Bölgesel savaş adım adım yükselirken THTM temsilcilerinin Kartal’dan başlattıkları yürüyüş bugün NATO’nun ülkemizdeki simgesi İncirlik Üssü’ne ulaştı. 15 Eylül’de Kartal’dan yola çıkan temsilciler Gebze, Kocaeli, Sakarya, Eskişehir, Ankara, Konya, Konya Ereğli, Niğde Ulukışla, Mersin ve Tarsus güzergahından geçerek Adana’ya ulaştılar. Dün Adana’da NATO karşıtı sergiyi açan temsilciler bugün İncirlik’e yürümek için saat 15.00’te Uğur Mumcu Meydanı’nda toplandı. Yurtseverler Uğur Mumcu Meydanı’ndan Atatürk Parkı’na “Katil NATO, İşbirlikçi AKP”, “İncirlik Üssü’nü kapatacağız”, “Katil NATO, katil ABD” sloganları, alkışlar ve ıslıklarla yürüdü. Çevredeki araçların kornalarla, esnafın ıslıklarla ve alkışlarla destek olduğu yürüyüşte Katil NATO sesi Adana’yı inletti.
‘Mücadelenin fitilini ateşliyoruz’
Atatürk Parkı’nda söz alan THTM Adana temsilcisi Eylül Çapar konuşmasına yurtseverleri selamlayarak başladı: “Aklı, vicdanı aydınlanmadan yana olanlar, patronların kârının değil emekçinin alın terinin yanında olanlar, 15 Eylül’de Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi olarak yola çıktık ve birazdan bu uzun yürüyüşümüzü İncirlik’te sonlandırırken, NATO bu ülkeden defolup gidene kadar vereceğimiz mücadelenin fitilini ateşleyeceğiz. Bize bu mücadelede destek olacak, bu kıvılcımı yangına dönüştürecek yurtseverler ‘Hoş geldiniz’.
‘İncirlik buradayken Adana güvende değil’
Sözlerine İncirlik Üssü’nün varlığının Adanalılar için bir tehdit olduğunu belirterek devam eden Çapar: “Ben Adanalı bir yurtsever olarak İncirlik’in burada olmasından dolayı kendimi hiç güvende hissetmiyorum. İçerisinde kaç tane nükleer silah var bilmiyoruz. Fırlatıldığında kendi topraklarımıza düşecek menzilde silahlardan söz ediliyor. Türkiye NATO eliyle bir savaşa sürüklenirse İncirlik, doğal olarak Adana’yı hedef haline getirmeyecek mi? Bu mudur güvenlik? Ne zaman bu İncirlik Üssü kapatılır, o zaman kendimizi güvende hissederiz. Ne zaman ki NATO bu ülkeden defolur, o zaman bağımsız bir ülke haline geliriz. O halde şimdi buradan güçlü bir ses verelim dostlar. NATO defol, bu memleket bizim.”
‘Yürüyüşteki her gün haklılığımızı doğruladı’
Eylül Çapar’nın ardından Atatürk Parkı’nda toplanan yurtseverlere THTM Yürütme Kurulu adına Aydemir Güler seslendi. “Kardeşler THTM üyeleri iki haftadır yürüyor. Bu iki hafta içinde bir tek gün bile geçmedi ki “acaba” sorusu ortaya çıksın. Her geçen gün neden yürüdüğümüz, neden bu yürüyüşümüzün haklı olduğu tekrar tekrar doğrulandı. Tekrar tekrar görüldü. Ve bugün İncirlik’in kapısına gideceğimiz kısacık zaman diliminde bir kez daha İsrail Lübnan’da korkunç, benzerine az rastlanır bir katliama, bir cinayete imza attı. Bu cinayetin yanında sözümüz belli. Biraz önce Adana’nın yollarında söyledik. Lübnan halkı yalnız değildir dedik. Kardeşler Lübnan halkı yalnız değil, Filistin halkı yalnız değil.”
