Siyaset
“Cumhurbaşkanı bu sözleriyle Anayasa’yı çiğnemiştir”
TBMM Genel Kurulu’nda konuşan YSP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, Türkiye’de yaşanan hak ihlallerini meclis kürsüsünden gündem etti
Hasta çocukların anne ve babalarının tutuklanarak o masumların ölüme terk edildiğini söyleyen Gergerlioğlu, AK Parti sıralarına Allah’tan korkun diye seslendi.
Yargı kararına yürütmenin başı “hayır” diyebilir mi?
1 Ekim günü Meclis açılırken Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı konuşmaya vurgu yapan Gergerlioğlu, “Cumhurbaşkanının konuşmasında mağdurlar, masum insanlar ondan çok şey bekliyordu. Anayasa’nın uygulanmasıyla ilgili birtakım şeyler söylemesi, zor durumda olan insanlara birtakım müjdeler sunması bekleniyordu ama aksine Anayasa’yı çiğneyen birtakım sözler sarf etti. Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa’yı korumakla ve yürütmekle vazifelidir ancak Sayın Cumhurbaşkanı buraya geldi, AİHM kararları hakkında birtakım mütalaalarda bulundu. Sayın Cumhurbaşkanı yargı mensubu mu ki AİHM’in Yüksel Yalçınkaya kararının tanınmayacağını söyleyebiliyor? 85 milyon içinde tek bir kişi bunu söyleyebilir mi? Yargı kararına yürütmenin başı “hayır” diyebilir mi? Defalarca dediniz, biliyoruz. Sayın Demirtaş kararında, Sayın Kavala kararında Cumhurbaşkanı bunu söyledi. Söyledi diye normal mi? Sayın Cumhurbaşkanı bu sözleriyle Anayasa’yı çiğnemiştir.” ifadelerini kullandı
Bir filmin festivalde gösterilemeyeceğinin kararını Cumhurbaşkanı veremez
Altın Portakal Film Festivalinin bir sanat festivali olduğunu söyleyen Gergerlioğlu, “Dünyanın neresinde görülmüş? Bu festivaldeki “Kanun Hükmü” isimli filmi yasakladığını burada beyan ettiler “Bu film gösterilemez.” dediler. Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar? Neredeyiz biz, hangi zamandayız; size soruyorum AK PARTİ’liler. Bakın, cüzdanınıza bakarak değil, vicdanınıza dayanarak konuşun tamam mı? Bakın, festivaldeki bir filmin kararını Cumhurbaşkanı veremez. Kim mi verir? Halkın vicdanı verir, yargı verir. Yargısal bir engel yoktur, bu filmin gösterilmesiyle ilgili ama ne oluyor? Bakın, ben bu filmi izledim; hiçbiriniz izlemedi. Bakın, size anlatayım.“Kanun Hükmü” isimli bir film; Engin Hoca ve Yasemin Demirci’yi konu alıyor. Doktor Yasemin ve Engin Hoca, ihraç edilmişler, ikisi de KESK üyesi, demokrat insanlar, Türkiye’deki haksızlıklara seslerini çıkarmışlar, Doktor Yasemin iade edilmiş bir de. Bakın, iade edilmiş. Engin Hoca herhangi bir yargı kararıyla mahkûm da edilmemiş, bunlar suçsuz günahsız insanlar ve son derece barışçıl bir şekilde eylemler yapıyorlar. Bakın, ben filmin ham hâlini izledim. Bodrum’da yani yelkenlide “İşimi geri istiyorum.” afişi asıyor, yere su dökerek… Bakın, yere su dökerek “adalet” yazıyor. Polisler geliyor… O kadar sivil ve barışçıl bir eylem ki… Yani, burada tetikçi olarak oturup bize laf yetiştireceğinize şunu dinleyin… Engin Hoca ne yapmış? Ya, Allah aşkına çok tarihî bir eylem yapmış, çok barışçıl bir eylem, suyu yere dökerek “adalet” yazmış. Ya, insanın yüzü kızarır ya, bu filmi çekilirken engellemeye çalışmışlar. Daha sonra Anayasa Mahkemesi bu engellemeye ihlal verdi. Bu film Altın Portakal’a geldi ve 2 kez gösterimden engellenmeye çalışıldı. Ne anlatıyor bu film, niye korkuyorsunuz bu filmden? Film, bir hak direnişini anlatıyor, KHK’lilerin en doğal olan hak direnişini anlatıyor. Bakın, polis tutanağından okuyacağım, dinleyin, diyor ki polis: “İhbar üzerine gittiğimizde beton zemin üzerine suyla yere yazılmış olduğu, kurumaya başladığı ‘adalet’ yazısının görüldüğü tespit edilmiş.” ve bundan dolayı Kanun Hükmü filmi engellenmeye çalışılmış. Ben izledim, son derece barışçıl eylemler arkadaşlar, kimseye zarar vermiyor Engin Hoca. Ne yapıyor biliyor musunuz? Okulun kapısına geliyor, bir tane uçurtması var, öğrencilerine uçurtma uçuruyor, öğrenciler de “Engin Hoca neredesin, gel Engin Hoca.” diyor. Veyahut da Doktor Yasemin, o kadar dürüst, o kadar ilkeli, idealist bir kardiyolog ki kendisi. Kendisi işten ihraç edildiğinde 200 yaşlı hastası onun için yürüyüş yapıyor ya -dünyanın neresinde görülmüş- “Biz doktor yasemini istiyoruz, çok dürüst, çok doğru, çok iyi bir doktor.” diyor. Şu “terörist” dediğiniz Doktor Yasemin sonradan iade de edildi. Ne oldu sonra? Hemen, alelacele Altın Portakal’da bu gösterilecekken Kültür Bakanı festival yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu’na telefon açmış “Hemen o FETÖ propagandası yapan filmi kaldırın.” Ya, bu cemaat meselelerinden ihraç edilmiş birileri de değil, KESK üyesi, TTB üyesi bu insanlar. Yine, aynı şekilde, Adalet Bakanı “FETÖ propagandası yapılan bu filmi gösteremeyiz.” diyor, Cumhurbaşkanı buraya geliyor “FETÖ propagandası…” Baştan sona hepsi yalan. Ya, arkadaşlar, elinizi vicdanınıza koyun diyorum yani filmin öyle bir şeyle zerre alakası yok.” şeklinde konuştu.
