Hastalara Yanlış Dozda Radyoaktif Madde Verildiği İddiası!

Türk Tabipleri Birliği: Sosyal Güvenlik Kurumu’nun dolandırıldığı, hastaya da daha az etkin maddenin verildiği iddiası vardır.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Nükleer Tıp Merkezi’ndeki radyoaktif madde iddialarına ilişkin, ”Bundan altı ay önce ortaya çıkan ‘Yenidoğan Skandalı’ ülkemizde yıllardır uygulanmakta olan ve sağlığı piyasa koşullarına terk eden sağlık politikalarının iflas ettiğini görünür hale getirmişti. Yenidoğan bebeklerin ölmesi pahasına para kazanmak için kurulmuş bir çetenin varlığı hepimizi derinden sarsarken; TTB olarak bunun uygulanan politikaların kaçınılmaz sonucu olduğunu ifade ettik. Halkın sağlıklı ve mutlu olduğu, hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının işlerini mutlulukla ve en iyi şekilde yapabildiği ‘Başka Bir Sağlık Sistemi’ hayata geçirilene kadar uyarmaya, çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde özel bir firma tarafından işletilen Nükleer Tıp Merkezi’nde, tiroid sintigrafisi çekimi sırasında, hastalara olması gerekenden çok daha fazla dozda radyoaktif madde verildiği iddia edildi. Doktorların iddiaları tutanak altına alarak hastane yönetimine iletmesi üzerine konu Sağlık Bakanlığı’na iletildi.
Türk Tabipleri Birliği (TTB), kamuoyunda gündeme gelen iddialara ilişkin yaptıı açıklamada, yaşanan olayın Timur Soykan’ın köşesinde başlattığı ‘Radyoaktif Skandalı’ başlıklı yazı dizisi sayesinde ortaya çıktığı kaydedilerek, ”Timur Soykan ve Murat Ağırel gibi halkın haber alma hakkı için basın yayın etik ilkelerine göre görevlerini yapan gazetecilerin engellenmeleri, gözaltına alınmaları sadece halkın haber alma hakkının değil, bu olayın gösterdiği gibi sağlık hakkının da engellenmesidir” denildi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
”Sağlığı piyasaya terk eden politikalar halkın sağlığını, mesleki etik değerleri, hekimliği, kısacası bütün sağlık ortamını çürütüyor, yeni skandallar peş peşe geliyor. Bu seferki skandal Muğla’da patlak verdi. Sağlığın hak olmaktan çıkarılıp bir avuç insanın para kazandığı bir sektör haline getirilmesi için en sık uygulanan yöntemlerden birisi olan hizmet alımı, bu kez Muğla’da insanların sağlığına mal oldu.
Dün kamuoyuna yansıyan haberlerden ve Muğla Tabip Odamızın derlediği bilgilerden öğrendiğimiz kadarıyla; nükleer tıp hizmetlerinin özel bir şirketten satın alınması sonucunda bazı hastalara (tiroid görüntülemelerinde) gereğinden fazla dozda, bazı hastalara (kalp görüntülemelerinde) olması gerekenden daha az dozda radyoaktif madde verilerek hastaların hayatı riske atılmış görünüyor.
‘‘Bakanlık birimlerinin ciddi ihmal ve kusurunun söz konusu olduğunu düşündürmektedir”
Yıllardır devam ettiği anlaşılan bu yanlış uygulamaların kaç hastanın kalp krizi geçirmesine, kaç hastada tiroid kanseri ve başka kanserlere neden olduğuna dair henüz yeterli veri olmasa da çok hastaya zarar verdiği şimdiden söylenebilir. Yüksek doz radyoaktif maddenin etkisinin yıllar sonra ortaya çıkacağı da düşünüldüğünde, gelecek yılları da ilgilendiren vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Ayrıca bazı tetkiklerde ise daha pahalı malzeme fatura edip daha ucuz malzeme kullanılarak Sosyal Güvenlik Kurumu’nun dolandırıldığı, hastaya da daha az etkin maddenin verildiği iddiası vardır.
Yaşanan olayı daha vahim kılan ise; doktorların tuttuğu bir tutanakla ortaya çıkan olayda Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin hazırladığı raporun aylarca gereğinin yapılmaması, böylelikle raporda firmanın ihalelere alınmaması gerektiğine dair görüş olmasına karşın aynı firmanın önümüzdeki üç yıl için nükleer tıp görüntüleme ihalelerini kazanmış olmasıdır. 15 Eylül 2024’te bakanlığa teslim edilen raporun ocak ayında değerlendirmeye alınması, bakanlık birimlerinin ciddi ihmal ve kusurunun söz konusu olduğunu düşündürmektedir.
”Özgür basın, halk sağlığı için de vazgeçilmezdir”
Öte yandan bu olay bize özgür basının halk sağlığı açısından da ne kadar önemli olduğunu da göstermiştir. Olayın ortaya çıkması mesleğine bağlı, etik değerleri, insan sağlığını önemseyen hekimlerin ve sağlık çalışanlarının; tüm toplumun öğrenmesi ise Timur Soykan’ın köşesinde başlattığı ‘Radyoaktif Skandalı’ başlıklı yazı dizisi sayesinde olmuştur. Timur Soykan ve Murat Ağırel gibi halkın haber alma hakkı için basın yayın etik ilkelerine göre görevlerini yapan gazetecilerin engellenmeleri, gözaltına alınmaları sadece halkın haber alma hakkının değil, bu olayın gösterdiği gibi sağlık hakkının da engellenmesidir. Özgür basın, halk sağlığı için de vazgeçilmezdir.
Bundan altı ay önce ortaya çıkan ‘Yenidoğan Skandalı’ ülkemizde yıllardır uygulanmakta olan ve sağlığı piyasa koşullarına terk eden sağlık politikalarının iflas ettiğini görünür hale getirmişti. Yenidoğan bebeklerin ölmesi pahasına para kazanmak için kurulmuş bir çetenin varlığı hepimizi derinden sarsarken; TTB olarak bunun uygulanan politikaların kaçınılmaz sonucu olduğunu, münferit bir olay olmayıp sorunun yapısal olduğunu yıllardır yaptığımız uyarıların dikkate alınmamasından kaynaklandığını ve başka bir sağlık sistemi hayata geçirilmediği takdirde son olay olmayacağını ifade ettik. Başka bir sağlık sistemi hak ettiğimizi ve bunun mümkün olduğunu gerçekleştirdiğimiz Beyaz Yürüyüş ve çeşitli etkinliklerle kamuoyuna anlatmaya çalıştık, çalışıyoruz.
Yine tekrarlıyoruz: Halkın sağlıklı ve mutlu olduğu, hekimlerin ve tüm sağlık çalışanlarının işlerini mutlulukla ve en iyi şekilde yapabildiği ‘Başka Bir Sağlık Sistemi’ hayata geçirilene kadar uyarmaya, çalışmaya, üretmeye devam edeceğiz.”