‘Türkiye’de köprüler atılmalı, gemiler yakılmalıdır’
Aydemir Güler sözlerine şöyle devam etti: “NATO üyeliği iyi mi, kötü mü diye tartışmıyoruz. Türkiye nasıl bir dünyanın parçası olacak. Biz bu dünyada 21. yüzyılda Türkiye’de yaşayan insanlar olarak, neyin nasıl hesabını vereceğiz? Konumuz budur. Bu acımasızlığın, bu caniliğin, bu katliamın parçası olmayı kabul mü edeceğiz, yoksa hepsine kafa mı tutacağız? Çağrımız budur. Tercihimiz budur. Ve sevgili arkadaşlar, bugün gelinen nokta itibariyle, biraz daha iyisi diye bir şey yoktur. Bu kötülüğün, bu rezilliğin biraz hafifletilmesi diye bir şey yoktur. Türkiye’de köprüler atılmalı, gemiler yıkılmalıdır. NATO’ya, ABD’ye, batı emperyalizmine bizi bağlayan bütün köprüler atılmalıdır, bütün gemiler yakılmalıdır. Türkiye bu onursuzluğun, acımasızlığın parçası olmaktan çıkmak zorundadır. Ve çıkacağız.”
‘Türkiye NATO’dan çıkabilir mi sorusunun cevabını bu yürüyüşte gördük’
“Ülkemizin bu rezilliğin parçası olmasına son vereceğimizi ilan ediyoruz. Bu rezilliğin parçası olmayı arzulayan bir halkımız yok. Türkiye bunun dışına çıkacak. Türkiye bunun dışına çıkabilir mi? Gücümüz yeter mi sorusunun cevabını Türkiye’nin dört bir yanında, sokaklarda, insanların alkışlarında gördük. Cevabı öyle aldık. İnsanlarımızın gözlerinde gördük. Cevabı orada aldık. Çıkarız biz NATO’dan. Türkiye’nin NATO’dan çıkması ise sadece NATO’nun bilmem kaç tane üyesinden birinin eksilmesi değildir. Filistin halkının üstündeki cinayet senaryolarının susması demektir. Lübnan halkının yaşadığı acıların bitmesi gerektir. Türkiye söylendiği gibi herhangi bir ülke değildir. Türkiye sadece NATO’yu defetmekle kendi başının çaresine bakmayı garantilemez. Kendisini güvenlik altında almakla yetinmez. Bütün dünyanın güvenliğini, barışı garanti altına alacak bir yolun da açılışını yapar. İddiamız budur. O yolu açacağız.”
‘Türkiye’deki İsrailciler de defolup gidecek’
Aydemir Güler “Kardeşler sadece ABD’liler ve diğer NATO personeli gitmeyecek ama. Bugün Lübnan’da işlenen acımasız, karanlık cinayetin sonrasında Türkiye’deki İsrailciler cesaret buldular. Ve kurtlarını dökmeye başladılar. Bizim içimizde de İsrailciler, ABD’ciler, NATO’cular var. Türkiye sağı, Türkiye’nin gericiliği, Müslümanlık, kardeş Arap halkları diye bir sürü yalan dolan sözler söyleyebilirler. Ama gerçek yüzlerini, İsrail’in patlattığı bombaları duyunca sergilemekten geri duramıyorlar. İsrailciliklerini, Amerikancılıklarını, cinayetlerden, katliamdan yana olduklarını bugün sabahtan beri ilan eden sayısız vatandaşımız var. O vatandaşlarımız var ya, onlar da çekip gidecek. Nereye isterlerse oraya çekip gitsinler. Ama barışın sürdüğü, NATO’nun defedildiği ülkede onlara, cinayet şebekelerinin işbirlikçilerine yer yok. Şimdi devam ediyoruz. İncirlik’e yürümeye devam ediyoruz. 2026’da NATO zirvesi yapılacakmış, o zaman hesaplaşırız.” diyerek sözlerini sonlandırdı. Yürüyüşe katılan yurtseverler Atatürk Parkı’ndaki konuşmaların ardından İncirlik’e geçti. İncirlik’te yürüyüş gerçekleştiren yurtseverler sokakları ‘İncirlik Üssü’nü kapatacağız’ sloganıyla inletti.
‘Eğer o zamana kadar yapamamışsak halk iktidarı bu üsleri söker atar’
İncirlik’te konuşma yapan THTM Kurucu Üyesi ve TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan: “Türkiye’de bu ve benzeri üslerin olmasını kabul etmeyenler, içlerine sindirmeyenler. Şundan emin olalım: Eğer Türkiye’de emekçi halk iktidara gelinceye kadar, biz bu üsleri def edememişsek Türkiye’de halk iktidarının, emekçi iktidarının ilk gününde yapılacak şeylerden biri, bu kötülük üslerini söküp atmaktır.” İncirlik Üssü’nde dalgalanan Türkiye bayrağına değinen Okuyan: “Arkadaşlar birkaç yüz metre gerimizde duran ve bizim ülkemizin bayrağının arkasına saklanmış olan bir üsten söz ediyoruz. Bu bayrak, yurtseverlerin elinde çok güzel duruyor. Ne yazık ki bu bayrak ayıp gizlemek için de kullanılıyor. Arkadaşlar, bu ayıbı gizleyemezler. İncirlik üssü, Türkiye’nin NATO’ya girişiyle aynı yıl inşaa edildi. Ne işe yaradı? Bu üs Körfez Savaşı’nda, Irak’ın işgalinde defalarca kullanıldı. Komşu ülkelere, komşu halklara ölüm yağdırdılar buradan kalkan uçaklar. Başka arkadaşlar, 15 Temmuz Amerikancı darbe girişiminin merkez üslerinden birisi burasıydı. Bitmedi, şimdi buradan kalkan nakliye uçuşları, Kıbrıs’a uğrayıp İsrail’e cephane götürüyorlar. O İsrail Filistin halkını katletsin. Şimdi Lübnan halkını katletsin diye.”
‘Onlar kapatmazsa halkın demir yumruğu kapatır’
Kemal Okuyan: “Arkadaşlar boşuna bu üs kapansın demiyoruz. Bir bildiğimiz var. Bizim bildiğimizi Türkiye’nin yerli ve milli hükümeti de biliyor. Bu üssün arkasında ne dolaplar çevrildiğini. Bir taraftan yerli ve milli diyorlar, öbür taraftan da her türlü iş birliğine giriyorlar. O yüzden İncirlik ve Türkiye’deki diğer 15 tane Amerikan NATO üssü ve bir o kadar da radar. Bunların hepsi derhal kapatılmalıdır. Onlar kapatmazsa bu halkın demir yumruğu kapatır.” “Öyle bir ikiyüzlülükle karşı karşıyayız ki. Bakın bu üs için ‘efendim burası bize ait, Türk üssü. ABD askerleri burada bizden habersiz hiçbir şey yapamazlar.’ Yıllardır bu söyleniyor. Nasıl yapamazlar? Arkadaşlar bu üste Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir denetim hakkı olmayan faaliyetler yönetiliyor. Bir de nükleer silahlar var. Niye? ABD istediği yerde kullanır bunları. Peki biz niye ABD yüzünden hedef haline geliyoruz. İncirlikliler, Adanalılar, Mersinliler niye hedef haline geliyor. Bir savaşta, umarım olmaz, ama bir nükleer çatışma olursa, o nükleer silahların bulunduğu yerler hedeftir. Bizim halkımız hiçbir şekilde bilgi sahibi olmayan, kendi üzerinde hakkı olmayan bombalar yüzünden hedef halindedir. Bomba deyip geçmeyin, bunlar ciddi imha silahlarıdır. O yüzden bu üssü istemiyoruz. Dediğim gibi öyle Türk bayrakları boyayarak duvarlara, bu ayıbı gizleyemezsiniz. Başka ayıpları da gizleyemezsiniz.”
