Tüp bebek ve üremeye yardımcı yöntemler
Dr. Serdar Filiz, kısırlık ve üremeye yardımcı tedavi yöntemlerini anlattı
Türk Ocakları Kocaeli Şubesi’nin youtube üzerinden gerçekleştirdiği yayının bu haftaki konuğu Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Histoloji, Embriyoloji ve Tüp Bebek Ünitesi Laboratuar Sorumlusu Prof. Dr. Serdar Filiz oldu. Şube Başkanı Yücel Alpay Demir’in sorularını yanıtlayan Dr. Serdar Filiz kısırlık ve üremeye yardımcı tedavi yöntemlerini anlattı.
“İki kere aşılama yapıyoruz”
Prof. Dr. Filiz, “Kısırlık ya da tıbbi adıyla infertilite; korunmasız olarak haftada en az iki kez olmak üzere düzenli cinsel münasebete rağmen 1 yıl içinde gebelik olmaması demektir. Tüp Bebek ise doğal yolla bebek sahibi olamayan çiftlerin üreme hücrelerini laboratuar ortamında bir araya getirip döllemek ve elde edilen embriyonun anne rahmine yerleştirilmesi işlemidir” diyerek açıklamalarını sürdürdü.
Filiz, “Eğer kadında ciddi bir sorun görünmüyor ve erkekte sperm sayısı ve hareketliliği yeterliyse iki kere aşılama yapıyoruz. Bunlarda gebelik elde edemezsek tüp bebek yöntemine geçiyoruz. Tüp bebek dediğimiz yöntem ise iki çeşit. Biri, klasik IVF olarak adlandırdığımız ve kadından yumurta toplayıp eşinden sperm aldıktan sonra laboratuar ortamında spermlerin kendiliğinden yumurtayı döllemesini sağlamak. Diğer yöntem ise ki bu en fazla uyguladığımız yöntemdir, seçtiğimiz her bir spermi tek tek yumurtaların içine kendimiz veriyoruz. Yani, hastalarımızın özelliğine göre işlem yapıyoruz.
“3 milyon çift için sorun”
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, tüm dünyada kısırlık oranı yaklaşık %15-20. Yani, her 6 çiftten birinin doğal yolla bebeği olmuyor. Bu durum, ülkemizde de yaklaşık 3 milyon çift için sorun oluşturuyor. Kısırlığın % 30’u erkeğe, % 30’u kadına, % 25’i her ikisine bağlı nedenler ve % 15 kadar da açıklanamayan kısırlık dediğimiz nedeni bilinmeyen sebeplerden meydana geliyor” açıklamasını yaptı.
“Hormonal nedenler başı çekiyor”
“Kadın açısından bakacak olursak; en önemli şey yaş çünkü yaşla birlikte yumurta sayısı ve kalitesi azalarak bebek sahibi olma şansını düşürüyor” diye Filiz, şöyle devam etti: “Doğurganlık 20-25 yaş arasında maksimum seviyededir. 32 yaşından sonra inişe geçmeye başlar ve 35 yaşından sonra ise gebe kalma şansı yüzde 50’lere iner. Yaşla birlikte kromozomal anomaliler ve düşük oranı artar. Bununla birlikte, çeşitli nedenlerle yumurta rezervinin azalması, anovulasyon dediğimiz yumurtlamanın olmaması, tüplerin tıkanıklıkları, rahim anomalileri, hormonal nedenler başı çekiyor.
Filiz, alkol ve sigara tüketimine dikkat çekti
Erkek açısından ise sperm sayısının azalması, spermlerin hareketlerinin azalması, sperm yapısının bozulması, hiç sperm olmaması ve varikosel, en önemli nedenler. Erkeklerde de üreme sağlığı yaşla birlikte olumsuz etkileniyor. Özellikle de testosteron seviyelerinin düşmesine bağlı olarak vücut daha az sperm üreterek bebek sahibi olma şansını düşürüyor. Ayrıca erkeklerde yaşla birlikte sperm kalitesi de düşüyor.
Bir de hem kadın hem erkekte ortak nedenler var ki bunlar da obezite, alkol ve sigara kullanımı, stres, GDO’lu, tarım ilaçlı ve katkılı ürünler ve çeşitli genetik hastalıklar olarak sayılabilir. Tek bir tüp bebek yöntemi yok. Geliştirilmiş pek çok yöntem var ve bunlar özellikle anne adayının yaşına, kilosuna, sağlık durumuna, yaşam tarzına, hatta baba adayının sperm kalitesine göre belirlenir. Yani, herkese uygun olan tek bir süper yöntem yok. Bunun için de her çift kendine özel olarak değerlendirilir ve hasta bazlı tedavi uygulanır.
