LERZAN GÖREMEN …Öğretmenler Gününü Kutlamak mı, Eğitim Sistemine Ayna Tutmak mı?
Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Ancak bir eğitimci olarak bu günü kutlamaktan ziyade, eğitim sistemimizin çığ gibi büyüyen sorunlarına dikkat çekmek zorunda hissettim. Çünkü kutlama, anlamını yitirdiğinde sorgulamak bir zorunluluk haline gelir.
Eğitim Sistemimiz Çaresizliği Yaşıyor!
Maarif modeli güzellemeleriyle örtülmeye çalışılan gerçekler, ÇEDES uygulamalarıyla derinleşen ayrımcılıklar ve kadın öğretmenlerin kapılarının kırıldığı, haklarının ihlal edildiği bir düzen…
Kadın-erkek eşitliğini gözetmek yerine, toplumsal cinsiyet ayrımciliklarının pekiştirilmesi, Yatılı Okul Yemekhanelerine çekilen perdelerle aynı sofrada yemek yeme kültürünün dahi yok edildiği, perdeleri açan idealist kadın öğretmenlere saldıran meslektaşlar ise bu çarpıklığın yansıması.
Öğretmenlerin Tükenmeyen Mücadelesi
Okullarda kitaplık, kütüphane, müzik sınıfı gibi imkanları kendi çabalarıyla kurmaya çalışan idealist öğretmenlerimiz, cebinden aç öğrencilerine yemek ısmarlıyor, ayakkabısi delik, çocuklara bot alıyor, birer “sosyal adalet savaşçısı” gibi çalışıyor. Ancak sosyal adaleti sağlamak, bireylerin değil, sistemin görevi olmalı!
Kaybolan Çocuklar: Eğitimde fırsat eşitliği sağlanmadığı için çocuklarımız yoksulluk, çaresizlik ve imkansızlıklar içinde kayboluyor. Öğretmenler, ellerinden kayan bu hayatlar için bir şey yapamadıklarında, kendi içlerinde derin bir acizlik hissi yaşıyor.
Nereye baksak acziyet!
Milli Eğitim Bakanlığı ise öğretmenlere yaklaşık 300 milyon lira tutarında önlük dağıtarak, Öğretmenin ne giyeceğine, nasıl davranması gerektiğine karar vererek eğitimcileri baskı altına alıyor. Bu durum, öğretmenlerin özgürlüğünü ve yaratıcılığını baltalıyor.
Öğretmenlik Onuru ve Sistemin Sorunları
Bugün neyi kutlayacağız?
Atanamayan yüzbinlerce öğretmenin, modern kölelik düzeninde saatlik ücretle çalışan öğretmenlerin, özel okullarda güvencesiz istihdam edilen eğitimcilerin gününü mü?