30 milyonu aşkın çalışanı doğrudan ilgilendiren Türk İş Kanunu’nda değişiklik çalışmaları yeniden gündemde. Ücretlerden çalışma saatlerine, genel tatil ücretlerinden esnek çalışmaya, haftalık izinden yıllık izne kadar birçok başlıkta yeni düzenlemeler yapılacağı söyleniyor. İddiaya göre iş kanunu komple değiştirilecek, çalışma saatleri 40 saate düşürülecek, ‘uzaktan’, ‘kısmi’, ‘platform’ gibi yeni nesil esnek çalışma modelleri getirilecek.
Konuya ilişkin değerlendirmede bulunan Türkiye Komünist Partisi Merkez Komite üyesi Alpaslan Savaş yıllar önce sinyalini verdikleri fakat sonrasında geri çektikleri “kıdem tazminatı” oyunu yeniden sahada dedi. Epeydir gündemlerinde olan çalışma yasalarında bir dizi değişiklik yapmak için patronların kolları sıvadığını söyleyen Savaş, “‘Çalışma sürelerini düşüreceğiz’ söylemi esnekliğin pozitif dayanağı olarak anlatılır hep. Aslında esneklikle çalışma süreleri düşmez. Bu bir kamuoyu propagandasıdır, çalışma süreleri belirsizleşir. Dolayısıyla bu sefer ‘çalışma sürelerini düşürüyoruz’ söylemini öne çıkardılar” diye konuştu.
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu (YOİKK) 2019 yılında da toplanıp bu gündemi görüşmüştü. O zaman da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “25 yaş altı, 50 yaş üzeri işçilerin istihdamını sağlayacağız” sözleriyle bu paketi öne çıkarmıştı. İstihdam Kalkanı Paketi ismi verilen paketin içeriği aslında şimdi öne çıkarılan paketle aynı. Erdoğan yaptığı açıklamada 25 yaş altı ve 50 yaş üzeri işçilerin istihdamını “esnek çalışma” ile teşvik edeceklerini söylemişti. O dönemde basına sızdırılan bilgilere göre de esnek çalışma “süreli sözleşmeler” ile teşvik edilecekti. Yani belirli süreli sözleşmeler ile.
Belirli süreli sözleşme İş Kanunu’nun 11’inci maddesinde yer alır. Süresi belirli olan işlerde ya da belli bir işin tamamlanmasında yapılır. Objektif koşullara bağlıdır, yani yapılacak işin bu sözleşme için uygun olması gerekir. Objektif koşul, öngörmedik şekilde artan siparişler, iş yerinde geçici olarak yapılması söz konusu olan ya da mevsimlik işler gibi durumlardır. Yani patron kafasına göre belirli süreli iş sözleşmesi ile işçi çalıştıramaz. Belirli süreli iş sözleşmesi birden fazla üst üste yapılamaz. Belirli süreli iş sözleşmesiyle çalışan işçinin işi, sürenin tamamlanmasıyla sona erer. Belirli süreli sözleşmeyle çalışan işçiye ihbar ve kıdem tazminatı ödenmez. İş güvencesi kapsamında değildir, yani işe iade davası açamaz.
Savaş perde arkasındaki amacı şöyle anlattı: “Evet, bu esnek istihdam biçimidir ve bunu yaygınlaştırmak istiyorlar. Ancak esas hikâye kıdem tazminatı hakkının ortadan kaldırılmasını sağlamak. Objektif şart ortadan kaldırıldığında, üst üste ikiden fazla belirli süreli iş sözleşmesi yapılmasına imkan tanıdığında kıdem tazminatından kurtulmuş olursun. Hiçbir işveren bu koşullarda belirsiz süreli iş sözleşmesiyle işçi çalıştırmaz neden çalıştırsın ki?”
Burada Savaş bir noktaya dikkat çekiyor, Mehmet Şimşek programına. Ona göre Şimşek programı faiz ayarlaması, kur düzenlemesi, enflasyon adımları, bütçe planlaması üzerinden tartışılıyor ancak bununla sınırlı değil. Yani Şimşek’in programı yalnızca bir ekonomi programı değil, bu adım da programın bir uzantısı.
Savaş, “Programının çok önemli bir ayağı var, o da çalışma yaşamındaki düzenlemeler yani işçi hakları” diyerek şu noktalara dikkat çekti: “Sadece zam yapmayarak değil patronları her türlü iş gücü maliyetini her kanaldan düşürmeye dönük bir çabası var. İşçi giriş-çıkışlarında patronların maliyetini sıfıra düşürmek de bu Şimşek programının başında geliyor. O da bir nevi işçi maliyetini düşürmek çünkü. İşe iade hakkını elinden alıyor, kıdem tazminatını ortadan kaldırıyor bu şekilde”