Sağlık

“Günde 5 bin adım yürümek oldukça önemli!”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan:

“Baldırlarda bulunan kaslarımız, ‘ikinci kalp’ işlevi görüyor.”

“Günde 5 bin adım yürümek oldukça önemli!”

Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Baldırlarda bulunan kaslarımız, ‘ikinci kalp’ işlevi görür ve bu kasların sağlıklı çalışması da önemlidir. Günde 5 bin adım yürümek oldukça önemlidir. Yürüdüğümüzde, baldırlardaki kaslar kasılarak pompalama işlevi görür ve bu kalbin üzerindeki yükü alır.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, yürüyüşün beyin ve zihinsel sağlığın üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

“Beynimizde 100 milyar üzerinde hücre var”

Birçok durumun beyin sağlığını etkilediğini dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan, şunları söyledi:

“Kandaki değişiklikler, uyku, depresyon, obezite, stres, inme, hipertansiyon, kafa travmaları hepsi beyne etki ediyor. Bunun sonucunda yaşlanma süreci ortaya çıkıyor. Bu süreci sağlıklı hale getirmek için nöro-gelişim ve epigenetik çok önemli. Beynimizde 100 milyar üzerinde hücre var. Her birinin 5-10 bin bağlantısı var. İnanışlar epigenetiği değiştiriyor, algılarımız değişiyor. Algılarımız kişiliğimizi oluşturuyor. Hayatımız negatif algılar veya pozitif algılara göre şekilleniyor. Plasebo ve nosebo etkileri bu duruma örnek gösterilebilir. Duygu ve düşüncelerimiz masum değil. Bunları iyi yönetirsek kendimizi değiştirebiliriz. Düşüncelerimiz, sinir sistemimizi ve vücudun tepkisini ciddi şekilde etkiliyor. Psikiyatrik hastalıklar beyin hastalığıdır. Mutluluk, üzüntü, öfke, aşk gibi duygular hormonların salgılanmasıyla yani beyindeki kimyasal tepkimelerle ortaya çıkıyor. Serotonin, oksitosin, dopamin gibi bu hormonların belirli bir dengede ve düzeyde olması gerekiyor. Dolayısıyla beyindeki kimyayı yönetebilen beyin sağlığını yönetebiliyor.”

“Beyin, sessiz gibi görünse de arka planda sürekli çalışır”

Epigenetiğin, genetiğin kuantumu olarak da adlandırılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Yani epigenetik, çevrenin genler üzerinde kalıtsal olmayan değişiklikler yapmasıdır. Genetik polimorfizmler doğuştan gelirken, epigenetik değişiklikler yaşam tarzımızla ortaya çıkabilir ve gen ifadesini değiştirebilir. Yaşam tarzında yapılan değişiklikler, epigenetik değişikliklere yol açabilir. Bu sayede, beyin otomatik olarak epigenetik mekanizmalarla belirli kimyasalları üretmeye başlar. Epigenetik, genetik yapının doğuştan gelen kısmını ifade ederken, epigenetik yapılar kazanılmış özellikleri temsil eder. Nöroplastisite de burada önemli bir kavramdır; beynimiz sabit değil, sürekli değişen ve yeniden şekillenebilen ‘plastik’ bir organdır. Beynimizde yüz milyardan fazla hücre bulunur ve her hücre yaklaşık beş bin ila on bin bağlantı kurar. Beyin, sessiz gibi görünse de arka planda sürekli çalışır; uyku esnasında bile oksijen tüketir. Bu sürekli bağlantı, beynin hastalıklarla olan ilişkisinde de önemli bir rol oynar.”

“Oksitosin, özellikle emziren annelerde salgılanır

İnsan haz peşinde koştuğunda dopamin salgılandığını da kaydeden Prof. Dr. Tarhan, “Ancak uzun vadeli mutluluk hedefleri anlam mutluluğu, fikir ve ideal mutluluğa dayandığında, bu kez bağlılık hormonu olan oksitosin devreye girer. Oksitosin, özellikle emziren annelerde salgılanır ve anne ile bebek arasında güçlü bir sevgi bağı oluşturur. Bu bağda oksitosin önemli bir rol oynar. İsviçre’de oksitosin spreyi bile geliştirilmiş; çift terapilerinde, yatmadan önce buruna sıkılarak kullanılıyor. Bunun, çiftlerin birbirlerine daha rahat sarılmalarını sağladığı söyleniyor.” şeklinde konuştu.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu