Siyaset

Bursalı sert çıktı

Vatan Partisi Genel Sekreteri Özgür Bursalı, “ABD Kongresine verilecek tek yanıt: “KKTC’nin tanınması için atağa geçmek” dedi

Vatan Partisi Genel Sekreteri Bursalı yaptığı dik açıklamasında şunlara yer verdi: “Tükiyemizin zorlu koşullara girdiği bu süreçte, 19 Mayıs bizim için bir hatıra değil, Üreticilerin Milli Hükümetini kurma mücadelesinde sarsılmaz bir esin kaynağıdır. Türk Milleti dün Mustafa Kemal Paşa önderliğinde 19 Mayıs’ta ilk adımı attı, zorlukları yendi ve Milli Hükümeti kurdu. Bugün de Vatan Partisi liderliğinde Üreten ve Başı dik Türkiye’yi, Üreticilerin Milli Hükümetini kuracaktır.

Değerli yurttaşlarımız. önceki gün, Yunanistan Başbakanı Miçotakis, ABD Kongresinde bir konuşma yaparak, “hiç kimse Kıbrıs’ta iki devletli bir çözümü kabul edemez ve etmeyecek” açıklamasını yaptı. Bu sözler üzerine ABD Kongre üyeleri ayağa kalkarak Yunanistan Başbakanını dakikalarca alkışladı. ABD Kongre üyeleri, piyon olarak kullandıkları Miçotakis’i değil, Türkiye’ye savaş ilanını alkışlamaktadır. Karşımızda Yunanistan değil, ABD ve İsrail vardır. Yunanistan, ABD ve İsrail güdümünde, emperyalistlerin savaş arabasına bağlanmıştır. Karşı sahillerde, Selanik, Larissa, Kavala, Stefanoviç ve Girit’te Yunanistan değil, binlerce askeriyle, tankıyla ve savaş gemisiyle ABD bulunmaktadır.

“YUNANİSTAN İÇİN TARİHSEL DERS”

Bu sürecin Yunanistan’a ve Yunan halkına piyonlaşmanın ötesinde, büyük maliyetleri olacaktır. Yunanistan, Doğu Akdeniz’in zenginliklerini komşusu Türkiye ve Doğu Akdeniz ülkeleriyle paylaşmak yerine binlerce kilometre öteden sığındığı ABD ve İsrail’e bağlanarak yalnızlığı ve iflası tercih etmiştir. Yunan hükümetinin kendi halkını düşünen bir karar vermesine yardımcı olacak tarih dersleri vardır. İstiklal Savaşımızın zaferinden sonra, Anadolu’yu işgal eden Yunan hükümetlerinin sorumluları “vatana ihanet” suçundan idama mahkûm edilerek ve 28 Kasım 1922 günü kurşuna dizilerek infaz edilmişlerdi. Yunanistan, yenilen ABD ve İsrail ile hangi kaderi paylaşacağını iyi hesap etmek zorundadır.

“ALKIŞLAR İŞARET FİŞEĞİDİR”

ABD Kongresindeki manzara, Türkiye için bir kez daha tehdidin kaynağını ve odağını bütün çıplaklığıyla ortaya koymuştur. Doğu Akdeniz, Türkiye için öncelikli tehdit odağı durumundadır. ABD Kongresindeki alkışlar, Yunanistan’dan ve Suriye’nin kuzeyinden Türkiye’ye yönelen binlerce tank, silah ve savaş gemisi için işaret fişeğidir.  Yunanistan, tıpkı Ukrayna gibi ateşe sürülmektedir ve ABD’nin savaşında kanlı roller üstlenmektedir.

“ALKIŞLARIN SESİNİ KESECEK EYLEM”

Bütün bu koşullarda belirleyici soru; Türkiye ABD Kongresinden yükselen alkışlara karşı hangi yanıtı verecektir? Bu olay karşısında hükümetten yalnızca Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay bir açıklama yapmış, Miçotakis’in şov yaptığını söyleyerek, iki devletli çözümü hatırlatıp, ABD Kongresini sağduyuya davet etmiştir. Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ise ABD Kongresinde Miçotakis’in dakikalarca ayakta alkışlanmasını “Çok da önemli değil.” diyerek değerlendirdi. Sayın Bakan, ABD Dışişleri Bakanına da “Dengeyi koruyun” mesajı verdiğini ifade etti.

