Yerelde kadın liderliğini güçlendirmek
Mor Merdiven projesiyle biz aslında yerelde kadın liderliğini güçlendirmeyi arzu ediyoruz. Yerelde kadın liderliğinden kastettiğim şu, muhtarlıklardan başlayarak belediye meclis üyelikleri, belediye başkanlıkları, kent konseyleri, kadın kooperatifleri, sivil toplum kuruluşları yani günlük hayatın her kademesinde, her aşamasında kadınların ön plana çıkmasını, kadın liderliğinin güçlenmesi ve kadın liderliklerinin önceliklendirilmesini amaçlıyoruz. Bu bir merdiven, bir basamak, aşama aşama, kademe kademe. Mor Merdiven’in çıkış noktası Hatay ve Maraş’tan oldu. Çok büyük bir deprem yaşadık ve kentlerin yeniden ayağa kalkabilmesi, yeniden inşa ve imar edilmesinde kadın liderliğinin önceliklendirilmesi için bu şehirlerden başladık çalışmaya.
“Kapsayıcılığın muhtarlardan başlamasını hedefliyoruz”
Bizler, Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı olarak zaten yerelde mikro yerel olarak tanımladığımız mahallelerde, muhtarlık seviyesinde toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlenmesini, sağlanmasını ve eşitliğin ve kapsayıcılığın muhtarlardan başlamasını hedefliyoruz. Mor Merdiven olarak amacımız buydu. Yani Hatay ve Maraş’ta kentlerin yeniden inşasında, imarında, kentlerin yeniden eski haline kavuşmasında kadınların ön planda olması.
Mor Merdiven, depremle beraber başladı ama sadece depremle sınırlı kalmayacak. Kadınların kararların nesnesi değil, öznesi olması için biz bir dizi kapasite güçlendirme eğitimleri, programları, kampanyalar, savunuculuk çalışmaları, belgesel çalışmaları yaptık. Böylece kadın liderliği, kadınların yaptığı iyi uygulama örnekleri her tarafta, kamuoyunda açık ve şeffaf bir şekilde görünür olsun arzu ettik.
Bizler Küresel Eşitlik ve Kapsayıcılık Ağı olarak bunda katkımız olduğuna inanıyoruz. Türkiye genelinde 20 ilde birebir kadın muhtar ve muhtar adaylarına kapasite güçlendirme eğitimleri düzenledik. Bunlar adaylaşma, strateji geliştirme, kampanya yönetme ve örgütlenme, seçim gününe hazırlık, toplumsal cinsiyet eşitliği gibi başlıkları içeren eğitimlerdi. Kadınlara muhtarlık mevzuatını anlattık. Nasıl aday olunacağını, nasıl seçime hazırlanılacağını anlattık. Sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy kadın muhtarlar için çalıştık.
Bin 134 olan kadın muhtar sayısı resmi olmayan sonuçlara göre, 2 bin 150’ye yükseldi. Ama daha mazbatasını alamayan muhtarlar var. Hâlâ itiraz süreçlerinin devam ettiği mahalleler, köyler var. Muhtarlıkta süreç biraz daha uzayabiliyor. Bu artıştaki en büyük sebep şu, kadınlar toplumsal cinsiyet rollerini mahalle ve muhtarlıklardan itibaren kırmak istiyor. Ama toplumsal cinsiyet rollerini kırmak atomu parçalamaktan daha zordur. Büyük şehirlerde, mahallelerde toplumsal olarak da bir bilinç gelişti. “Ben muhtarı tanımasam da kadın muhtarsa oy veririm” diyorlar. Köylerde, kırsal yerlerde bu algıyı kırmak çok zor. ‘Kadından muhtar mı olur? Kadına oy mu verilir? Bizim köyde hiç erkek kalmadı mı da kadını aday gösterdiniz?’ gibi cinsiyetçi söylemler çok fazla kullanılıyor.
Kadın aday sayısı arttı
Mahallelerde, muhtarlıklarda ‘Eğer varsa niye kadına oy vermeyelim?’ diye de bir toplumsal bilinç oluştu. Kadın aday sayısı arttı, kadınlar çok iyi çalıştı. Kapı kapı ev ev dolaştı. 14 farklı gün grubuna giren, mahalleyi karış karış gezen, sosyal medyayı çok aktif kullanan, esnaf ziyaretleriyle çok iyi kampanya süreçlerini tamamlayanlar var. Ama süreç iki ayaklıydı. Kadınlar çok iyi çalıştı, kampanya yürüttü bu ilk ayağıydı. İkinci ayağıysa, toplumda kadın muhtar konusunda ciddi bir bilinç oluştu. Ben seçim günü okul görevlisiydim. Binaya giren çıkanlarla konuştuğumda hemen hemen herkes şunu söyledi, “Muhtarla işim yok, muhtarı tanımıyorum ama kadın adaysa ona oy veririm.” Bunu biz birçok yerde gördük, işittik. Kadından daha iyi muhtar olur, daha sorumluluk duygusu yüksek şekilde muhtarlık görevini icra eder ve muhtarlığı ek iş olarak değil, tek iş olarak görür. Mahallelerde en çok vakit geçiren, çocuğunu okula, sağlık ocağına götüren kadınlar. Ev ve aile işleri gibi toplumsal roller kadınların üzerinde. “Mahallede daha çok vakit geçiriyorsa sorunları daha iyi bilir, dolayısıyla çözüm yollarını da daha iyi bilir.” Bu bakış açısıyla da mahallelilerin bir bölümü kadın adaylara oy verdi.
