Türkiye Komünist Partisi’nin 6 Şubat depremlerinin ardından halkın barınma hakkının savunulmasından mağduriyetlerin giderilmesine, kent planlamasından göçün yaratacağı sorunlara, suçluların kovuşturulmasından tarihsel kültürel yapıların yeniden imarına, halk sağlığından kültür ve sanat alanına, ekonomik yaşamın yeniden örgütlenmesinden toplumun doğru bilgilendirilmesine kadar bir dizi başlıkta çalışma yapmak amacıyla oluşturduğu Deprem Takip Merkezi, depremin birinci ayında bir açıklama yayınladı.
“Bir ay boyunca yaşadıklarımız ülkemizde insan canının ne kadar ucuz olduğunu bize bir kez daha gösterdi. İnsan hayatı, paraya, kâra, ranta kurban edildi.” ifadeleri yer alan açıklamada, yaşanan felaketin bir kader planı olmadığına vurgu yapılıyor ve yurttaşlara ülkeyi yeniden inşa etme iradesini güçlendirme çağrısı yapılıyor.
Açıklama şöyle:
Bu enkazdan yeni bir ülke kurarak çıkmalıyız
Bugün 6 Mart! Bugün, yaşadığımız büyük felaketin üzerinden tam bir ay geçti. On binlerce insanımızı toprağa verdik, milyonlarca kişi yerinden yurdundan oldu, yıkımın boyutlarını kestirmek hâlâ mümkün değil. Depremin birinci ayı dolarken ilan ediyoruz: Bu yıkımın altından hep birlikte çıkacağız, yaralarımızı birlikte saracağız, akılla, bilimle, dayanışmayla el ele, hep beraber yeni bir ülke kuracağız!
Bu bir ay boyunca yaşadıklarımız ülkemizde insan canının ne kadar ucuz olduğunu bize bir kez daha gösterdi. İnsan hayatı, paraya, kâra, ranta kurban edildi. Plansız ekonomi, inşaata dayalı büyüme modeli, imar afları, denetimsizlik, çeteleşmiş müteahhitler, ihaleler, rüşvetler, yani bir bütün olarak Türkiye’nin sermaye düzeni insanlarımızın canını aldı.
İnsanlarımızın mezar misali evlerde yaşaması ve göz göre göre beton blokların altına gömülmesi yetmedi, depremden sağ kurtulanlara hızlı ve organize bir şekilde uzatılması gereken el de uzatılmadı. Devlet günlerce ortalıkta yoktu. Arama kurtarma çalışmaları olması gereken profesyonelliğin fersah fersah uzağındaydı. Çadır, gıda, su, tuvalet, hijyen malzemesi, bunların hiçbiri insanlara ulaşması gereken hızla ve gereken miktarda sunulmadı. Bugün, yani tam bir ay sonra bile, deprem bölgesinde insanlarımızın sahipsizliği devam ediyor.
AKP iktidarı, bu sürede yapması gerekenlerin neredeyse hiçbirini yapmadı, yapmaması gerekenlerin ise hepsini yaptı! Arama kurtarma için sevk edilemeyen iş makineleri, ancak enkaz kaldırma ihaleleri bir takım şirketlere verildikten sonra yıkılmış şehirlere girdiler. Yeni inşaatların ihaleleri çoktan dağıtılmış durumda; hatta kimi bölgelerde artçı sarsıntıların beton dökmeye olanak vermemesine rağmen ve kent planlamasından bilimsel etütlere kadar ortada herhangi bir hazırlık yokken, inşaat aşkıyla binaların yapımına başlandığı ilan edildi. Özetle iktidar depremi de bir rant fırsatına çevirdi ve bilim insanlarının söylediklerine kulak asmaksızın yine en iyi bildiği şeye, yani betona sarıldı.
Yeni binaların temelleri, seçimler kapıdayken toplumun gözünü boyamak için kullanılmak isteniyor.
6 Mart depremi her şeyi metalaştıran, her şeyi alınıp satılabilir olarak gören neoliberal sistemle, akıl ve bilim düşmanı siyasal İslam’ın birlikteliğinin ölümcül derecede yıkıcı olabileceğini çok açık bir şekilde ortaya koydu. Kamuculuk ve halkçılıktan uzak, kâr ve rant esası üzerine kurulu piyasacılığın dinci gericilikle sentezi Türkiye’yi sözcüğün her anlamında enkaz altında bıraktı.
Ancak depremin gösterdiği başka şeyler de var. Deprem bize dayanışmanın, yan yana durmanın, birbirine el uzatmanın, örgütlü hareket etmenin nasıl önemli olduğunu ve bu yıkımın ve enkazın altından nasıl çıkabileceğimizi gösterdi. Deprem bize ekonominin toplumcu, kamucu ve halkçı bir anlayışla örgütlenmesi gerektiğini gösterdi. Deprem bize insan hayatının piyasaya ve dinciliğe teslim edilemeyeceğini gösterdi. Deprem bize laikliğin nasıl büyük bir ihtiyaç olduğunu ve kaynaklarını kendi halkı için kullanan bağımsız bir ülke olmanın önemi gösterdi.
Depremin birinci ayında, yaşadığımız büyük felaketin bir kader planı olmadığını, ortada politik ve ekonomik bir yıkım bulunduğunu ve buradan çıkışın da ancak politik ve ekonomik bir mücadeleyle söz konusu olabileceğini bir kez daha hatırlatıyor, tüm halkımızı yeni depremlerin yıkıcı etkilerinden korunabilmek için bir araya gelmeye, yan yan durmaya, Türkiye’yi yeniden inşa etme iradesini güçlendirmeye, bunu bir “yurttaş sözü”ne dönüştürmeye çağırıyoruz.
TÜRKİYE KOMÜNİST PARTİSİ
Deprem Takip Merkezi
|