VATAN PARTİSİ OLARAK SORUYORUZ:

“Türkiye Cumhuriyeti aciz mi? Türkiye’nin ABD’ye ve Yunanistan’a vereceği eylemli bir yanıt yok mu? Etrafımızda bize çevrilen namlulara karşı ellerimizi başımızın üstüne mi koyacağız? ABD ve Yunanistan, Türkiye’yi, KKTC’yi, bağımsızlığımızı, şerefimizi hedef alacak ve biz de buna ‘Tiyatrodur’ deyip geçecek miyiz? Onlar şov yapıyor evet, peki Türkiye hükümeti bu şova karşı ne yapacak? İşte hükümetin önüne çözümü koyuyoruz. ABD Kongresine verilecek tek yanıt, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması için atağa kalkmaktır!

O alkışların sesini anında kesecek, Şovu bitirecek, tiyatroyu dağıtacak, Kongre üyelerini yerine oturtacak, Kıbrıs’taki Türk varlığını koruyacak, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki güvenliğini sağlama alacak tek bir iş vardır, bugünden itibaren KKTC’nin tanınması için bir strateji ve siyaset geliştirerek işe koyulmaktır! Sürekli tekrarlanan ‘İki devletli çözüm’ söylemi, eğer KKTC devlet olarak tanıtılmazsa, o alkışların arasında kaybolup giden, hiçbir etkisi olmayan, uzay boşluğunda salınan bir laftan ibaret olarak kalacaktır”

“KKTC’Yİ TANITACAK STRATEJİ VE SİYASET”

“O alkışlar, bize KKTC’yi tanıtmaya nereden başlayacağımızı da bir kez daha öğretmektedir. Türkiye hükümetine ve kamuoyuna bir kez daha soruyoruz, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ABD tanır mı? Yunanistan tanır mı? İsrail tanır mı? Fransa tanır mı? Ukrayna tanır mı? Hadi Ukrayna’dan başlayalım. Rusya’nın harekâtı boyunca yanında durduğumuz Zelenski’den yarın KKTC’yi tanımasını talep edelim.

Dilerseniz Macron’dan devam edelim. Doğu Akdeniz’deki namlularını hemen geri çeksin, bu arada Ukrayna’daki askerlerini kurtarsın, NATO’dan çıksın ve KKTC’yi tanısın. Miçotakis’e söyleyelim. ABD Kongresinden ve Yunan meclisinden özür dilesin, Mavi Vatan’daki haklarımızı kabul etsin, işgal ettiği Ege Adalarını terk etsin ve derhal KKTC’yi tanıma kararı alsın.

Joe Biden’ı unutmayalım. Cumhurbaşkanı Yardımcımızın ifade ettiği gibi sağduyu gösterip Gürcistan’tan Yunanistan’a, Suriye ve Irak’ın kuzeyine kadar uzana askeri üslerini kapatsın, Dedeağaç’taki binlerce tankı park alanına çeksin, PKK’ya verdiği silahları tırlara yükleyip geri taşısın, Rand Raporlarını değiştirsin, Tayyip Erdoğan’ı devirme hedefinden vazgeçsin ve stratejik müttefik olmanın gereği olarak Türkiye’nin bu milli davasına omuz versin.

Eğer ihtiyaç duyulursa NATO üyesi diğer ülkelere de KKTC’yi tanıtmak için gidilebilir. Bu cümlelerin hayal ürünü dahi olamayacak kadar akıl ve mantık dışı olduğunu kabul ediyoruz. Fakat bu durumda KKTC’yi kim tanır sorusunu yanıtlamıyoruz veya yanıtlamaya korkuyoruz. KKTC’yi kim tanır, kim tanımaz sorusu, aynı zamanda dostumuz kim, düşmanımız kim sorusudur.  Türkiye’yi tehdit eden ülkeler KKTC’yi tanımaz ama, Abhazya tanır, Rusya tanır, Azerbaycan tanır, İran tanır, Pakistan tanır, Mali tanır, Cezayir tanır, Suriye tanır!

Miçotakis, Rusya’da bu konuşmayı yapabilir mi? İran Meclisinde Türkiye’yi işgalci ilan edebilir mi? Abhazya’da, Suriye’de, Azerbaycan’da, Türk Cumhuriyetlerinde, Çin’de Türkiye’nin bağımsızlığını hedef alıp dakikalarca ayakta alkışlanabilir mi? Türkiye’nin menfaatleri açısından yapılacak bu basit muhakeme dahi, atılması gereken adımları ortaya koyuyor. Hepsinden önce, Abhazya Cumhuriyeti, KKTC’yi şimdiden tanıma kararı aldı.

Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek, Abhazya’ya giderek, Abhazya Cumhurbaşkanıyla imzaladığı ve dünyaya ilan ettiği ortak bildiride, Abhazya KKTC’yi tanıma kararı aldı.  Vatan Partisi olarak Abhazya’nın KKTC’yi tanımasını sağladık. Abhazya hükümeti, bu bildiri üzerine KKTC Meclisini ziyaret etmek için resmen başvuru yaptı ancak aylar geçti, tek bir yanıt alamadı. Abhazya, KKTC’nin tanınmasında anahtar ülke konumunda, Rusya’nın da tam desteğine sahip bir ülke olarak KKTC’nin kapısında bekletilmeye devam ediliyor.

“ABD KONGRESİ’NDEN TÜRKİYE’YE ALKIŞLAR”

ABD Kongresinde yankılanan alkışlar, yalnız Yunanistan Başbakanı Miçotakis’e gitmiyor. O alkışlar, aynı zamanda hükümetimizin yanlış politikaları için yükseliyor. Hükümet yetkilileri de o alkışlara mazhar olduğunun farkında mı? O alkışlar KKTC’nin tanınması için strateji ve siyaset belirlemeyen, atak yapmayan, müjde olarak bina inşa eden tercihler için. O alkışlar, Gürcistan uğruna Abhazya’ya tavır alıp, kapılarda bekletip, KKTC’nin tanınması feda edildiği için.

O alkışlar, Suriye ile işbirliği konusunda adım atmayan, 13 ayrı yerde yerleşim yerleri inşa eden, kanton projeleriyle ABD’ye fırsat veren hükümetimiz için. O alkışlar yarın yerinde dahi kalamayacak Zelenski’nin ve efendilerinin hatırına Rusya ile altın fırsatları değerlendiremeyen anlayışlar için. O alkışlar Doğu Akdeniz’deki tehditler karşısında Türkiye’yi zayıflatan, güvenliğimizi tehlikeye atan politikalar için.

O alkışlar, Asya’daki yerini sağlamlaştıramayan, komşularından enerji güvenliğini sağlayamayan, Çin’den yatırım sermayesi getiremeyen, mazotu beş kat ucuzlatacak İran’la ABD ambargosunu sürdüren, domatesin biberin fiyatını dahi yükselten meşhur ‘Denge politikası’ için geliyor.

“VATAN PARTİSİ KKTC’Yİ TANITACAK”

Eğer ABD Kongresindeki alkışlar yerine Türk Milleti’nin alkışını almak istiyorsak, strateji ve siyaset bellidir. Karadeniz, Ege ve Akdeniz’den Hürmüz Boğazına kadar uzanan tek cephede, ABD’nin tehditlerine karşı doğal ve geniş ittifak birimimizi harekete geçirmeliyiz. Vatan Partisi olarak çözümü koyuyoruz. Abhazya, Rusya, İran, Azerbaycan, Pakistan, Mali ve Cezayir’den başlayarak yarın KKTC’yi devlet olarak tanıtma atağına başlayalım.

Doğu Akdeniz’deki ciddi tehditlere karşı kalemizi sağlama alalım. Rusya, İran ve Suriye başta olmak üzere ittifak birikimimizi Doğu Akdeniz’de ortak tehdide karşı yığalım. Girne ile Lazkiye arasında deniz seferlerini başlatalım. Moskova ile Ercan Havalimanı arasında uçakları çalıştıralım. Mavi Vatan’daki ekonomik kaynakları değerlendirelim. İstanbul’dan, Samsun’dan, Trabzon’dan, Sohum’a deniz yollarını açalım. İşte çözüm buradadır. ABD’ye verilecek yanıt bu eylemlerdedir. Vatan Partisi’nin programı budur ve bugünden KKTC’nin tanınması için dünya çapında önemli adımlar atmaktadır.  Yaptığımız görüşmelerde saptadığımız üzere, Rusya ve Suriye’den İran ve Çin’e kadar çok sayıda ülke, ABD’nin Kıbrıs’ı bir üs haline getirmesine karşı duyarlıdır.

Çünkü Kıbrıs, Hürmüz Boğazı’na kadar çok geniş bir alanı tehdit eden ve batmayan bir uçak gemisidir. Burada ABD planını bozan, KKTC’nin varlığıdır, Türk Ordusudur ve donanmasıdır. Vatan Partisi, işte bu gerçekler zemininde Karadeniz’den Akdeniz ve Hint Okyanusuna kadar bir Dostluk ve Barış Planı ilan etti. Bu plan çok olumlu karşılandı.  Türkiye bu büyük kararların eşiğine gelmiştir. Vatan Partisi, önümüzdeki süreçte Üreticilerin Milli Hükümetinde anahtar parti olarak yer alacak ve Türkiye’nin bu zorlu süreçten çıkışına önderlik edecek tek partidir”

 

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu