Dün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın himayesindeki yüzlerce çocuğun Nur cemaatiyle ilişkili Mutlu Yuva Derneği’nin düzenlediği 40 günlük eğitim kampına alındığı haberleri kamuoyuna yansımıştı.
Olayın ardından Türkiye Komünist Partisi konuyla ilgili bir açıklama yapmıştı. Bugün ise TKP İstanbul İl Başkanı Senem Doruk İnam ve TKP’li avukatlardan oluşan bir heyet İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bir dilekçe teslim etti.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“Bugün İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün önündeyiz.
Dün kamuoyuna yansıyan bir haberle Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü sorumluluğundaki Çocuk Evlerinde kalan devlet korumasındaki çocukların, tek bir kamu görevlisinin bile refakati olmaksızın, Mutlu Yuva Derneği’nin düzenlediği 40 günlük eğitim kampına alındığını öğrendik.
Bu dernek, Nur Cemaati’nin bir kolu olan Suffa Vakfı’yla ilişkili.
Kamp, 3 Temmuz–11 Ağustos tarihleri arasında, yine bir cemaate ait olan, Güngören ilçesinde faaliyet gösteren Özel Gündüzalp Erkek Öğrenci Yurdu’nda gerçekleştiriliyor.
Geçtiğimiz aylarda depremzede çocukların devlet eliyle, doğrudan bakanlık tarafından tarikatlara teslim edilmesiyle gündeme gelen uygulamanın bir örneğini de bugün İstanbul’da yaşıyoruz.
Devlet eliyle diyoruz çünkü;
Dün bu skandal haberlere konu olduktan sonra Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı açıklama yapıyor, olayın kendisinden daha büyük bir skandal yaşanıyor. Bakanlık resmen suçunu itiraf ediyor… Neymiş; protokolleri varmış, neymiş; her şey yasalmış. Yok o vakıfmış, yok bu dernekmiş. Soruyoruz:
Kim bunlar?
Tarikat ve cemaatlerin varlığı ve faaliyetleri anayasal olarak suçtur, adı ne olursa olsun, hangi prosedür uygulanırsa uygulansın hepsi yasa dışıdır.
Kimse büyük ekonomileri yöneten, iktidar eliyle desteklenen, birer suç merkezi haline dönen tarikatların inanç özgürlüğü olduğunu söylemeye kalkmasın. Buna izin vermeyiz.
İstanbul’da büyük bir suç işlenmiştir.
Devlet koruması altındaki çocuklarımızın, devlet eliyle yaz okulu kampı adı altında tarikatlara teslim edilmesi büyük bir suçtur.
Çocuklarımızın tarikatlara teslim edilmesi ne hukuki ne vicdani ne de ahlaki olarak kabul etmiyoruz.
Evet, dedik ya; Tarikatların bu ülkede işlediği suçlar saymakla bitmez.
Örneğin bu olayda sözü geçen Suffa vakfının suçlarını hatırlatalım size.
Erzurum’da Suffa vakfına ait bir erkek öğrenci yurdunda idarecilik yapan bir şahsın 2 erkek öğrenciyi taciz ettiği ve bu nedenle suçlu bulunduğu biliniyor.
Şimdi aynı vakfa devlet korumasında olan onlarca çocuk teslim ediliyor.
Bu ayıbı örtmeye kimsenin gücü yetmez.
Çocuklarımız, geleceğimiz tehdit altındadır.
Türkiye Komünist Partisi’nin talebi de mücadelesi de çok sade: İktidar eliyle, devlet tarafından palazlandırılan, ülkenin dört bir yanına çöreklenen tüm tarikatlar ve cemaatler dağıtılmalıdır ve dağıtılacaktır.
Çocuklarımız bu karanlığa mahkum olmamalıdır.
Biz TKP olarak bu mücadeleyi her alanda büyütmeye kararlıyız. Tarikatların ensesinde olacağız, hiçbir yasal karşılığı, hukuki zemini olmaksızın kendi kendilerine ortaya çıkardıkları prosedürlerle çocuklarımızın geleceğini karartmalarına izin vermeyeceğiz.
Bugün burada bu skandala imza atan İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne dilekçemizi ileteceğiz. İşin sadece hukuki boyutu bu. Takipçi olacağız.
Devlet koruması altında olan istismara açık her bir çocuğumuzun o tarikatların elinden alınması için mücadelemizi sürdürceğiz.
O çocuklar kimsesiz değil, o çocuklar bizim çocuklarımız, bu memleketin çocukları. Onları asla yalnız ve çaresi bırakmayacağız.
İlan ediyoruz, çocuklarımızı o tarikatların elinden kurtaracağız. Mutlaka geri alacağız.
Nasıl ki halkı ekmeğe muhtaç eden patronlara “yakanıza yapışacağız” demiştik, şimdi de emekçileri, emekçi çocuklarını esir alan ve böylece kasalarını dolduran tarikatlarınızın da ensesindeyiz.
Hepsi kapatılacak, ülkemizi bu karanlıktan kurtaracağız.” |