Kalyoncu’dan kamuoyuna arz
KARBAFED Başkanı Mikail Kalyoncu, Artvin’in Murgul ilçesi Damar bölgesinde yapılması planlanan sodyum siyanür tesisi ile ilgili uyarılarda bulundu
Kocaeli Artvin Batum ve Havalisi Dernekleri Federasyonu Başkanı Mikail Kalyoncu yaptığı yazılı açıklamada şunlara yer verdi: “Sosyal hayat ve dinamik dengelerin çok hızlı değişiklik gösterdiği, globalleşen dünyada küreselleşmenin ortaya çıkarmış olduğu ekonomik dengeler, insanoğlunun en temel hakkı olan bilgi edinme ve sağlıklı yaşam hakkını elinde tutma arzusunu güçlendirmiştir. Dijitalleşmenin hızla geliştiği iletişim çağında bilgi kirliliği hızla artarken doğru bilgiye ulaşım zorlaşmıştır. Dünyanın birçok alanında sanayileşme hızla ilerliyorken, yaşam alanlarımız, tabiat, insan sağlığı ve sağlıklı yaşam dengelerimiz aynı hızla olumsuzluğa doğru ilerlemektedir. Bu bağlamda Artvin-Murgul-Damar bölgesinde kurulması hedeflenen sodyum siyanür ile altın ayrıştırma tesisinin de maalesef sosyal yaşam alanlarına ve insan sağlığına ciddi olumsuz etkiler yaratacağı bilinen bir gerçektir.
Sodyum Siyanür ile altın ayrıştırılması nasıl yapıldığını özetle açıklamak gerekir ise;
Elinizde tonlarca toprak var ve içinde küçük boyutlar/ağırlıklarda altın cevheri bulunuyor. Bunu tek tek elle ayıklamak mümkün değildir. Bu aşamada siyanür kullanılır. Siyanür çözeltisi ile altın içerikli kütleyi karıştırdığınız zaman şekerin suda çözüldüğü gibi altın siyanür içerisinde çözünerek katı halden sıvı hale geçmiş olur. Bu aşamada siyanür altını sıvı olarak bünyesine almıştır. Siyanürlü o çözelti çok yüksek oranda altın barındırır. Sonra o çözeltiye aktif karbon verilerek altın siyanür çözeltisinde çöktürülür ve ayrıştırılır. Sonra kurutup, külçe haline getirip piyasaya sürersiniz. Bu işlemi yapacağınız siyanür havuzu, madenin ve hacminizin büyüklüğüne göre değişmekle birlikte çapı 200-250 metre, derinliği 60-70 metredir. ( Boğaz köprüsünün denizden 67 metre yüksekte, bir futbol sahasının 105 metre olduğunu düşünelim lütfen). O siyanürlü çözeltinin bulunduğu havuz mutlaka açık havada olmalıdır.
Bu aşamada çözülmesi mümkün olmayan ve kontrol edemeyeceğimiz sorunlar şöyledir;
Sorun 1: Bu aşamaya kadar operasyon esnasında gaz fazına geçen siyanür gazı atmosfere geçiş yapar.
Sorun 2: Operasyon süresince çalışan iş gücü hem solunum, hem difüzyon yolu ile siyanüre maruz kalır.
Sorun 3: Operasyon sonrasında elinizde binlerce ton siyanür ile kontamine olmuş toprak ve cevherden arta kalan ağır metaller bulunur.
Sorun 4: Bu toprağın geri kazandırılması veya bertarafı süresince çevresel kontaminasyon ve atıkların yayılması söz konusu olur
Sorun 5: Ayrıştırma havuzlarının sızdırmazlığı ve iğne ucu kadar dahi olsa toprağa sızmalar, yer altı su havzalarına karışan siyanürlü çözelti.
Sorun 6; Tonlarca siyanür ve kontamine atığın depolanması, taşınması beraberinde birçok yasal sorumluluk ve riski de beraberinde getirir.
