Yaşam

Yakamozların parıltısı       

Rutine bağlanmıș hayatlarımız, hiç akla gelmeyecek bir filmin sahnesiymiș hissi verecek șekilde, rutin dıșına çıktı

Kısır döngülerle boğușan insanoğlu, ortak bir derdin sıkıntısını yașamaya bașladı. Edip Cansever’in “Güneșli günlerde sıkabilirmiș insanı, bir rastlantı gibi gelen mutluluklar da” dediği gibi rutin de olsa, sıkıcı da olsa, geçen günlerimizin güzel günler olduğunu kaybedince anlarız, sokağımızdaki hayvanları, parklardaki banklarda dinlenmemizi, piknik yerlerimizi, deniz kenarındaki o iyot kokusunu bile bazen düșünerek iç çektiğimiz günler olmuyor da diyemiyoruz, bu iç çekerek yașadığımız, kah gülerek kahkahalar ile sohbetlerimizi, kah iç çekerek düșündüğümüz keșkelerin bile, bizlere öğrettiği çok șeyler var elbet.

Ama hava ne kadar boğucu, kasvetli de olsa Kemal Tahir’in ifadesiyle “Hava o kadar rutubetli, o kadar bulanıktı ki,insan bu zavallı șehre artık bir daha hiç güneșli günler gelmeyecek sanırdı” dese bile, asla ümitsizliğe kapılmayalım ki, puslu ve rutubetli havayı yok edip, güzel, güneșli günlerin, tadını çıkarmanın hazzını yașayalım, karanlığa inat aydınlık günlerin yașamımızdaki olumlu yanlarını yașayalım, her zaman umut ile gelecek günlere bakalım, gökyüzünün mavisine, ay ıșığının altında denizdeki yakamozların parıltısı gibi, yüreğimizin coșkusuna katalım, gök kușağının tüm renklerini yașayacağımızı ve çok daha mutlu günlerin bizler ile olacağı ümidini, hiç ama hiç yitirmeden, inadına o düșlenen mutlulukları yașama arzusunu içimizden asla yok etmeden, gecenin karanlığında, ay ıșığının altında, denizin yüzeyinde parıldayan yakamozların saçtığı güzellikler dolu rengarenk bir yașam dileklerimle.

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu