Ufuk Bagan ( Hür Kocaeli) Artvin- Hopa Öğretmenevi’nden yine düştük yollara. Artvin’i güzel anılarla bıraktığımız yolculukta ilk durağımız bu kez Çayeli olmadı. Yani Çayeli kurufasulyesini yemeden yola devam ettik. Ama kafiledeki arkadaşlarla Rize çayı içilmeden diyerek güzel bir konaklama yerinde durduk. Meslektaşlarımın bir çoğu konakladığımız yerde bulunan marketten alışveriş yaparken ben fotoğraf çekmeyi tercih ettim. İyi ki de öyle yapmışım. Kartpostallık fotoğraflar çektim. Ama hepsini sizle paylaşmıyorum.
“Ne de yakıştı sana o puşi”
KARBAFED Basından Sorumlusu Başkan Yarımcısı Selçuk Çelebi yola çıkma zamanı geldiğini söylediğinde otobüsümüze bindik. Bindikten sonra bir de ne göreyim? Değerli meslektaşım Bihter başına puşi takmış daa. Fotoğrafını çektim. Aklıma şu Hopa Hemşin türküsünün dizeleri aklıma geliverdi. Ne de yakuşmiş sana o puşi? Yola devam ediyoruz. Ancak o market; alışveriş edenlere hediyeler hazırlamış ve çekiliş için numaralar vermiş. Yani çekiliş yapılarak alışveriş yapan arkadaşlarımıza minik de olsa hediyeler verilecek. KARBAFED Başkanı Mikail Kalyoncu bir torbanın içine atılan kartları çekerek hediye kazananlara kendi elleriyle takdim etti ki bu da gezimizin en güzel anlarından biri oldu.
“Ahh Yomra Ahh”
Rize’yi geçtik, yolumuz Trabzon. Daha evvelki yazılarımda dillendirmiştim. Trabzon’un en güzel sahil ilçelerinden olan Yomra’ya vardığımızda bir kez daha hüzünlendim. O güzelim Karadeniz yeşilinin bitirilişini bir kez daha görmek yüreğimi burktu. Yomra’da betonlaşma hala sürüyor. Buna kim son verecek onu ben de bilemiyorum.
“Köfte Nihat Usta’da yenir”
Saat öğleni buldu, karnımız acıktı. Akçaabat’tayız. Kocaeli Artvinliler Derneği Başkanı sevgili Musa Özcan ve değerli başkan Mikail Kalyoncu bizleri mükemmel bir mekana götürdü. Burada ne yenir? Tabi ki Akçaabat Köftesi. İzmit’te de Akçaabat Köftesi yapan mekanlar var. Ama bunu yerinde yiyeceksiniz. Nihat Usta diye mükellef bir restorandayız. Nihat Usta ebediyete intikal etmiş. Ama çocukları Akçaabat’ta farklı iki mekanda bu lezzetleri tattırmaya devam ediyor. Ben de dedim ki; köfte Nihat Usta’da yenir.
“Laz böreği değil, Laz tatlısı”
Nihat Usta Restoran’da köftelerimiz gelmeden önce öyle yiyecekler geldi ki; akla zarar. İsimlerini buradan yazmayacağım. Gidip orada tadacaksınız. Köfteleri mideye indirdikten sonra Laz Böreği servisi yapıldı. Tabi gruptaki arkadaşların çoğu Laz Böreği’nin ne olduğunu bilmiyor. Bir önceki Artvin gezimizde bunu yaşadık. Yemekler yendikten sonra Laz Böreği ikramı yapıldı. Ama geziye katılanlar karınlarının tok olduğu gerekçesiyle ret etti. Yanıldılar; çünkü o börek değil bir tatlıydı. İçinde süt ve peynir olan, çok ince açılmış yufka ile yapılan çok ama çok lezzetli bir tatlı. Tadına doyum olmaz. Sevgili başkanım Mikail Kalyoncu bunun adını “Laz Tatlısı koyalım” dedi. Ben de diyorum ki Laz Böreği değil, Laz Tatlısı. Ama gidin yine yerinde yiyin. Herkes Laz Tatlısı yapamaz.
“Ver elini Ordu”
Nihat Usta Restoran’dan çıktık ve yine düştük yollara. Ordu’ya kilometre kilometre yaklaşırken o güzelim doğayı yudum yudum içimize çekiyoruz. Gezi boyunca bizim kahrımızı çeken kaptan şoförlerimizin emin ellerinde Ordu’ya vardık. Ordu’da verdiğimiz çay molasında ben biraz çevreyi gezmek istedim. Ordu sahili de tüm Karadeniz gibi muhteşem. Biraz yürüdüm sahilde. Fotoğraf çekerken bir yapı dikkatimi çekti. Orayı da fotoğrafladıktan sonra çay içtiğimiz mekana dönüp orada çalışanlara sordum. Meğersem orası kilise imiş eskiden, bana anlattılar. Ben de size aktarıyorum.
Taşbaşı Kilisesi
Ordu’nun Taşbaşı Mahallesi’nde bulunan eski bir Rum Ortodoks kilisesi. 1853’te inşa edilen kilise 1937-1977 yılları arasında cezaevi olarak da kullanılmış. 1983 yılında Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restore edilmiş. 2000 yılında kültür merkezine dönüştürülen kilisenin arkeoloji müzesine dönüştürülme çalışmaları sürmekte. Doğu-batı istikametinde dikdörtgen tarzda inşa edilen yapının kubbesi hariç tamamı kesme taştan yapılmış.
“Boztepe’deyiz”
Muhabbet muhabbeti açtı ama daha yolumuz uzun. Ordu’ya gelip de Boztepe’yi görmeden olur mu? Haydi ver elini Boztepe. Aslında teleferikle çıkmak daha kolaymış ama bizim usta kaptanlarımız sağ salim bizi Boztepe’ye ulaştırdı. Ordu’yu neredeyse kuşbakışı gören Boztepe’de hediyelik eşyadan tutun da çay, kahve içebileceğiniz yığınla mekan var ama doğallığı bozmamışlar. Boztepe’yi gezerken dört ayaklı sevimli dostlarımızı da gördük, onlarla şakalaştık. Gün batarken çektiğimiz fotoğraflar sonrası yine düştük yollara.
“Son durak, ilk durak”
Boztepe’den Ordu’ya indikten sonra yola devam ediyoruz. Gecenin bir yarısı Kastamonu’dayız. Yolculuğa başladığımız ilk gün konakladığımız yerde bu sefer sabaha karşı açık büfe kahvaltımızı yaptık. Çaylarımızı içtikten sonra ben biraz uykuya daldım. Gözlerimi açtığımda İzmit Perşembe eski Pazar alanındayız. Zaman su gibi aktı geçti. Beş günlük gezi güzel an ve anılarla geçti. Bu mükemmel geziyi organize eden başta Kocaeli Artvin Batum Havalisi Federasyonu Başkanı Mikail Kalyoncu, Basından Sorumlu Başkan Yardımcısı Selçuk Çelebi, Kocaeli Artvinliler Dernek Başkanı Musa Özcan ile Artvin Yusufelililer Denek Başkanı Ali Tokgöz, Başiskele Sepetlipınar Mahallesi Muhtarı ve Başiskele Artvinliler Derneği Başkanı Osman Özer, Karamürsel Çamçukur Mahallesi Muhtarı Şaban Yaman ile Kartepe Şefkatiye Mahallesi Muhtarı Musa Mut’a; gezi boyunca bize gösterdikleri ilgiden ötürü teşekkür ederek evimin yolunu tuttum. Bir başka Artvin gezisinde buluşmak üzere esen kalın.