Ben Süleyman Aydın evli ve bir çocuk babasıyım. 1985 yılında Giresun’da doğdum 1987 yılında babamın gebze’ye taşınması sonucu Kocaeli ile ilgili yaşantım başladı. ilkokul ve ortaokul eğitimimi Gebze’de, lise eğitimi Gölcük’te , üniversite eğitimim ise Kocaeli üniversitesi beden eğitimi ve Spor yüksekokulunda tamamladım. 2013-2015 yılları arasında Gebze’de çeşitli işlerde çalıştım. 2016 yılında evlendim ve İstanbul kartal’a taşındım. 2017 yılına kadar çeşitli işlerde çalıştım ancak çalıştığım hiçbir işte kendimi o işe ait hissetmedim. 2017 yılı Mart ayında Everest otizm spor ve yaşam akademisi ile tanıştım. özel gereksinimli çocuklarla çalışacaktım. Çalışmaya başladığım daha ilk gün ben burada olmalıyım dedim. ben çocuklar için elimden gelenin en iyisini yapıp, elimden gelmeyen için kendimi ve şartları zorlamalıyım diye düşündüm. Bu düşüncele çalışmaya ve kendimi geliştirmeye başladım. Kısa sürede stajyerlik eğitimini tamamladım. Hızlıca tüm kademeleri tek tek geçerek bir buçuk sene gibi kısa bir sürede eğitim danışmanlığı görevine getirildim. Yaklaşık 4 sene kadar eğitim danışmanlığı görevini sürdürdüm. Everest spor ve yaşam akademisindeki son bir buçuk yılımı ise eğitim koordinatörlüğü görevini de tamamladım. Daha sonra ailevi şartlar gereği kocaeli’ye taşınmam gerekti. İşte burada çevren otizm hareket merkezinin hikayesi başladı. Biz bu merkezi kurduğumuzda tüm özel gereksinimli bireylerin ulaşmaya arz ettik. bu zamana kadar edindiğimiz tecrübe ve bilgi birikimini kullanarak özel gereksinimli bireylere maksimum fayda sağlamayı istedik. Gelişim hareket ile başlar. Çevren otizm hareket merkezi olarak Spor ve hareket eğitimini kullanarak psiko-motor becerilerin gelişimini hedeflemekteyiz. Psiko motor becerileri açacak olursak. Bunlar dikkat, güç, tepki hızı, koordinasyon, denge ve esnekliktir.
Dikkat: duyguları ve düşünceyi bir olay ve nesne üzerinde yoğunlaştırmaktır. çocuk çevresini tanıma ve keşfetme duygusu içerisindedir. çevresinde gördüğü, dokunduğu, hissettiği her şeyi algılar tanıdık kişi ya da eşyayı gözü ile takip eder sese tepki verir. Çocuk dikkat becerisine yeterince sahip değilse öğrenme mümkün olmamaktadır.
Güç: bütün psiko motor davranışların öğrenilmesi bir kuvvet gerektirir. kuvvet bir dirence karşı koyabilme onu yenebilme yetisidir. psikomotor davranışlarda kas ve sinir sisteminin gelişmesi önemli bir yer tutar. karşıt güce karşı koyabilmek ya da direnci yenebilmek için vücudunu etkin bir biçimde kullanan çocuk yürüme, koşma, sıçrama, topa vurma, fırlatma gibi hareketleri gücüyle orantı olarak gerçekleştirir.
Tepki hızı: Duyu organlarımızı harekete geçiren iç ve dış durum değişikliğine uyaran denir. vücudun bu uyaranlara karşı gösterdiği duruma ise tepki denir. Alınan uyaranların kişi tarafından algılanıp anlamlandırılıp verilen tepki sırasında geçen süreye reaksiyon hızı denir. Reaksiyon hızı yaşamsal faaliyetlerimiz açısından büyük öneme sahiptir. Reaksiyon göstermemiz gereken durumlarda zamanlamayı tutturamazsak erken ya da geç tepki verirsek zarar görme ihtimalimiz oluşabilir. Buraya örnek olarak üzerimize doğru gelen bir aracı görüp zamanında tepki vererek aracın önünden uzaklaşmayı söyleyebiliriz.
Koordinasyon: belli bir amaca ulaşmak için bilinçli psikomotor hareketlilerin devamlılığı ahenkli ve uyumlu çalışmasıdır. psiko motor öğrenme birden fazla organın işbirliğini gerektirir. öğrenilecek davranışları yapacak organlar arasında yeterli koordinasyon kuramayan bireyler o davranışı öğrenemez. organlar arasındaki koordinasyonun artması bedensel olgunluk arttıkça ve etkinlikle ilgili alıştırmalar çoğaldıkça mümkün olacaktır. Buraya örnek verecek olursak gözün, kolların, bacakların, ellerin ve gövdenin koordinasyon içerisinde çalışması sonucu bisiklet sürmek diyebiliriz.
Denge: bir hareketi veya pozisyonu sürdürme, durumunu devam ettirmektir. Vücut bölümlerini vücudun ağırlık merkezine göre etkili olarak kullanmayı öğrendikçe yürüme koşma ve atlama gibi beceriler gelişir. Denge yaşamsal faaliyetlerimiz açısından büyük öneme sahiptir. Basit bir örnek verecek olursak. Eğer dengemizi yeterince sağlayamazsak basit zemin değişikliklerinde yürürken dengemizi sağlayamayıp düşebiliriz.
Esneklik: vücudun öne, yana, geriye veya istenilen yönlere eğilme yetisidir. omurga sisteminin ve bacakların yeterli esnekliğe sahip olması gerekir. Esnekliği olmayan çocukların psikomotor davranışlarını öğrenmesi olanaksızdır.
Yukarıda anlattığım psikomotor gelişim elemanları’nın her biri çok önemlidir. biz çevren otizm hareket merkezi olarak çocuklarımızın psiko motor gelişimini önemsemekteyiz. en başta söylediğim gibi gelişim hareketle başlar. Psikomotor gelişimimiz ilerledikçe model alma yöntemini kullanarak biz çocuklarımıza hareket eğitimi ile birçok beceri ve davranışı öğretebiliriz. Bunlara örnek verecek olursak göz kontağı kurma becerisi, bekleme becerisi, atma becerisi, tutma becerisi, atlama becerisi, sıçrama becerisi, el-göz koordinasyonu becerisi, göz-ayak koordinasyonu becerisi, nesne kontrolü becerisi, süreklilik becerisi, zamanlama becerisi, motor taklit beceriler, iletişim becerisi, özbakım becerisi, bisiklet kullanma becerisi, paten kullanma becerisi, masa tenisi oynama becerisi, kort tenisi oynama becerisi, yüzme becerisi, jimnastik becerisi, basketbol oynama becerisi, futbol oynama becerisi, voleybol oynama becerisi gibi birçok beceriyi ve davranışlardır.
Özel gereksinimli bireylerle uzun yıllar çalışmamızın sonucunda edinmiş olduğumuz bazı tecrübeler şunlardır. Bir dakika boyunca basketbol topunu sektirebilen bir çocuk bir dakika boyunca bir kalemle bir kağıda bir şeyler yazabilir ya da boyama yapabilir. Bir dakika bizimle odak kaçırmadan iletişim halinde olabilir. Vermiş olduğumuz herhangi bir sorumluluğu etraftan gelen uyaranlara rağmen yerine getirebilir. Tek ayak üzerinde 10 saniye ayakta kalabilen bir çocuk pantolonunu ayakta giyebilir. Basketbol topu ile başüstü pas atmayı öğrenen bir çocuk tişörtünü çıkarabilir. Sporun kendi içinde bir disiplini, bir kural öğrenimi vardır. Belli süre spor yapan bir çocuk sınıf ortamında, sınıf ortamına uygun hareket tarzı gösterebilir. Bu söylediklerim çocuklarımız için çok basit örneklerdir. Geçmişte ağır otizm tanısı almış çocuklarımızın sporla bu tanımları kaldırdıklarını çok daha mükemmel seviyelere geldiklerini bizzat gördüm ve yaşadım. Tabii ki henüz otizmin bir tanısı ya da tedavisi bulunmuş değil. Ama bu bizim için çocuklarımızdan vazgeçeceğimiz anlamına gelmiyor. Onlara inancımız sonsuz olmalı. Ben şu düşüncedeyim öğrenemeyecek çocuk yoktur. Öğrenir mi sorusunu sorarsak öğrenemeyecektir. Eğer nasıl öğretebilirim sorusunu sorarsak mutlaka öğrenecektir. Son olarak da şunu söylemek isterim Everest Spor ve yaşam akademisi kurucusu sayın Ender Öztürk hocam bana çok şey katmıştır. Ondan duyduğum ve çalışmalarıma azim, sabır ve Umut katan şu sözü sizinle paylaşmak isterim ‘kalbin azimle doluysa eğer engeller hayal ürünüdür.”