“Şura’ ya 4 gün kaldı”
Veli- Der Başkan Yardımcısı Korkmaz, “Şura’da eğitimin gerçek gündemleri yok! biz de yokuz!” eleştirisinde bulundu
“Ara tatil sonrası da okullarda koşullar salgın öncesi koşullarla aynı” diyen Vel- Der Kocaeli Şubesi Başkan Yardımcısı Beyhan Korkmaz eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Okulların açıldığı 6 Eylül tarihinden bu yana tam 12 hafta geçti. Salgında eğitim-öğretim sürecinin 12. haftasında en az 28 eğitim emekçisi alınmayan önlemler nedeniyle yaşamını kaybetti. Sınıflarda karantinalar sürüyor ve öğrencilere, öğretmenlere (+) tanısı konuyor. Yalnızca İzmir’ de on iki hafta sonunda en az 616 sınıf karantinaya alındı. Bin 106 öğrenci ve 300 öğrenciye (+) tanısı konuldu.
6 Eylül tarihinden önce de aradan geçen 12 hafta boyunca da siyasi iktidarı ve Milli Eğitim Bakanlığı’ nı salgın ve salgında alınması gereken önlemler konusunda sürekli uyardık. Sadece uyarı ile sınırlı kalmayan yaşanan sorunlara çözüm olabilecek önerileri de geride bıraktığımız 12 hafta boyunca sürekli olarak dile getirdik.
Salgında alınması gereken önlemleri ve bu önlemlerin gerçekten sağlıklı işleyebilmesi için gerekli olan koşulları sürekli olarak karar alıcılara iletmeye çalıştık. Özellikle öğrencilerimizin ve eğitim emekçilerinin sağlığı ve hakları için gerekli olan tüm koşulları ısrarla kamuoyu ile paylaşmaya çalıştık.
Eğitim ortamlarında fiziksel mesafenin sağlanabilmesi ve gerekli temizlik ve hijyen koşullarının oluşabilmesi için yapılması gerekenleri; ek derslikler ve ek öğretmen atamasının fiziksel mesafenin sağlanmasını ve öğrencilerin eğitim hakkı açısından oldukça önemli ve ertelenemez bir koşul olduğunu defalarca ifade ettik. Ancak geldiğimiz aşamada Milli Eğitim Bakanlığı ne ek öğretmen ataması yaptı ne de MEB’ in ek derslik oluşturma konusunda bir girişimi oldu.
Sınıflarda havalandırma sisteminin olmamasının kış koşullarında yaratabileceği olumsuzluklara dikkat çektik. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı sınıfların ve eğitim ortamlarının sağlıklı bir şekilde havalandırılmasına yönelik de herhangi bir girişimde bulunmadı.
Havaların soğuması ile birlikte sınıflarda pencerelerin ve kapıların açılarak havalandırma yapılmasının gittikçe zorlaştığını görüyoruz. Maalesef ara tatil boyunca pek çok sınıfta fiziksel düzenlemeler yapılma olanağı varken bu konuda da Milli Eğitim Bakanlığı’nın hiçbir adım atmadığını gördük.
Bu anlamı ile geride bıraktığımız 12 hafta boyunca eleştirdiğimiz değişmesi gerektiğini söylediğimiz ve alınması gerektiğini söylediğimiz önlemler konusunda hiçbir ilerleme sağlanmadı.
Önümüzdeki dönemin daha sağlıklı devam edebilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı acil bir şekilde somut sorunların çözümüne yönelik adım atmak zorundadır.
“OKUL TERKİ RİSKİ DEVAM EDİYOR”
Daha önce yaptığımız açıklamalarda Milli Eğitim Bakanlığı’ nı en az 675 bin öğrencinin örgün eğitim dışına çıkışı öncesi ve sonrası okul terkleri konusunda defalarca uyardık. Ara tatil öncesinde yapılan sınavlar ve bu sınavların sonuçlarının öğrencilerin üzerinde olumsuz etki oluşturabileceğine dair kaygılarımızı ifade ettik.
Muğla Veli-Der şubemizin yaptığı çalışma sonucunda yalnızca Fethiye’ de 475, Bodrum’ da 158, Dalaman’ da 113, Milas’ ta 109, Seydikemer’ de 108; 13 ilçede son 1 yılda 1279; son 3 yılda 3094 öğrenci örgün eğitim dışına çıkmıştır.
Özellikle yoksul ailelerin çocuklarının ve dezavantajlı kesimlerin çocuklarının uzaktan eğitime erişim konusunda yaşadıkları sıkıntılar ve salgınla beraber oluşan diğer sorunlardan kaynaklı eğitimden uzaklaşma olasılığının olduğunu belirtmiştik.
Okulların yeniden açılması ile birlikte bu konuda herhangi bir sorun yaşanıp yaşanmadığı konusunda Milli Eğitim Bakanlığı bir an önce kamuoyuna açıklama yapmalıdır.
Ara tatilden sonra okula dönmeyen tek bir öğrencimizin dahi olmasını kabul etmiyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı’ na soruyoruz;
22 Kasım tarihi itibari ile okula devam etmeyen öğrenci sayısı kaçtır?
Bu öğrencilerin okul türlerine ve yaşam alanlarına göre sayıları nedir?
Bu öğrencilerin cinsiyete göre sayıları nedir?
Okula devam etmeyen öğrencilerin ailelerinin sosyo-ekonomik düzeyine göre sayıları nedir?
Okula devam etmeyen öğrencilerin yeniden örgün eğitime kazandırılması için alınan önlemler nedir?
