Yeni Hükümet Mimarisi
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'ten ABD tertibine yanıt gecikmedi
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, dün Vatan Partisi Genel Merkezinde bir basın toplantısı yaparak, vurguladı. Perinçek basın topantısında şunları dile getirdi: “Türkiye, dört gün önce Fenerbahçe tribünlerindeki “Hükümet istifa” sloganlarından sonra yeni bir sürece girmiştir. Atlantik güçleri, deprem sonrasında “Devlet yok, hükümet yok, ordu yok, polis yok” propagandası yürüttü. Şimdi propaganda aşamasından eylem aşamasına geçiliyor.
“Hükümet istifa” diye bağırmak, kuşkusuz her vatandaşın hakkıdır. Ancak kimi zaman bağırtan önem kazanır, slogan atan ise tertibin aracı konumuna düşer. Tarihe baktığımız zaman, Faşizmin Şefi Mussolini ve Nazi “Führer”i Hitler’den Turuncu Devrim aktörü Zelenski’ye kadar emperyalist girişimler de geniş kitleleri bağırta bağırta iktidara ilerledi. Bağırtılan kitle özgürlüğünü kullanıyordu. Bağırtanlar ise özgürlükleri ve ülkelerinin geleceklerini yok etme tertibinin başındaydılar.
Herkes bilmeli. Bilmiyorsa da tecrübelerle öğrenecektir: Tribünlerdeki saf yürekli seyircinin “Hükümet istifa” sloganları, yeni bir tertibin başlangıcıdır. Aynı 2007 yılında FETÖ’nün Ergenekon-Balyoz tertibi için düğmeye basması gibi, yine ABD’nin operasyon merkezinden düğmeye basılmıştır. Kanıt mı arıyoruz, Atlantik sisteminin yayın organları, bu operasyonu aylardan beri bağıra bağıra ilan ediyor. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Foreign Policy dergisi, 1 Ocak 2023 günlü sayısında, Türkiye’de seçim sürecinde “kan banyosu” olacağını ilan etmişti.
Diyeceksiniz ki, daha “kan banyosu” olmadı. Eğer karşılaştığımız tertibin boyutlarının fakında olmaz, gereken mevziye girmez ve uygulamaları gündeme almazsak, olmasını istemediklerimiz ne yazık ki olabilir. Türkiye’nin içine itilmesi planlanan “Kan banyosu” sürecinin suçlusu da yine Atlantik medyası tarafından sanık sandalyesine oturtulmuştu. Almanya’nın devlet güdümlü ünlü dergisi Stern, 26 Ocak 2023 günlü sayısında, Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı “kundakçı” diye suçlayan kapağıyla üstlendiği görevi yerine getirdi.
STERN DERGİSİ KAPAĞI
Aydınlık gazetemiz, emperyalist merkezlerden dünyaya ilan edilen tertibin haberlerini Türkiye kamuoyuna duyurdu. Yugoslavya’yı parçalayan tertipler zinciri de stadyum tribünlerinden başlatılmıştı. Kızıl Yıldız ve Partizan takımlarının sporsever seyircileri o zaman hangi senaryoda rol aldıklarının farkında değillerdi kuşkusuz.
TERTİBİN HEDEFİ
Hedefi iyi görelim. Atlantik sisteminin Ankara’da karargâh kuran tertipçileri, seçimi tribünlerde başlattılar. Halk kitleleri futbol seyircisi gibi uyanık ve etkin bir kesimden başlanarak yönlendiriliyor ve harekete geçirilmek isteniyor. Seçime 80 gün kala ABD’nin AK Parti iktidarını devirme planında yeni bir aşamaya geçilmiştir. Kitleler kışkırtılmaktadır ve yeni kışkırtmalara zemin yaratacak uygulamaların da pususuna yatılmıştır.
PLANI BOZMAK
Uygulanan tertip halkı kazanmaya yöneliktir ve bu planı bozmanın öncelikli hedefi de halkı Atlantik tertipçilerine teslim etmemek, halkı aydınlatmak ve millî mevzilerde tutmak olmalıdır. Bu süreçlerde devletin yaptırım gücü hiç kuşkusuz gerekli olabilir. Ancak bu güç, zamanında ve yerinde kullanıldığı zaman amaca hizmet eder. Halkın devlet yaptırımının uygulanmasını yerinde ve haklı görmesi gerekir. Örneğin 15-16 Temmuz gecesi, Amerikancı FETÖ Darbesini bastırmak için harekete geçen asker, milletin desteğini almıştır. Bugüne gelince, Kayseri maçına Fenerbahçe seyircisini almamak gibi yaptırımlar veya olayın üzerine hemen polis önlemleriyle yürümek, halkı tertipçilerin denetimine itmek gibi sonuçlar getirebilir. Bugün hangi takım taraftarı olursa olsun seyirci kitlesini aydınlatmak, en etkin önlemdir.
