Köpekbalıklarını yaşat, denizleri kazan
Köpekbalığı Farkındalık Günü'nde tehlike altındaki kıkırdaklı balıklara ve köpekbalıkları için umutları artıran Ege ve Marmara'daki gelişmelere dikkat çekildi
WWF-Türkiye 14 Temmuz Köpekbalığı Farkındalık Günü’nde bir açıklama yaparak köpekbalığı ve vatozların parçası olduğu kıkırdaklı balıkların karşı karşıya bulunduğu tehditlere dikkat çekti. Açıklamada ayrıca Uluslararası Doğayı Koruma Birliği’nin kıkırdaklı balıklar için önemli bölgeleri belirleme çalışması sonrasında Ege ve Marmara kıyılarımızda köpekbalıkları için umutları artıran gelişmelere yer verildi. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) 14 Temmuz Köpekbalığı Farkındalık Günü’nde bir açıklama yaptı. Açıklamada Akdeniz’in 73 kıkırdaklı balık türünün yuvası olduğu belirtilerek bu köpekbalığı ve vatoz türlerinin %58’inin tükenme tehlikesi altında bulunduğuna, üstelik bir bölümünün çok kısa bir süre sonra yok olabileceğine dikkat çekildi.
Kıkırdaklı Balıklar için Son Şans
WWF-Türkiye Deniz ve Yaban Hayatı Müdürü Ayşe Oruç “Denizlerin besin zincirinde ve karbon döngüsünde yeri doldurulamaz rolleri olan köpekbalıkları ve yassı kıkırdaklılar yıllardır aşırı avlanıyor. Oysa bu türleri yaşatmanın sayısız faydası var. Onları sonsuza kadar kaybetmek istemiyorsak şimdi harekete geçmeliyiz. Köpekbalıkları, vatozlar, rinalar, folyalar, kemaneler ve denizkartalları gibi kıkırdaklı balıkları korumak için artık yeni yöntemlerimiz ve araçlarımız var. Bunları etkin şekilde kullanmanın zamanı geldi” dedi.
Köpekbalıklarının ve vatozların devam eden kaybına neden olan yaygın ve aşırı avlanmayı, riskli bir Jenga oyununa benzeten Oruç, “Bu oyunda ne kadar fazla blok çıkarırsanız denizlerimizi felakete o ölçüde daha fazla yaklaştırırsınız. Halihazırda ciddi sorunlarla boğuşan denizlerimizin daha fazla zarar görmesini önlemek, dönüşü olmayan bir yıkım ve yok oluşun önüne geçmek için bu riskli oyundan vazgeçmek zorundayız” şeklinde konuştu.
WWF-Türkiye, sağlıklı köpekbalığı popülasyonlarının sağlıklı deniz ekosistemleri anlamına geldiğinin altını çizerken köpekbalıklarını kaybetmenin kıyı topluluklarını geçim kaynakları, yiyecek ve turizm fırsatlarından mahrum bıraktığını da vurguladı.
Ege ve Marmara’da köpekbalıkları için umutları artıran gelişmeler
Öte yandan köpekbalıkları için umutları artıran gelişmeler yaşandı. Uluslararası Doğayı Koruma Birliği (IUCN) Köpekbalığı Uzmanları Grubu, Akdeniz’den Karadeniz’e uzanan geniş bir deniz alanında kıkırdaklı balıklar için önemli bölgeleri belirleme çalışmasını tamamladı. Ülkemizden de Ege Denizi’nde Edremit Körfezi ile Marmara Denizi’nde kuzey kıta sahanlığı ve Prens Adaları çevresi IUCN’in listesine eklendi. Kısaca ISRA (Important Shark and Ray Areas) olarak adlandırılan bu bölgeler, köpekbalıklarının ve yassı kıkırdaklıların yaşam döngülerinde önemli süreçlerin geçtiği ve bu nedenle korunması gereken bölgeler olarak kabul ediliyor.
WWF-Türkiye Kıkırdaklı Balıklar Danışmanı Hakan Kabasakal konuyla ilgili değerlendirme yaparak “Kriterler göz önüne alınarak bakıldığında, büyük beyaz köpekbalığının (Carcharodon carcharias) üreme bölgesinin bulunduğu Edremit Körfezi’nin ISRA ilan edilmesi bizleri şaşırtmadı. Ancak, Marmara Denizi’nde de iki bölgenin -kuzey kıta sahanlığı ve Prens Adaları çevresi- ISRA ilan edilmeleri, kıkırdaklı balıkların nesilleri için taşıdığımız umutları artırıyor” dedi.
ISRA ilanı ülkeye bir yaptırım getirmese de kıkırdaklı balıkları koruma çalışmalarında alansal farkındalık yaratan ve tutarlı sınırlar çizen bir uygulama olarak dikkate alınabilir. Her 3 kıkırdaklı balık türünden 1’inin tükenme tehlikesi altında olduğu ve bu gerçeğin önemli nedenlerinden birinin habitat tahribatı ve kaybı olduğu günümüzde ISRA inisiyatifi, yaşam umutlarını artıran ve bizi harekete geçmeye çağıran bir girişim. Prens Adaları ISRA’sı, İstanbul’un yanı başındaki adaların çevresinde yaklaşık 134 km2’lik bir alanda yayılıyor. Derinliği en fazla 100 m’ye ulaşan bu bölgenin ISRA olarak kabul edilme gerekçesi ise, Akdeniz’de “kritik tehlikede – CR” olarak değerlendirilen nadir bir tür olan domuz köpekbalığının (Oxynotus centrina) bu bölgede düzenli olarak görülüyor olması. Ayrıca, Prens Adaları’nın bozcamgöze de (Hexanchus griseus) ev sahipliği yapması ISRA ilanını kolaylaştıran bir başka gerekçe oldu.
Tekirdağ’dan İstanbul Boğazı yakınlarına kadar yayılan Marmara Kıta Sahanlığı ISRA’sı ise, yaklaşık 1.142 km2’lik yüzölçümü ile daha geniş bir bölgeyi kaplıyor. Azami derinliği 200 m olarak belirlenen bu ISRA, tehdit altında olan camgözlerin (Mustelus asterias ve M. mustelus) beslenme alanlarının bulunduğu bir bölge olarak dikkat çekiyor. Marmara Denizi’nde ilan edilen her iki ISRA’da zaman zaman Echinorhinus brucus ve Centrophorus uyato gibi derin deniz köpekbalıkları ve keler balığı (Squatina squatina) gibi “kritik tehlikede” olan türlere de rastlanıyor.
Dünya denizlerinde yaklaşık 400 milyon yıldır kol gezen köpekbalıkları dinozorlardan daha uzun süre önce yaşam sahnesinde rol aldı
Bazı türler büyük çaplı (>%95) düşüşlere maruz kalmış ve bir zamanlar yaşadıkları bölgelerde artık yok olmuş olsa da, şaşırtıcı bir şekilde yalnızca bir türün nesli henüz tükendi. Ancak Akdeniz’de testere balıkları gibi bölgesel yok oluşlar yaşandı. Bu kadim türlerin sonsuza dek kaybolmasını önlemek istiyorsak, şimdi kaçırmamamız gereken dar bir fırsat penceresi var.
Harekete Geçin
Dünyanın dört bir yanındaki karar alıcılar, köpekbalıklarını ve diğer türleri aşırı avlanmadan koruyan mevcut mevzuatı acilen yürürlüğe koymalı ve popülasyonlarındaki düşüşlerinin durdurulmasını ve tehdit altındaki türlerin iyileşmesini sağlayacak tedbirleri güçlendirmeli.