmemiş bir film üzerinden suçlandığını ifade etmişti.

Keza, Gezi iddianamesine giren tapeler hukuki açıdan geçersiz. 2013’te Gezi soruşturmasını başlatan isim savcı Muammer Akkaş.

Polis, Akkaş’ın talimatı ile hak savunucularının telefonlarını dinledi. Akkaş, 17-25 Aralık dosyasının da savcısıydı. Gezi soruşturmasını yürütürken 17-25 Aralık dosyası nedeniyle soruşturmadan alındı. Ardından meslekten ihraç edildi ve yurt dışına çıktı. Günümüzde “FETÖ firarisi” olarak aranıyor.

O dönem dinleme kararlarını veren, soruşturma izinlerini uzatan, belgelerin altında imzası olan hakim ve savcılar da bugünün “FETÖ” sanığı, hükümlüsü ya da firarisi. Dinlemeleri ve teknik takipleri yapan emniyet mensupları da aynı şekilde örgütün üyesi olmakla suçlanmış kişiler.Yasa dışı dinlemelerden başka delil yok

Soruşturmadan altı yıl sonra 2019’da savcı Yakup Ali Kahveci, Gezi Davası’nın iddianamesini yazdı. Gezi’nin yasa dışı dinlemelerini (tape) kanıt olarak “kıymetlendirdi”, iddianameye soktu. Tapeler, yargılama boyunca Gezi sanıklarına soruldu.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 7 Haziran 2022’de açıkladığı Gezi Davası’nın gerekçeli kararında “iddianameye konu tapelerin yasak delil mahiyetinde olduğuna” hükmetti. Buna rağmen Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, diğer Gezi sanıklarına da 18 yıl hapis cezası verdi.

Mahkemenin üye hakimi Kürşad Bektaş, karara muhalefet şerhi koydu. Dosyada dinlemelerden başka delilin olmadığını, dinlemelerin de hukuka aykırı kararlarla yapıldığını belirtti. Tapelerin hükme esas alınamayacağını belirten Bektaş, “aksi kabul edilse dahi kayıtları destekleyen somut kanıtlar olmadığı”nı söyledi. “Dinleme kayıtlarının tek başına sanıkların üzerlerine atılı suçlardan mahkumiyetlerine yeter olmadığını” ekledi.

Yasak delil, hukukun öngördüğü kurallara aykırı şekilde elde edilen delilleri ifade eder. Ceza yargılamasında, delillerin hukuka uygun şekilde elde edilmesi, adil yargılanma hakkının bir parçasıdır. Bu nedenle, yasak deliller, genellikle mahkemede kullanılamaz.

 

 

 

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu