“Faturayı ödeyen biz olmayacağız”
Kocaeli Demokrasi Girişimi’nin düzenlediği ‘Ekonomik kriz, Türkiye ve işçi sınıfı’ başlıklı forumda konuşan ekonomi yazarı Bahadır Özgür, “Krizin yükünün kime çıkarılacağı gayet açık. Amaç patronları korumak” dedi
İzmit’te Alternaif Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen foruma Gazete Duvar ekonomi yazarı Bahadır Özgür, Gebze’de sendikal hakları için direnişte olan Flormar işçilerinden Ayşe Öztürk ile Bursa’da yine sendikal hakları için direnişte olan Cargill işçilerinden Fatih Gürdal konuşmacı olarak katıldı.
Etkinliğin açılışında Kocaeli Demokrasi Girişimi adına konuşan Bekir Yurdagül, işçilerin emekçilerin yanında olmaya devam edeceklerini vurguladı. Krizi konuşacaklarını belirten Yurdagül, “Ülkedeki ekonomik krizin faturası işçilere ve emekçilere kesiliyor ve ödetilmek isteniyor. İşçiler emekçiler aynı zamanda işten atılıyor ve yokluğa mahkum ediliyor. Bu ülkede bir çok direnişe tanık olduk destek verdik, şimdi yine böyle bir görevimiz var. Güçlülerin güçsüzleri ezdiği bu süreçte işçilerin, emekçilerin yanında olacağız” ifadelerini kullandı.
“HİÇBİRİ KRİZ OLDUĞUNU KABUL ETMEDİ”
Ekonomi yazarı Bahadır Özgür, Cargill ve Flormar işçileri ile bir arada olmaktan mutlu ve umutlu olduğunu belirterek konuşmasına başladı. İktidarların her dönemde krizi kabullenmedikleri belirten Özgür, “İlk başta dolar yükseldiğinde ‘dış güçler’ dendi, sonrasında ‘kriz mriz yok’ dendi. Havalimanı işçilerinin eyleminden sonra ise ‘kriz psikolojiktir’ dendi. Aslında oldukça çelişkili oldukları görülüyor. Bundan önce geçirdiğimiz birçok kriz oldu ancak hiçbir iktidar ülkenin krize girdiğini kabul etmeyip, dış güçlerin oyunu olduğu söyledi. AKP’de bu kadar iddialı olduğu ekonomi konusunda krizde olduğunu elbette söylemeyecekti.
Şu anda yaşadığımız kriz ise daha öncekilere hiç benzemeyen bir kriz türü. Sebebi ise 2001 krizinden sonraki yeni büyüme modeli” diye konuştu. 2001’de ülkenin büyük bir kriz yaşadığını hatırlatan Özgür, “2001’den sonra büyüme modeli devletin borçlandığı değil vatandaşın borçlandığı bir durum oldu. Finalsal istikrarı sağlamaya dönük mücadele olarak adlandırılmıştı. Bu döneme kadar üç önemli tarih var; 2006, 2008, 2013. Bu tarihlerde yaşanan önemlidir. 2006’da borçlar özel sektör ve halk olarak bölündü. 2008’de Mortgage krizi yasandı. Çok konuşulmasa da 2008’de o kriz etkiledi. Ama bu krizden en çok yararlanan ülke Türkiye oldu. O dönem Erdoğan birçok büyük proje açıklamaya ve ‘ustalık dönemini inşa ettiğini söyledi, dövizle borçlanma yasağını ortadan kaldırdı. Türkiye’nin yaşadığı en büyük 2001 krizi ile şu anki arasındaki iç borç toplam 13 kat arttı. Bunun gibi birçok borç katlandı ve 2017 de ilk kez vatandaşla devletin borcu eşit düzeye geldi” dedi.
AKP’nin patronları koruduğunu belirten Özgür, “AKP’nin elinde ekonomiyi çevirecek bir şey kalmadı. O yüzden direnişleri bastırıyorlar, artık farklı yollar da aramaya çalışılıyor. Bu güne kadar 3 bin şirket konkordato ilan etti, bunların yüzde 70’i inşaat sektöründe. Dolar sadece burada bir dürtükleyicidir. Tüm bunların sonucunda işçiler işten atılmaya devam edecektir. Kıdem tazminatı da tekrar tartışılmaya açılacak. Dolayısıyla krizin yükünün de kime çıkarılacağı gayet açık. Burada amaç patronları korumaktır” ifadelerini kullandı.
“KARARLILIKLA DİRENİYORUZ”
Daha sonra sözü sendikal hakları için direnen Flormar işçileri adına Ayşe Öztürk aldı. 11 yıl Flormar’da çalıştığını belirten Öztürk, “İlk direnişe çıktığımızda iki üç gün direniriz diye düşünmüştük sonrasında ise bu yaşananların karşısında asla yılmayacağımızı gördük. Ve 160 gündür aynı kararlılıkla direniyoruz. Asla umutsuzluğa kapılmadan devam edeceğiz” dedi.
Öztürk’ün ardından sözü direnişteki Cargill işçileri adına Fatih Gürdal aldı. Gürdal, 2012’den bu yana sendikalı olmak için mücadele ettiklerini belirterek sözlerine başladı. Cargill’de 17 yıldır çalıştığını ifade eden Öztürk, “Fabrikanın önünden gideceğimizi sanıyorlar ancak gitmeyeceğiz ve direnmeye devam edeceğiz. Elbette kriz döneminde işsiz olmak zor ancak faturayı da ödeyen biz olmayacağız. Ücretlerimiz düşürülüyordu, bunun karşısında mücadele etmeye başladık. Patronun söylediği ise dışarıda birçok işçi olması, benim savunduğum ise sendikayı, mücadeleyi liselerde okullarda öğretmeliler gençlere. Eğer direnmezsek çocuklarımıza hiç bir gelecek bırakamayacağız” dedi. Mücadele vurgusu yapan Öztürk, “Olan haklarımızı bile alıyorlar, bunlar için direnmeliyiz. Zamanında nasıl direnişle alındıysa haklar, şimdi de o şekilde mücadele etmeliyiz” diye konuştu.