Süzen’den ailelere okul öncesi bilgilendirme
Özel Aile Konak Hastanesi’nden Uzman Psikolog Betül Çelik Süzen, özellikle bu yıl ilk kez okula başlayacak olan çocuklar ve aileleri için önemli bilgiler verdi.
Süzen, “Yeni bir eğitim öğretim yılı başlıyor. Özellikle okulla yeni tanışacak olan öğrencilerimiz ve ailelerimizin bu aşamada yaşadıkları tedirginlikleri en aza indirgeyebilmek adına önerilerde bulunduk.
Her başlangıç heyecan vericidir. Kontrol edilebilir heyecan, besleyicidir, motive eder ve anılarımızı süsler. Ancak ne zaman ki bu duygu dozunu arttırır ve yerini endişeye bırakır, işte o zaman gerek ebeveynler, gerekse çocuklar için tehlike çanları çalıyor demektir.
Peki bizler gelişimin en etkili gücü olan eğitim/öğretim sürecini, böylesi bir krize sürüklememek adına neler yapabiliriz?
Atılacak her yeni adım öncesi yapılan küçük hazırlıklar, bireylerin kendilerini ‘Yaşı kaç olursa olsun’ hazırlıksız karşılaşmalara oranla, daha güvende hissetmelerini sağlar” dedi.
Psikolog Betül Çelik Süzen, “Hazırlık süreçlerinde en önemli ve öncelikli rol ailelere aittir. Çünkü çocuk için okul, evden ilk kez ayrılıp kendi başına var olmaya çalışacağı, günün büyük bir bölümünü yeni arkadaş ve yetişkinlerle geçireceği farklı bir ortam demektir. Bu noktada çocuk, tanışacağı bu yeni ortama, onun için en tanıdık olan ortamı, yani aile ortamını yansıtacaktır. Aile ortamı eşittir okul, çocuk eşittir öğrenci olacaktır. Çocuğunuzun okula dair gerçekçi bir bakış açısına sahip olmasını sağlamanız çok önemlidir.
Bu aşamada hatırlatmak isterim ki; çocuklarını prens, prenses olarak yetiştirmeyi ilke edinen ailelerimiz için başlangıç krizleri çok daha büyüktür. İlk kez gerçek hayatla karşı karşıya kalan çocuk, prens/prenses olmadığı gerçeğiyle yüzleşecektir. Bunun üzerine yaşayacağı hayal kırıklıkları, eğitim sürecinde çatışmalara sebep olacağı gibi, aileleri de bu durumun sorumlusu yapacaktır. Böylesi bir soruna sebebiyet vermemek adına; çocuklarımıza verebileceğimiz en kıymetli hediyenin; mutlu, sağlıklı ve huzurlu ANNE-BABA modelleri ile değerli EVLATLARI çizgisinde kalabilmek olduğunu hatırlatmak isterim. Anne baba ve onların çocukları olmaktan daha anlamlı bir etiket düşünülebilir mi?” ifdelerini kullandı.
“Ağam, paşam, prensesim, kraliçem vs.” tanımlarını dışlayarak işe başlamaya ne dersiniz?
Süzen açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Çocukların öğrenme süreci hazırlığında amaç; onların, herhangi bir duygusal zorluğa uğramadan kolayca ve yeterli olarak öğrenebilmesini, uyum gösterebilmesini sağlamaktır.
Tüm bunların yanında çocuk, ilk kez programlı öğretimin gerektirdiği etkinliklere katılma, belirli bir disiplin planı dahilinde kurallara uyma, öğretmenin istediklerini yerine getirme ve daha da önemlisi okuma-yazma, aritmetik gibi bilgi konularını öğrenme ile yükümlüdür. Dolayısıyla bu aşamada yaşayacakları tedirginlikler olağandır. Bu tedirginliğe kendi endişelerini ekleyen ailelerimiz ise, durumu, kaosa dönüştürmektedir. Sonrasında çocuk bu krizi ciddi bir tehlike olarak algılamaktadır.
Okula yönelik gelişen bu endişe ve korku duygularının sonucu olarak, çocuk;
Aile dışı ortamlara direnç göstermeye başlamakta,
Aileye bağımlılık geliştirmekte,
Özgüven problemine zemin hazırlamakta ve karşımıza yeni bir kavram çıkmasına sebep olmaktadır; ‘Okul Fobisi’”
Süzen, “Okula başlayacak olan çocukların sahip olması gereken yeterlilikler konusunda çocuğunuza ışık tutabilirsiniz. Sizlere yardımcı olabilmek adına, okul öncesi dönemde, üzerinde durulabilecek yetkinlikleri sıraladık:
Kalem kullanabilmek (Çeşitli çizimler, şekiller yapabilme vb.)
Kendi kendine giyinebilmek
Tuvalet kontrolünü yapabilmek
Kendi temizliğini yapabilmek
Sosyal iletişim kurallarını bilmek ve uygulamak (Yardımlaşma,sıra olma vb.)
Aile içindeki sorumluluklarını yerine getirmek
Anneden ve evden ayrılabiliyor olmak
Diğer çocukların varlığına katlanabilmek ve onlarla baş edebilmek
Kendini ifade edebilmek
Arkadaşlık ilişkileri ve iletişim kurabilmek
Özgüven sağlamaya yönelik becerileri geliştirecek etkinlikler sunmak
Kendini tanımak, sevmek, olumlu düşünmek
Kendi duygularını tanıma ve ifade etmeye yönelik becerileri geliştirecek etkinliklerde bulunmak
Başkalarının duygularını anlama, empati kurma becerilerini geliştirecek etkinliklere yer vermek
Duygusal tepkilerini kontrol etme becerilerini geliştirmeye yönelik etkinlikler (Kızgınlık, öfke, ağlama, korku, utangaçlık vb.) dedi.
Pikolog Süzen, “Genellikle ilkokula başlarken çocuklarımızın bir kısmı heyecanlı, büyük bir kısmı da endişelidir. Anne-baba olarak onların endişelerini azaltmanın en etkin yolu; sakin ve rahat biçimde, çocuğunuzun kafasındaki soru işaretlerini yanıtlamanızdan geçer. Ancak sizler de endişe içindeyseniz, öncelikle bunu yansıtmamanın gayreti içine girmenizi öneriyorum. Çocuk, kendini yatıştırmaya çalışan anne babasının paniğine şahit olursa, hem güven sarsılması hem de daha büyük bir kriz yaşayacaktır. Bu sebeple ebeveynlerin, duygusal tepkilerini kontrol edebilmeleri oldukça önemlidir.
Çocuğunuzun okul seçimi konusunda fikrini alın, bunu yaparken ailece bir arada olmaya özen gösterin, seçmek istediğiniz okulla ilgili olarak önceden bilgilendirin ve kayıt oluşturulan okulu önceden gezdirin.
İlk haftalarda sürekli okul alışverişi içinde olmanız muhtemel. Bu durumda alınması gereken “her şey” konusunda ona neyin ne için olduğunu açıklayın, seçenekler sunun ve kendisinin seçmesine izin verin.
Çocuğunuza güven verin, bu onun rahatlamasına yardımcı olacaktır. Yanında olmadığınızda onun mutlu ve rahat olacağına ilişkin cesaretlendirin.
Okul çıkışında ilk hafta servis hizmetinden yararlanmamanızı, onu tam zamanında okuldan alacağınızı ifade edin ve bu sözünüzü tutun. İlk hafta sonrasında servis kullanacak öğrenciler için ise, evde mutlaka onu karşılayacak bir kişinin olduğunu ona açıklayın. Özellikle kaygılı çocuk, evde kendisini karşılamayacağı ya da yalnız kalacağı düşüncesiyle okula gitmek istemeyebilir.
Ona kendi gününüzün de nasıl geçeceğini anlatın. Okuldayken, sizin ne yaptığınıza dair aşağı yukarı fikri olması, onu rahatlatacaktır” ifadelerini kullandı.
Süzen sözlerini şöyle tamamladı:
“Okul/ sınıf kapısında vedalaşmayı uzun tutmayın. Hatta mümkünse vedalaşmayın. Sadece okul çıkışı görüşeceğiniz süre için randevulaşın. Bunu yaparken kısa temaslar (dokunsal ya da sözel) kullanın.
Gerekirse çok kısa bir süre sınıf arkadaşlarından bazıları ile tanışın ancak tanıştırmayın. Burada amaç nasıl tanışılacağına dair model oluşturmak. Çocuğunuz sınıfını görmenizi isterse, görmekten çekinmeyin ancak ziyareti kısa tutun.
Eve geldiğinde okulda yaşadıklarıyla ilgili onunla konuşun.
Tüm bunları uygularken iyi bir dinleyici ve yol arkadaşı olmayı da lütfen ihmal etmeyin.
Çocuğunuza ve kendinize, yeniliğe adapte olabilmek için 1 ay kadar süre tanıyın. Ancak sonrasında sıkıntılarınız varsa ya da aynı oranda devam ediyorsa, lütfen bir uzmana başvurun.
Yeni eğitim-öğretim yılının şimdiden ailelerimiz ve çocuklarımız için hayırlı olmasını diliyorum”