Sanat

P.Unique _41 İstanbul Sergisi Açıldı

Tarih boyunca birçok kültürde kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilen ve insanı kem gözlerden koruduğuna inanılan nazar boncuğunun tarihsel kökleri 5 asır öncesine dayanıyor. “M.Ö. 3300’lü yıllarda Mezopotamya’nın en eski şehirlerinden olan, bugün Suriye sınırları içinde yer alan Tell Brak’ta yapılan kazılarda ilk kez nazar boncuğunun izlerine rastlanıyor. O zamanki nazar boncuğu geometrik bir figürden ibaretmiş. Bugün bildiğimiz mavi boncuklar ise M.Ö. 1500’lü yıllarda Akdeniz bölgesinde ortaya çıkıyor. Kişinin dünyaya açılan penceresi gözdür ve göz her türlü, iyi ve kötü, düşüncelerin ilk çıkış noktası olarak kabul edilir. Bu yüzden bakışlardan, kötü gözlerden korunmak amacıyla emici özelliği olduğuna inanılan mavi renkli taşlar eskiden beri kullanıla gelmiştir” diyen Pınar Bamyacı nazar boncuğu figürünü mum, fincan, kase, kaşık gibi bir çok objede her biri birbirinden farklı uygulamalar halinde kullandığını belirtiyor. “Eserlerimde ne tek bir renge ne de tek bir şekle sadık kalmadım. Hepsinde muhakkak bir farklılık olsun istedim. Nazar boncuğunun da farklı açılarda ve formlarda kullanmayı seviyorum” şeklinde konuşan Pınar Bamyacı sözlerine şöyle devam ediyor: “P.Unique _41 İstanbul” temalı ilk kişisel koleksiyonumda hayvan figürlerini de aynı şekilde yer yer stilize ederek kullandım. Heykel olarak at ve geyik yapmayı da çok seviyorum. Mumluklarda bunlardan da bazı kesitler kullandım. Hepsinde küçük veya daha geniş alan olarak altın yaldız tercih ettim.” Hayvan figürlerini sıklıkla kullanıldığı P.Unique _41 İstanbul koleksiyonunda altın yaldızlı geyik figürlerinden oluşan vazo ve kâseler de sanatseverlerden yoğun ilgi gördü. Koleksiyonda öne çıkan bir diğer sanat eseri ise duvarda asılan kadın yüzleri oldu. Sanatçının “kadın” üzerine duygularını yansıtan, kadının yeni yüzyılda yeniden doğuşunu ve gerçek anlamda kendini buluşunu tasvir eden “doğum” serisinden de birkaç parça bu koleksiyonda sanatseverler ile buluştu. Doğanın kaynaklarından bir bütüne düşüncesi ile ağaç dalları ve seramiğin buluştuğu seramik kaşık çatal setleri ise koleksiyonun en dikkat çeken eserleri olarak beğeni topladı

Tarih boyunca birçok kültürde kötülükleri savan güçlü bir tılsım olarak kabul edilen ve insanı kem gözlerden koruduğuna inanılan nazar boncuğunun tarihsel kökleri 5 asır öncesine dayanıyor.

P.Unique _41 İstanbul Sergisi Açıldı

“M.Ö. 3300’lü yıllarda Mezopotamya’nın en eski şehirlerinden olan, bugün Suriye sınırları içinde yer alan Tell Brak’ta yapılan kazılarda ilk kez nazar boncuğunun izlerine rastlanıyor. O zamanki nazar boncuğu geometrik bir figürden ibaretmiş. Bugün bildiğimiz mavi boncuklar ise M.Ö. 1500’lü yıllarda Akdeniz bölgesinde ortaya çıkıyor. Kişinin dünyaya açılan penceresi gözdür ve göz her türlü, iyi ve kötü, düşüncelerin ilk çıkış noktası olarak kabul edilir. Bu yüzden bakışlardan, kötü gözlerden korunmak amacıyla emici özelliği olduğuna inanılan mavi renkli taşlar eskiden beri kullanıla gelmiştir” diyen Pınar Bamyacı nazar boncuğu figürünü mum, fincan, kase, kaşık gibi bir çok objede her biri birbirinden farklı uygulamalar halinde kullandığını belirtiyor.

P.Unique _41 İstanbul Sergisi Açıldı

“Eserlerimde ne tek bir renge ne de tek bir şekle sadık kalmadım. Hepsinde muhakkak bir farklılık olsun istedim. Nazar boncuğunun da farklı açılarda ve formlarda kullanmayı seviyorum” şeklinde konuşan Pınar Bamyacı sözlerine şöyle devam ediyor: “P.Unique _41 İstanbul” temalı ilk kişisel koleksiyonumda hayvan figürlerini de aynı şekilde yer yer stilize ederek kullandım. Heykel olarak at ve geyik yapmayı da çok seviyorum. Mumluklarda bunlardan da bazı kesitler kullandım. Hepsinde küçük veya daha geniş alan olarak altın yaldız tercih ettim.”

P.Unique _41 İstanbul Sergisi Açıldı

Hayvan figürlerini sıklıkla kullanıldığı P.Unique _41 İstanbul koleksiyonunda altın yaldızlı geyik figürlerinden oluşan vazo ve kâseler de sanatseverlerden yoğun ilgi gördü. Koleksiyonda öne çıkan bir diğer sanat eseri ise duvarda asılan kadın yüzleri oldu. Sanatçının “kadın” üzerine duygularını yansıtan, kadının yeni yüzyılda yeniden doğuşunu ve gerçek anlamda kendini buluşunu tasvir eden “doğum” serisinden de birkaç parça bu koleksiyonda sanatseverler ile buluştu. Doğanın kaynaklarından bir bütüne düşüncesi ile ağaç dalları ve seramiğin buluştuğu seramik kaşık çatal setleri ise koleksiyonun en dikkat çeken eserleri olarak beğeni topladı.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu