“Hükümet, geçemezsin diyemez”
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Ulusal Kanal’da Montrö tartışmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu
Ulusal Kanal Ana Haber’i sunan Gülgün Feyman Budak’ın, ilerleyen günlerde ABD savaş gemilerinin İstanbul Boğazı’ndan geçişi ve emekli Amirallerin bildirisi arasındaki paralellik olup olmadığı yönündeki sorusuna cevap veren Doğu Perinçek, “Bu bildiriyi yazan kim? Emekli Amirallerin kendisi yazmadı mı? Bunun kadar saçma sapan bir muhakeme söz konusu olamaz. Sanki bu bildiriyi AK Parti yazmış da, ABD gemileri geçerken Amiralleri gözaltına almış. Eğer bildiriyi Amiraller yazmasaydı bu soruyu sorabilirdik” ifadelerini kullandı.
“ABD ŞARTLARA UYDUĞU SÜRECE HÜKÜMETİN GEÇME DEME HAKKI YOK”
ABD gemilerinin boğazdan geçişi konusunda konuşan Perinçek, “Türkiye’nin Montrö Sözleşmesi’ne göre bu gemilere izin vermeme yetkisi yok. Montrö Sözleşmesi’nde savaş gemilerinin geçmesi, savaş ve barış zamanlarında ayrı ayrı düzenlenmiş. Şimdi barış zamanındayız” dedi. Montrö Sözleşmesi’ne göre kıyıdaş olan ve olmayan ülkelerin haklarının ayrı ayrı belirlendiğinin altını çizen Perinçek, “ABD kıyıdaş olmayan ülkeler statüsüne tabi olarak 15 gün öncesinden tonaj toplamı 15 bin tonun altında olmak ve 21 gün kalmak şartıyla Karadeniz’deki en büyük donanmadan büyük olmamak koşuluyla ABD gemileri boğazdan geçebilir. Hükümetin buna izin vermeme gibi yetkisi de yok” diye konuştu.
“ATATÜRK’ÜN PARLAK HEDEFİNE VATAN PARTİSİ İKTİDARINDA ULAŞACAĞIZ”
Türkiye’de bir ‘Montrö yobazlığı’ olduğunu kaydeden Vatan Partisi Genel Başkanı Perinçek, “Atatürk, Montrö Sözleşmesi’ni imzalayan Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras’a bir telgraf çekerek ‘Tebrik ederim, makul olanı yaptınız ama parlak olanı henüz yapamadık’ diyor. Neden? Çünkü Montrö Sözleşmesi’nde belli bir mevzi kazandık. Boğazlar önce askersizleştirilmişti. Bu sözleşmeyle oraya Türk askerinin girebilmesini sağladık. Bu bir kazanım. Ama oraya kayıtsız şartsız bir egemenlik getiremedik. Bunu Atatürk söylüyor ve ben de söylüyorum. Önümüzde o parlak olanı yapma görevi var. O parlak olan ne? Boğazlarda yabancı bir devletle sözleşme yaparak değil, kayıtsız şartsız egemenliğimizi sağlamak. Türkiye’nin Mersin Sözleşmesi var mı? Samsun Sözleşmesi var mı? Türkiye’nin kayıtsız şartsız egemenliği olan kıyılarımızda yabancı devletlerle sözleşme var mı?” ifadelerini kullandı.
“BOĞAZLARDA TAM EGEMENLİK”
Tarihi koşullar oluşması halinde Atatürk’ün bahsettiği parlak olan hedefe Vatan Partisi iktidarında ulaşacaklarını belirten Perinçek, “Boğazların statüsünü hiçbir devletle masaya oturup sözleşmeler yaparak belirlemem. Ticari serbestliği Türkiye olarak uygularım. Ben bütün dünyaya ‘yurtta sulh cihanda sulh’ diyerek güvencesini veriyorum. Ticari garantiyi veririm ama savaş gemisine gelince ona ben karar veririm. Boğazlar da tıpkı Yozgat gibi Türkiye’nin tam egemenliği altında olur” açıklamasını yaptı.
“44 YIL ÖNCE DE SÖYLEMİŞTİ”
Vatan Partisi, Doğu Perinçek’in 1977 yılında Aydınlık Yayınları’ndan Montrö tartışmalarına yanıt vermişti. Perinçek, “Boğazlar Meselesi Lozan ve Montrö” başlığıyla yayınlanan kitabın önsözünde, “Boğazlar üzerindeki egemenliğimiz de herhangi bir uluslararası konferansa konu olamaz ve sınırlanamaz” demişti. Perinçek, kitabın önsözünde şu ifadeleri kullanmıştı:
“1936 Haziranında Montrö’de toplanan uluslararası konferans, Türkiye’nin Boğazlar üzerindeki egemenliği ve güvenliği açısından önemli sonuçlar getirdi. Bir kere Türkiye kendi topraklarının güvenliğe en fazla muhtaç olan bölümünde artık asker bulundurabilecekti. İkincisi, Karadeniz’i bir barış gölü haline getirme amacına uygun olarak, Boğazlardan geçecek savaş gemilerine bazı sınırlar konmuş ve Karadeniz’de kıyısı bulunan ülkelerin barışçı menfaatleri korunmuştu. “Bütün bu başarılara rağmen, Boğazların uluslararası bir anlaşma konusu yapılması dahi Türkiye’nin egemenliğini sınırlamaktadır. Nasıl Türkiye’nin Manisa, Sivas veya Kars üzerindeki egemenliği uluslararası bir anlaşma konusu olamazsa, Boğazlar üzerindeki egemenliğimiz de herhangi bir uluslararası konferansa konu olamaz ve sınırlanamaz”