“Eski muhtar suyu, elektriği kesiyor”
Eski muhtar görevi kolayca devretmiyor. Bütün ofisi boşaltanlar, elektriği suyu doğalgazı kesenler var. “Girdim anahtarı aldım, oda bomboş hiçbir şey yok” diyor bir muhtar. Belediyenin verdiği bilgisayarı bile alıp götüren var. Kesinlikle bir görev teslim süreci yok. Ve bunları yapanların yüzde 99’u da erkek muhtarlar. “Eksik evraklar var, ne olduğu, defterlerin nerelerde tutulduğunu bilmiyorum. Bunlarla ilgili hiçbir görev teslimi almadım” diyen var. “Bomboş odaya girdim. Su, elektrik, doğalgaz hiçbir şey yoktu. Burayı sıfırdan inşa ediyorum. Yeniden var etmeye çalışıyorum. Bana hiçbir bilgi transferi yapılmadı” diyor yeni göreve başlayan kadın muhtarlardan biri.
“Muhtarlıklarda olay çok kişiselleşiyor”
Bir diğer mesele, mazbatayı aldıktan sonra ne yapacaklarını bilmiyorlar. Çünkü biz ne kadar eğitimlerde bahsetsek de birebir yaşamak bambaşka bir şey. Bunun bir okulu yok. Bazı şeyler okuyarak araştırarak ve deneyimleyerek olur. Süreci el yordamıyla, deneyimleyerek öğrenmeye çalışıyorlar. Ayrıca muhtarlıklarda olay çok kişiselleşiyor. Taraflar birbirine küsüyor, konuşmuyorlar. Hatta şunu bile duydum, “Eski muhtar ve ekibi benim aleyhime çalışıyor. Çöpler toplanmıyor, ışıklar yanmıyor diyerek sürekli vatandaşı galeyana getiriyorlar. Vatandaş da belediyeyi arıyor, sürekli şikayet ediyor. ‘Sen çalışmıyorsun’ diyorlar. Ya mazbatayı alalı 1 hafta oldu. Ne nerede, ne nedir çözmeye çalışıyorum. Ama sürekli eski muhtar veya rakiplerim benim aleyhime çalışıyor.” Küslükler, iftiralar, karalama kampanyaları seçildikten sonra olaylar soğuyup yatışana kadar bir süre devam ediyor maalesef. Herkes birbirini çok yakından tanıyor. Belediye gibi değil ki. Özellikle Anadolu’da 100 kişinin yaşadığı köyler var. Neredeyse herkes birbirini tanıdığı için olay kişisel bir boyutta ilerliyor. Kişiselleşiyor bütün sorunlar.
Dayanışma evi gibi
Kadınlar muhtarlık ofislerinin kapısını sonuna kadar açıyor. Bu ofis herkese açık, sanki bir ev gibi. İnsanların sürekli yaşadığı ya da sürekli gelip kaynaştığı bir dayanışma evi gibi düşünebilirsiniz burayı. Çünkü kadınların, gençlerin sosyalleşebileceği bir alan yok. Mahallelerde kahvehaneler var, onlar da erkeklere açık. Birisi gidiyor çayını, kahvesini içiyor, birisi derdini anlatıyor, sorununu paylaşıyor, mutluluğunu paylaşıyor. Resmen bir dayanışma merkezi haline geliyor. Birbirleriyle dertleşiyorlar, sosyalleşiyorlar. Bir sosyalleşme alanına ihtiyaç var ve kadınların muhtarlık ofisleri tam olarak bu amaca hizmet ediyor. Dahası kadın muhtarlar kadınlara, gençlere meslek edindirme kursları, dersler, seminerler, halk eğitimle anlaşmalı olarak okuma yazma kursları gibi olanaklar sağlıyor.
Kadını olsun erkeği olsun herkes kendini kadın muhtara daha yakın hissediyor, sorununu daha rahat anlatıyor. Erkek erkeğe sorununu daha zor anlatırken “erkeklik duygusu” incinir diye erkek muhtara kolay kolay anlatamazken kadınlara daha kolay anlatıyorlar. Kadın muhtarın giremeyeceği bir ev, yer yok. Kadınların iletişim yeteneği çok yönlü, daha disiplinli, düşünme ve çözüm üretme yeteneği de fazla olduğu için aslında süreci mahallede daha hakim bir şekilde yönetiyor