Allah’tan korkun ya! Cumhurbaşkanından korkmayın
Ak Parti sıralarına seslenen Gergerlioğlu, “Nasıl bu yalana teslim oluyorsunuz? “Kral çıplak” diyecek tek bir kişi yok mu aranızda ya? Allah’tan korkun ya! Cumhurbaşkanından korkmayın, Allah’tan korkun, vicdanınızdan korkun ya! Allah’tan korkun! Bakın, daha sonra ne yapıldı? AİHM kararı var, Yüksel Yalçınkaya kararı var. Türkiye’ye çok ağır bir karar verdi: “Sen Türkiye yargısı olarak ‘kanunsuz suç ve ceza olmaz’ ilkesini çiğnedin. ByLocktur, Bank Asyadır, çocuğunu cemaat okuluna göndermektir, bir derneğe üye olmaktır, bunlar delil olarak sayılamaz; tekrar değerlendirin, ihlal yapmışsın.” dedi ve sonra Cumhurbaşkanı burada kalkmış diyor ki: “Ben bu kararı tanımam.” Böyle bir şey mi olur ya! Anayasa madde 90 yok mu? Senin bunu tanıman gerekmiyor mu? Nasıl böyle diyebilirsin? Ama bunu söyleyebiliyor. Arkadaşlar, çok net söylüyorum: Bir ülkede bir Cumhurbaşkanı Anayasa’yı çiğneyemez, bu kadar, bitti işte. Anayasa madde 90 çiğnenemez.” ifadelerini kullandı.
Acımasızca anneyi de babayı da tutukladı
Ülkede çok mağdurun olduğunu belirten Gergerlioğlu, “Yedi yıl önce Türkiye’de medyaya çıktı, şu aile biliyor musunuz? Bakın, bir sünnet merasimi sonrası çekilmiş bir film; beşiz bu çocuklar, beşiz. Türkiye’de gazetelere haber oldu. Annesi babası bu cemaat kurumlarında çalıştığı için ihraç edilmişler. Bu 5 çocuk doğduğu zaman işinden atılmış baba. Bilirsiniz, anne babasınızdır, bir çocuğu büyütmek bile ne kadar masraflıdır. İşinden atılmış olduğu hâlde 5 çocuğu büyüten bir anne babayı düşünün, bir de bir büyük 13 yaşında çocuk var. Bu anne baba üç gün önce tutuklandı biliyor musunuz. Bu çocuklar, şu gördüğünüz çocuklar 850 gram doğmuştu, 850 gram. Siz o çocuklar için yani gerçekten büyük bir mutluluk duymanız gerekirken o çocukların annesini babasını tutukluyorsunuz. Bakın, bu 5 çocuktan birisinin beyninde şant var, şantı annesi yönetiyor; bu anneyi, bu babayı tutuklamışsınız. Bakın, bu çocuklar ölür arkadaşlar, 850 gram doğdular. Birinin beyninde şant var, diğerlerinin gözlerinde ve organlarında sıkıntı var ve siz bu anneyi cezaevine atıyorsunuz. Avukat bana dedi ki: “Hâkime yalvardım, ne olur hâkim bey yani bu çocuk ölür; etmeyin, en azından anneyi serbest bırakın dedim. Acımasızca anneyi de babayı da tutukladı.” Çünkü o hâkim de Allah’tan korkmuyor.” dedi.
Vicdanlı insanlar hüngür hüngür ağladı
Bir çocuk fotoğrafı gösteren Gergerlioğlu, “Bu, Yusuf Kerim, 6 yaşında; defalarca bu çocuğu gündeme getirdim. O da bir KHK mağdurunun çocuğu. Annesi, o 6 yaşında kanser hastalığından yatarken cezaevine konuldu. Dün vefat etti bu çocuk. Annesi dedi ki: “Beni evladımdan dört ay boyunca mahrum ettiler, zindanda tuttular.” En sonunda bu Mecliste bir yasa çıktı da o çocuğun başına bu anne geldi. Bu çocuk hasta bir şekilde yatıyordu. Zavallı şu çocuğu görmüyor musun? Vicdanınız hiç yok mu sizin? Şu hâldeki bir çocuğun anasını nasıl cezaevinde tutabilirsin ya? Allah’tan kork! Bizim bir sürü baskılarımız sonrasında bu Mecliste Yusuf Kerim yasası çıktı ve en sonunda cezaevinden annesi geldi bu çocuğa sarıldı. Hepimiz ağladık ya! Vicdanlı insanlar hüngür hüngür ağladı vallahi billahi.” ifadelerini kullandı