Hal böyle iken biz Kocaeli’de Artvin’imizi temsil eden bir sivil toplum kuruluşu KARBAFED olarak diyoruz ki; Önce Emniyet; İnsanoğlunun hayatını yöneten ve yönlendiren olgu, ‘İhtiyaçlar hiyerarşisi’dir. İhtiyaçlarınızı nasıl yönettiğinize bağlı olarak beklentileriniz değişir. Fakat genel geçer bir doğru vardır ki; en temel ihtiyacımız, yaşama hakkımızı korumak, emniyetimiz veya güvenliğimizdir. Bundan dolayıdır ki; her zaman en ileri teknolojiler, kişisel savunma ve korunma içgüdüsü ile savunma sanayisi ve emniyetli yaşam alanlarına yapılmaktadır. Kişi kendisini emniyetli hissetmediği ortamda yaşamak için diğer hiçbir gerekliliğe ihtiyaç duymamaktadır. Emniyetini güvence altına alamadığınız eğitimli, bilinçli bir topluluğu ekonomik özgürlük, istihdam yaratma gibi ikincil beklentiler ile yönlendiremezsiniz. Çünkü yaşam, dünyamızda en öncelikli korunması gereken bir hakikattir. Ölüm ihtimalinin konuşulduğu bir ortamda ekonomi, para, istihdam konuşamazsınız. Sağlık mı? İstihdam mı?Hayatı kolaylaştırıp, anlamlandırmaya çalışırken; başka hayatlara son vermemeli, Hele ki alternatif istihdam, üretim yöntemleri var ise!
“Siyanür kanser yapmaz; kanser süründürür, siyanür direkt öldürür”
Konunun teknik detayına hakim olamayan toplumlarda her kimyasal gibi siyanürün de kanserojen etkisi olduğu bilinir ve tedbirleri üzerinde çareler aranmaktadır. Oysa kanser hastalığı orta ve kısa dönemde bir süreç gerektiren (5-6 ay gibi ) bir hastalıktır. Siyanürden etkilenen bireyler için kanser olacak zaman dahi olmayacak, direkt ölüm gerçekleşecektir.
Medeniyet, Tabiat, Oksijen mi? Siyanür, Çölleşen tabiat mı? Türkiye’nin neresine giderseniz gidin, nerelisiniz sorusuna verdiğiniz cevap Artvinliyim ise; karşılaşacağınız cevap; BAL, EĞİTİLMİŞ-SAMİMİ İNSAN, TABİAT, ÇAM SAKIZI; yanına Murgul’u eklediğiniz zaman; BAL, EĞİTİMLİ İNSAN, TABİAT’IN YANINDA BAKIR MADENİNİ duyacaksınız. Çünkü bal, samimi ve doğal insan karakteri, doğal güzelliği ve bakır madeni Murgul için bir simge, imaj ve markayı temsil eder. Bu güzel unsurların yanına kendisi ile hiçbir şekilde bağdaşlaşmayan, eşyanın tabiatına aykırı duran SİYANÜRÜ koyduğunuz zaman; bal, doğa, tabiat ve çam sakızını anlamsız hale getirmiş olacaksınız.
“Tehlikeyi görmeli, buna göre karar vermeliyiz”
Murgullu, Artvinli hemşerilerimiz, memleketimizin insanı, doğru bilgiyi edinme hakkını kullanmalı, araştırmalı, öğrenmeli ve “NEYE RAĞMEN; NEYİ TERCİH ETTİĞİNİ” iyi analiz etmeli ve kararını vermelidir. Kükürt Dioksit Gazını hatırlayalım; 1970-1980’li yılları hatırlamalı, araştırmalı ve nefes almak için SO2 gazının ulaşması mümkün olmayan dağlara tepelere uzaklaşmak durumunda olduğu günleri hatırlamalı ve karar vermelidir. Mümkün ise ‘HAYIR’; Mümkün ise; tehlikeyi kökünde yönetmek adına böyle bir tesisin kurulmaması; alternatif istihdam fırsatlarının ortaya koyulması,
‘SİYANÜRE HAYIR; ALTERNATİF İŞ GÜCÜ VE İSTİHDAM SEFERBERLİĞİNE EVET’”