22 Kasım itibari ile açık okullara açık lise başta olmak üzere kaydını alan öğrenci sayısı nedir?
12 yıl zorunlu eğitimin bulunduğu bir ülkede okul terki ve açık okullarda okuyan öğrenci sayısının çokluğu konusunda Milli Eğitim Bakanlığı’ nın aldığı bir önlem var mıdır?
Veli-Der olarak açık bir şekilde ifade etmek isteriz ki bir sorunun çözümü ancak onu sorun olarak kabul etmekle mümkündür. Okul terkini ve açık okullara devamı sorun olarak görmeyen bir yaklaşımın sorunu çözmesi de mümkün değildir. Ancak istisnai durumlarda devam edilmesi gereken açık okullara bu kadar fazla sayıda öğrencinin devam ediyor olması sistemli bir politikanın sonucudur ve bu politika yanlıştır. Öğrencilerin eğitim ortamından koparılması bir taraftan onların eğitim hakkını sınırlandırırken diğer taraftan da gelişimleri üzerinde olumsuz etki yapmaktadır. O nedenle açıktan eğitime devam eden öğrenci sayısının azaltılması ve öğrencilerin örgün eğitime kazandırılması temel bir politika olmalıdır. Okul terki konusunda yaşanan sıkıntıların çözümü ise MEB’ in en öncelikli ve ertelenemez görevidir.
“ŞURA VE GERÇEKLER”
Önümüzdeki hafta 1-3 Aralık tarihlerinde toplanacak olan eğitim şurası açıkça görülmektedir ki eğitimin gerçek sorunlarına ve bu sorunların çözümüne dair somut sonuçlar üretmekten uzaktır. Şura’nın toplanma biçimi, katılımcıların belirlenmesi süreci, şuranın gündemi ve toplanacağı mekan aslında Şura’nın neye hizmet edeceğini bize göstermektedir. Şura ile amaçlanan; 4-6 yaş arası çocuklarımızı okul öncesinde Kuran kurslarına zorunlu bırakmaktır.
Şura’daki saklı ancak bizim için son derece açık temel gündemlerden biri 4-6 yaş arası çocuklarımız için okul öncesi eğitimde Kuran kurslarının zorunlu hale getirilmesi olacaktır. İllerden verilen önergelerde de bu başlığın yer aldığını biliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı açıklamalar, bu maddenin Cumhurbaşkanlığı Yıllık Çalışma Planı’nda yer alması da Şura’dan çıkarılmak istenen temel başlıklardan birinin okul öncesinde Kuran kurslarının zorunlu eğitim kapsamına alınacağını bize göstermektedir. Laik, kamusal, bilimsel, ücretsiz okul öncesi eğitim tüm çocuklarımızın tartışılmaz en temel hakkıdır. Ancak eğitime yeterli bütçe ayrılmaması, son açıklanan siyasi iktidarın eğitimde 20 yıl açıklamasında okul öncesi eğitim kurumlarında yer alan öğrenci sayısının oldukça azalması bize gerçek amacın ne olduğunu bir kez daha göstermektedir. Okul öncesi eğitimin oldukça pahalı olduğu ve bir çok mahallede okul öncesi eğitim kurumunun olmadığı ama onlarca Kuran kursunun olduğu bir gerçeklikte çocuklarımız ve aileleri okul öncesinde Kuran kurslarına mecbur bırakılacaktır. Soyut bilgi döneminde olmayan çocuklarımıza okul öncesinde Kuran kurslarının dayatılması eğitim hakkı ve çocuk hakkı ihlalidir.
Şura ile amaçlanan yapılan açıklamalarla da çok açık bir şekilde görüldüğü üzere “Öğretmenlik Meslek Kanunu” ile öğretmenlerin mücadele ederek elde ettiği kazanımların ellerinden alınması, baskıyla kuşatılması ve güvencesizliğin önünün daha da açılmasıdır. Öğretmenlerin memleket tarihi boyunca görülmemiş bir şekilde baskıyla kuşatıldığı bir dönemde Öğretmenlik Meslek Kanunu müjde olarak duyuruluyor. Neden şimdi? Neden bu ısrar? Bu kanunun içeriği nedir? Neden kapalı kapılar ardında hazırlanıyor? Öğretmenlerle ilgili bir kanunun çıkarılıp çıkarılmayacağına da içeriğinin ne olacağına da öğretmenler karar vermelidir. Haklarıyla güçlü bir öğretmen çocuklarımızın nitelikli eğitim hakkının güvencesidir.
Şura ile amaçlanan meslek liselerindeki çocuklarımızın ucuz iş gücü haline getirilmesi, eğitim haklarının tamamen ellerinden alınmasıdır.
Öğrenci Veli Derneği olarak açık bir şekilde ifade ediyoruz. Bu Şura’ ya katılarak bu Şura’ nın meşrulaşmasına izin vermeyeceğiz.
Salgın koşullarında eğitim alanında yaşanan tahribatı sorunları ve mağduriyetleri gündemine almayan bir Şura’ nın eğitime ve çocuklarımıza katkı sunmayacağı açıktır.
Katılımcıların ve karar alma süreçlerinin demokratik bir şekilde değil de yukarıdan verilen direktiflerle işletilmesi zaten bu Şura’ nın öğrencilere ve eğitim emekçilerine katkı sunmayacağını göstermektedir.
23-24 Kasım tarihlerinde Öğrenci Veli Derneği olarak “Halkın Eğitim Şurası” nı gerçekleştirdik. Şura ile ilgili ayrıntılı açıklamamızı 30 Kasım tarihinde tüm şubelerimizle eş zamanlı yapacağız.
Şura öncesi olduğu gibi Şura sonrası da çocuklarımızın kamusal, laik, bilimsel eğitim hakkını esas almayan kararlara, adımlara karşı tüm demokratik haklarımızı Öğrenci Veli Derneği olarak kullanacağız”