Hükümet, kamuoyunu ve futbol severleri uygulanan tertibin arkasındaki güç konusunda en yetkili ağızdan bilgilendirmelidir. Öyle soyut laflarla değil, Bu tertibin merkezinde ABD’nin bulunduğu somut kanıtlarla açıklanmalıdır. O zaman futbol seyircisinin ve planda rol verilmiş olan bütün halk kitlelerinin cephesini tertipçilere döneceği görülecektir. Çünkü bugün bütün millet ABD’nin Türkiye’ye yönelik niyetlerinin farkındadır. Kamuoyu son depremlerin dahi ABD tarafından tezgâhlandığını konuşuyor. Bu rivayetlerin doğruluğundan söz etmiyoruz. Ancak tehdidin nereden geleceği konusunda halkın bilincinin ne kadar berrak olduğuna işaret ediyoruz. Hiç kimse bu depremin Rusya veya Çin tarafından tetiklendiğine dair bir s öylentiyi dillendirmiyor. O nedenle tertibin arkasında ABD’nin bulunduğu konusunda halka gerçeğe dayanan bilgilerin verilmesi, planlanan kitle kışkırtmalarının önünün kesilmesi açısından en etkin uygulama olacaktır. Bu arada kamuoyu, tertibin iç cephedeki görevlileri konusunda da aydınlatılmış olacaktır.
MİLLÎ HÜKÜMET VE KAOS SEÇENEKLERİ
Önümüzdeki seçim son tahlilde Türkiye ile ABD emperyalizmi arasındaki seçimdir. Bu seçim daha önceki seçimler gibi iktidar seçenekleri arasında değildir. Türkiye cephesi, seçmene bir iktidar projesi sunuyor. İYİ Parti ve CHP yöneticileri ise, Türkiye’nin önüne bir kaos seçeneği koymaktadırlar. Atlantik Tayfasının seçimi kazanması durumunda iktidar ortakları, FETÖ ile HDP/PKK’dır. CHP ve İYİ Parti yönetimleri, bugün hapiste olan NATO/FETÖ generallerini ve memurlarını hapisten çıkartıp devlet mevzilerine yerleştireceklerini açıkça ilan ediyorlar. Bunun kaos vadinden başka bir anlamı olmadığı açıktır. Önümüzdeki süreci iyi anlamak durumundayız. İyi anlamanın biricik ölçütü, verilen yanıttır. ABD, halk kitlelerini kendi amacı için denetim altına almaya yönelik bir seçim planı yürütmektedir. ABD’nin kaos seçeneğini bozacak bir Millî Hükümet planı bugün biricik çözümdür. Arkada kalan 21 yıldaki Hükümet modelinin yeniden seçmenin önüne konması, artık çözüm değildir. Türkiye’nin yeni bir Hükümet Mimarisine ihtiyacı var. Biricik ama biricik başarı seçeneği budur.
Yeni Hükümet mimarisinin esasları şunlardır: Büyük zorluklarla karşı karşıyayız. Bu durumda Büyük Zorlukların üstesinden gelecek gücü biraraya getirecek bir Millî Hükümet dışında çözüm bulunmuyor. Büyük zorlukların üstesinden gelecek hükümet günümüz koşullarında, Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın önderliğinde AK Parti+MHP+Vatan Partisi ortaklığında kurulabilir. Bu hükümet, AK Parti ile onu destekleyenlerin kuracağı bir hükümet değildir; Türkiye’yi birlikte yönetme hükümetidir.Bu seçenek, milli siyaset izleyen güçlerin ötesinde CHP ve İYİ Parti’nin vatansever kitlelerini de seferber edecektir. Milletin büyük kesimi ancak bu anlayışla birleştirilebilir ve Atlantik’ten gelen güncel tehdit ancak bu formülle caydırılabilir. Türkiye’nin uluslararası ittifak birikimi de ancak bu çözümle etkin kılınabilir”