“Bölgedeki üstünlüğümüzü daha etkili olarak kullanmalıyız”
Türk Ocakları Kocaeli Şube Başkanı Demir, Doğu Akdeniz’deki haklarımız hakkında basın açıklaması yaptı
Başkan Yücel Alpay Demir açıklamasında; “Sizlerin de malumu olduğu üzere Tarih boyunca önemli bir ticaret ve ulaşım merkezi olan Doğu Akdeniz’in önemi, altında ekonomik değeri çok yüksek olan hidrokarbon petrol, doğalgaz ve enerji yataklarının bulunduğunun anlaşılmasıyla birlikte daha da arttı. Akdeniz’e Ege’ye ve Karadeniz’e açılan enerji nakil hattı konumunda olan bu deniz sahası Akdeniz’e kıyısı olan tüm ülkeler gibi bölgede söz sahibi olmayı arzulayan herkesin dikkatini bu bölgeye yöneltti.
Hal böyle iken, Doğu Akdeniz’de kıyısı bulunan ülkeler bir yandan bu rezervleri kullanılır hale getirmeye çalışırken diğer yandan da alandaki haklarını uluslararası hukuka uydurmak ve ellerini güçlendirmek için girişimler başladılar. Maalesef biz işin de ciddiyetinin tam farkında değilken! Güney Kıbrıs Rum Yönetimi atağa kalkarak 2003 yılından itibaren sırayla Mısır, Lübnan ve İsrail ile “Münhasır Ekonomik Bölge” anlaşmaları imzaladı. Bu girişimlerinin hemen ardından da Yunanistan harekete geçti. Ve ülkemiz ile Yunanistan arasında, Ege Denizi’nde yüz yıldır var olan gerilim, son birkaç ayda zirveye ulaştı.
Ve bu gün gelinen noktada başta Yunanistan ve Rumlar olmak üzere bölgede gözü ve çıkarları olan herkes bir zamanlar TÜRK GÖLÜ olan bu deniz sahasında bizi İskenderun Limanına hapsetmek, Akdeniz’de var olan haklarımızdan mahrum etmek istiyorlar. Yunanistan ve Rum yönetimi askeri varlıklarının Türkiye ile rekabete elverişli olmadığını ve ülkemize yaptırımda bulunamayacaklarını çok iyi bildikleri için, her zaman olduğu gibi Batı dünyasının desteğine, himayesine ve yapacağı yardımlara güveniyorlar.
Tıpkı 1829’da ciddi bir savaş yapmadan Mora‘da ve mağlup olarak oturdukları Lozan’da İngilizlerin ve Hristiyan dünyanın sayesinde kazançlı çıktıkları gibi Akdeniz’de de kazançlı çıkacaklarının hayalini kuruyorlar! Yunanistan’ın Fransa ile Akdeniz’de yaptığı ve doğrudan ülkemizi hedef alan ortak tatbikatın ardından Rum yönetimi Dış işleri bakanı Hristodulidis’in Türkiye’ye karşı Avrupa filosu oluşturuyoruz şeklinde verdiği küstah beyanat bunun en net örneğidir.
Halkının tamamına yakını Türk ve Müslüman olan, 600 yüzyıla yakın hakimiyetimiz altında bulunan Batı Trakya’yı ve kıyılarımıza neredeyse bitişik olan Adalar’ı uluslararası hukuk kurallarına aykırı şekilde sahiplendikleri gibi şimdi de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile birlikte İsrail, Mısır ve Fransa ile anlaşmalar yaparak, AB’yi de arkalarına alarak Türkiye’yi hareketsiz kılmaya, kıyılarına hapsetmeye çalışıyorlar.
Bizde Haklı müdahaleler için hukuki dayanağımızın bulunmasının ve denizlerimizde ki Askeri varlığımızın ne kadar önemli olduğunu, Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti (UMH) ile yaptığımız Deniz Yetki Alanı Antlaşması ve güçlü donanmamızın sürekli hareket halinde olarak caydırıcı bir güç olması ile bir kere daha görmüş olduk, Bu gün bu Antlaşmanın Birleşmiş Milletler nezdinde de kabulü ile, Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı alanımızın ihlalini içeren Mısır-Yunanistan yetki anlaşmasının yok hükmünde olduğunu öne sürebiliyoruz.
Ancak bu tezimizi fiilen işler hale getirebilmemiz için deniz komşumuz ülkelerle ilişkilerimizi, gecikmeden normalleştirmeli Yunanistan ve Rum Yönetiminin yapmaya çalıştığı stratejik hamleleri bizim istediğimiz gibi yeniden yapmalı ve bizi yalnızlaştırmak isteyenleri biz yalnızlaştırmalıyız. Çünkü, Libya meselesinde somut olarak gördüğümüz gibi, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi dışında, karşımızda Mısır, İsrail, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Suudiler ve Rusya da var. ABD, başkanlık seçimi nedeniyle sesini şimdilik yükseltmiyor olabilir ama arkasında ABD’nin de olduğu bu blok, bir şekilde çözülmez ise sıkıntı çekeceğimiz yadsınamaz bir gerçektir.
Bu süreçte bölge ülkelerine Türkiye ile barışık olunmasının özellikle Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunan herkesin lehine olduğunu, bu denizdeki kaynakların çıkartıldıktan sonra pazarlanması için en uygun güzergahın Türkiye olduğunu, gerçekçi tercihler yapılması durumunda, sorunların rahatlıkla aşılabileceğini, Türkiye karşıtlığı üzerinde oluşan bloğun kazançlı çıkma ihtimalinin olmadığını herkese usulünce anlatmalı, bölgedeki üstünlüğümüzü daha etkili olarak kullanmalıyız. Bizler de Türk Ocakları Kocaeli şubesi yönetici ve üyeleri olarak Akdeniz’deki varlığımızın öneminin herkes tarafından gecikerek de olsa anlamış olmasından son derece memnun olduğumuzu belirterek bir kez daha diyoruz ki;
Denizlerimizin tamamı MAVİ VATANIMIZDIR denizlerimizi ve denizlerimizde ki haklarımızı savunmak, topraklarımızı korumak kadar doğru ve kutsaldır. Mevcut imkanlarımızı doğru ve verimli kullandığımız, yurt içinde de Milli dayanışmayı sağlayıp bir ve bütün olduğumuz da başaramayacağımız hiçbir şey, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk ve haddini bildiremeyeceğimiz hiçbir düşman kuvveti ve bozamayacağımız hiçbir plan yoktur. Yeter ki, aklımızla hareket edip Milli hedeflerimizin peşinde olalım. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızda ki asil kanda mevcuttur. Yüce Türk Milletine saygılarımızla arz ederiz” ifadelerine yer verdi.