Öncelikle, çiftin tıbbi özgeçmişleri alınır, fizik muayeneleri yapılır, kadına yumurtaların değerlendirilmesi için USG yapılır, çeşitli laboratuar testleri istenir ve bunların hepsi değerlendirildikten sonra tedaviye başlanır. Yani, tedavi yöntemi ve süresi çifte özel belirlenir. Tüp bebek tedavisi genelde yaklaşık 2 hafta sürer. Ancak bazı durumlarda 4-5 haftayı da bulabilir”
“Devlet cüzi oranda karşılıyor”
Prof. Dr. Filiz, “Tedavi sürecinin sonunda genel anestezi altında kadından yumurtalar toplanır, eşinden sperm örneği alınır ve bunlar özel solüsyonlarda ve özel aletlerde hazırlandıktan sonra yine özel bir mikroskop altında seçtiğimiz bir spermi bir yumurtanın içine verecek şekilde işlemlerini yaparız. Daha sonra da günlük olarak bunları takip edip döllenmelerini ve bölünmelerini birçok kritere göre değerlendirerek transfer gününü planlarız. Anne adayının rahmine embriyoyu naklettikten 10-12 gün sonra kan testi ile gebe olup olmadığını saptarız.
Eğer çiftin arta kalan iyi kalite embriyoları varsa onları da donduruyoruz, Devlet belirli kriterlere göre cüzi bir katkı payı ödenerek 3 denemeye kadar Tüp Bebek ücretini karşılıyor. Ücretli hastalar içinse devlet kurumlarıyla özel kurumlar arasında bir maliyet farkı var. Hastalar devlet kurumları için ilaç bedeliyle birlikte yaklaşık 7-8 bin TL, özel kurumlar içinse çok daha fazla bütçe ayırmak durumundalar.
“Tüp Bebek Yönetmeliğine göre hareket ediyoruz”
Başarıyı etkileyen pek çok faktör var. Annenin yaşı bunların içerisinde en önemlisi diyebilirim. 30 yaş altı kadınlarda Tüp Bebek başarısı % 60-65’lerde iken 40 yaş üzerindeki kadınlarda bu oran % 15-20’lere düşüyor. Tabii yaş dışında yumurta sayısı ve kalitesi, erkekteki spermin sayı ve kalitesi, obezite ve çeşitli genetik anomalilerin varlığı da başarıda önemli bir yer tutuyor.
Verilen embriyo sayısı için Sağlık Bakanlığı’nın belirlediği Tüp Bebek Yönetmeliğine göre hareket ediyoruz. Eğer kadın 35 yaşından küçük ve en fazla iki Tüp Bebek denemesi yapmış ise bir embriyo veriyoruz. Eğer 35 yaşından büyükse ya da 35 yaşından küçük olsa da iki denemeden fazla Tüp Bebek işleminde başarısız olunduysa iki embriyo veriyoruz. Hem teknoloji hem de bizim bilgi ve deneyimlerimiz çok ilerledi. Yoktan var edemeyiz ama var olanı iyileştirerek güzel sonuçlar alabiliriz. Yani, yumurta ve sperm yokluğu dışında her şeyin bir tedavi şekli var. Onun için, hiç çekinmeden bir Tüp Bebek Merkezine başvurarak tüm gerekli bilgileri alabilirler” dedi.
Demir, herkesi bilinçli olmaya çağırdı
Başkan Yücel Alpay’ın sorularını yanıtlayan Filiz, “Yaşın çok önemli olduğunu hiç unutmasınlar. Kadınlarımız yaşla birlikte yumurta sayısı ve kalitesinin çok azaldığını bunun sonucunda döllenme ve embriyonun rahme tutunma olasılığının düştüğünü akıllarından çıkarmasın. Erkeklerimiz konuşmaktan, sorunun kendisinde olabileceği ve her şeyin bir tedavisinin olduğunu göz ardı etmesin” ifadelerini kullandı.
Söyleşinin sonunda Prof. Dr. Serdar Filiz’e teşekkür ederek günün anısına plaket takdim eden Türk Ocakları Kocaeli Şube Başkanı Yücel Alpay Demir, “Böbreğinizde sorun varsa bunu kimse çok sorgulamaz ama çocuğunuz olmuyorsa bu eşlerin anne babası, kardeşleri, iş arkadaşları, komşuları ve hatta tüm akrabaların bildiği, ilgilendiği ve belli aralıklarla sorduğu bir konudur, bu da eşler üzerinde stres ve baskı oluşturmaktadır. Bu konuda herkesin bilinçli ve duyarlı olması lazım, ayrıca bu konu lise çağına gelmiş her gencimizin bilmesi gereken bir konudur ve bu bilgiler ders olarak değil konferans söyleşi seminer şeklinde daha etkili ve faydalı olur, eğitimin ve bilimin her alanında olduğu gibi tüp bebek ve üremeye yardımcı yöntemler konusunda Prof. Dr. Serdar Filiz hocamız gibi alanında uzman Türk Ocaklı bilim insanlarımız var. Milli Eğitim müdürleri ve okul müdürlerinin talep etmeleri halinde bu toplumsal görevi gönüllülük esası ile yapmaya öğrencilerimizi eğitmeye talibiz” diyerek sözlerine son verdi.