Bölgemizi kan gölüne çeviriyorlar
Konuşmasına Türkiye’nin İsrail’le ilişkilerine değinerek devam eden Kemal Okuyan, “İsrail’in Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’ın üzerinden uçan savaş uçaklarının yakıtı nereden gidiyor? “Kardeş” Azerbeycan’dan. Hangi ülkenin üzerinden gidiyor? Türkiye üzerinden. Ne ala memleket ya! Türkiye’nin güvenliği Kudüs’ten başlar diye ahkam keseceksiniz, sonra Filistin halkının tepesine bomba yağdıran uçakların yakıtlarını siz vereceksiniz. Bakın bizim İsrail halkıyla hiçbir sorunumuz olmaz. Bizi ilgilendiren o zengin sınıflar, o egemenler, o alçaklar. Onlarla dost falan değiliz, kardeş değiliz. Aynı şey ama Azerbeycan için de geçerli. Azeri halkını biz kardeş biliriz ama Azerbeycan üzerindeki zenginliklerin üzerine çökmüş bir aileyi, egemen sınıfları kardeş bilmeyiz. Onlar Azeri kaynakları yağmalarken, Filistin’deki kardeşlerimize ölüm yağdırıyorlar, yardım ediyorlar. Halklar kardeştir. Efendim ‘Filistinlilerden bize dost olmaz, onlar bize kazık atarmış’… Kazık atanlar işte arkamızda. Emperyalistler halkları birbirine düşürdüler, şimdi ırkçılık pompalayarak bölgemizi daha da kan gölüne dönüştürmeye çalışıyorlar. Türkü, Kürdü, Arabı, Azerisi, bu coğrafya da yaşanan herkes, yoksullar, ezilenler el ele verdiğinde, bu alçakların oyununu elbette bozarız.” dedi.
‘Bu alçaklığa yüreğimiz sızlıyor’
Okuyan: “Tarihsel bir kavgamız var bizim emperyalistler ve sömürücü sınıflarla, ama aynı zamanda yüreğimizde bir yangın var. Şu an Ortadoğu’da yaşananlar gerçek bir soykırımdır. İkinci Dünya Savaşı ve öncesinde Yahudiler çok ağır bedeller ödediler, katliama uğradılar, soykırıma uğradılar. Onların yanında ilerici insanlık durdu. Onların yanında devrimciler durdu, komünistler durdu. Ve şimdi o Yahudi halkının acısı üzerine çöreklenen katiller, katliamcılar, zengin İsrail sermaye sınıfı ve onun arkasında duran dünyadaki uluslararası tekeller, çok uluslu tekeller şimdi aynı katliamı Filistinlilere yapıyorlar. Arkadaşlar yüreğimiz sızlıyor bu alçaklığa. Öfkeleniyoruz iki yüzlü partilere, ikiyüzlü hükümet adamlarına, ikiyüzlü iktidara.”
‘Bu memleket bizim’
Kemal Okuyan sözlerini mücadele çağrısı ile sonlandırdı. “Bakın buraya geldik. Arkamızda İncirlik ABD üssü. Biz bu topraklarda, çok uluslu tekellerin, NATO’nun, ABD emperyalizminin ve diğer bilimum emperyalist ülkelerin tahakkümünü kırmak zorundayız. Bu halkın özgürleşmesi için. Dolayısıyla buradaki kararlılığımız sürdürüyoruz. İnsanlara dokunuyoruz, çoğalıyoruz. Bu mücadeleyi çoğaltıyoruz. Başka çaremiz yok. Bu memleket bizim. Bu memleket işbirlikçilerin, katillerin, sömürücülerin, hırsızların, kalleşlerini ikiyüzlülerin değil. Bu memleket Türkiye’nin emekçilerinindir.” Konuşmanın ardından alkışlarla “İncirlik Üssü’nü kapatacağız” sesi İncirlik’te yankılandı. Yürüyüş sloganlar, alkışlar ve ıslıklarla son buldu. Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin 1 Eylül’de başlattığı ve #Göreve başlığı ile yürüttüğü seferberliğin bir parçası olan Kartal-İncirlik yürüyüşü tamamlandı. NATO ve Emperyalist Savaşa Karşı Göreve kampanyası, Ekim ayında “Deşifre ediyoruz” başlığıyla gerçekleştirilecek çeşitli buluşma ve eylemlerle devam edecek.