Siyaset

“Lafla değil eylemle yanıt vermeli”

Perinçek, "Türkiye ABD’nin Ermeni Soykırımı Eğitim Yasasına lafla değil eylemle yanıt vermelidir" dedi

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, bir basın açıklaması yaparak, yarın ABD Temsilciler Meclisi’nde görüşülecek olan “Ermeni Soykırımı Eğitimi Yasası”nın kabul edilmesi durumunda, Türkiye Hükümeti’nin lafla değil eylemle yanıt vermesi gerektiğini vurguladı ve uygulanması gereken siyasetleri açıkladı. Perinçek’in açıklaması şöyle:

AİHM’NİN PERİNÇEK-İSVİÇRE DAVASI KARARLARI ABD İÇİN DE BAĞLAYICIDIR

“Ermeni Soykırımı Eğitimi Yasası”, yarın Temsilciler Meclisi’ne sunuluyor. Eğer öneri yasalaşırsa, ‘Ermeni soykırımı’ yalanı ABD çapında eğitim müfredatına girecek. Bu Yasa Önerisi, uluslararası hukuka aykırıdır. Uluslararası bir mahkeme olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin üç ayrı kararından sonra, artık “Ermeni Soykırımı” yalanı hiçbir devletin açıklamalarında ve eğitim sisteminde yer alamaz. Çünkü Birleşmiş Milletler’in 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre, ancak yetkili mahkeme soykırıma hükmedebilir.

Yetkili Mahkeme’nin 1915 olayları hakkında soykırıma hükmeden bir kararı olmadığı gibi, AİHM, Perinçek-İsviçre ve Ali Mercan-İsviçre davalarında aldığı üç ayrı kararla, 1915 olaylarındaki eylemlerin Yahudi soykırımı (Holacaust) ile  aynı sınıflama içinde olmadığına hükmetmiştir. ABD devleti, Ermeni Soykırımı yapıldığına hükmedemez ve bu hukuk dışı yargıyı eğitim müfredatına alamaz. Çünkü ABD Temsilciler Meclisi, yetkili mahkeme değildir.

ABD Temsilciler Meclisi, kendisini yetkili mahkeme yerine koyamaz ve AİHM Kararını çiğneyemez. Böyle bir uygulama uluslararası hukuka aykırı olduğu gibi ABD Anayasasına ve hukukuna da aykırıdır. Çünkü ABD hukuku, uluslararası hukukla bağlıdır. Temsilciler Meclisi, böyle bir karar vermeden önce, AİHM’nin 2. Dairesinin “Perinçek-İsviçre Davası” diye anılan yargılamadaki 17 Aralık 2013 günlü kararını ve AİHM Büyük Dairesinin 15 Ekim 2015 günlü kararını incelemelidir.

Yine AİHM’nin Ali Mercan, Ethem Kayalı, Hasan Kemahlı ile İsviçre Devleti arasındaki davada aldığı 28 Kasım 2017 tarihli kararı da incelenmeidir. AİHM kararlarında, parlamentoların, cumhurbaşkanlarının ve hükümetlerin soykırım konusunda hüküm vermeye yetkili olmadığı belirtiliyor. Uluslararası yargıda ve uluslararası hukuk öğretisinde oluşan görüş birliği de bu yöndedir:

1. Soykırım, bir hukuk kavramıdır, bir suç tanımıdır. AİHM, soykırım tanımına girmekle, aslında 1915 olaylarının hukukî nitelemesini ele almıştır. Başka deyişle, Ermeni soykırımı var mı yok mu konusuna girmiştir. Soykırım kavramı, hukuki bir kavramdır, günlük dilimizdeki kırım, katliam, karşılıklı kırım gibi kavramlardan farklıdır.

2. Soykırım suçunun varlığına, yetkili mahkeme karar verir. Soykırım hükmünde bulunmaya bırakalım parlamentoları ve hükümetleri, herhangi bir mahkeme bile yetkili değildir. Birleşmiş Milletler 1948 Soykırım Sözleşmesi’ne göre, ancak suçun işlendiği ülkenin mahkemesi veya yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesi, soykırım suçunun işlendiğine hükmedebilir. ABD Temsilciler Meclisi ve ABD Başkanı Mr. Joe Biden, mahkemenin yetkisini gasp edemez.

3. Soykırım suçunu, hükümetler veya kurumlar veya milletler, başka deyişle tüzel kişiler ve topluluklar işlemez. Soykırım suçunu, tıpkı adam öldürme, yankesicilik veya hırsızlık suçlarında olduğu gibi bireyler işler. Suça katılmak da bireysel bir eylemdir. Bu nedenle Osmanlı Devleti veya Türkiye Devleti veya hükümetleri veya Orduları gibi tüzel kişilerin ve kurumların “soykırım suçu işlediği” gibi iddialar, Ceza Hukukunun temel ilkeleriyle bağdaşmaz.

4. 1915 olaylarında soykırım işlendiğine dair yetkili mahkeme kararı yok. Ceza Hukuku, bireylerin suç oluşturan eylemleriyle ilgilenir. 1915 yılında işlenen eylemlerin soykırım suçunu oluşturduğuna ilişkin bugüne kadar alınmış bir yetkili mahkeme kararı yoktur. O nedenle “Ermeni soykırımı” iddiaları, bütünüyle hukuk dışıdır.

5. Herhangi bir parlamento, cumhurbaşkanı, hükümet, belediye, üniversite, akademik kurum, dernek, toplantı vb, 1915 olaylarında “soykırım yapıldı” yargısında bulunmaya yetkili değildir. Bu tür kararlar, uluslararası hukuka aykırıdır. Hepsi siyasal amaçlı kararlardır.

6. 1915 olayları “Holocaust” diye anılan Yahudi soykırımından farklıdır, aynı sınıflamaya konamaz. Bilindiği gibi Yahudi Soykırımı, yetkili mahkeme kararıyla hükme bağlanmıştı. Oysa 1915 olayları hakkında bir yargı kararı bulunmuyor.

7. 1948 yılı öncesindeki eylemlerle ilgili olarak soykırım suçu işlendiği hükmü verilemez. Çünkü soykırım suçu, 1948 yılında Birleşmiş Milletler  Sözleşmesi’yle kabul edildi. 1948 yılı öncesinde “soykırım” diye bir suç tanımı yoktu. Kanunsuz suç olmaz ilkesi, çağdaş Ceza Hukukunun temelidir. Hiç kimse 1948 öncesi eylemleri nedeniyle soykırım suçundan mahkûm edilemez.

8. Bir tarih konusu olarak 1915 olaylarını tartışma özgürlüğü güvence altındadır. Ancak mahkemelerin yetkisini gasp etme özgürlüğü yoktur. Tarihçilerin ve herkesin 1915 olayları konusunda istediği görüşü açıklama özgürlüğü vardır. Ancak 1915 olaylarının soykırım olup olmadığı konusunda, kendisini yetkili mahkeme konumuna oturtup hüküm verme yetkisi yoktur. O nedenle tartışma ve düşünceyi açıklama özgürlüğü, 1915 olaylarında ne oldu, nasıl ve niçin oldu konusundadır. Hiç kimse mahkemenin yerine geçip “1915’te falanca kimse soykırım suçunu işledi” diye hüküm kurma özgürlüğüne sahip değildir.

Nitekim ABD’nin müttefiki olan birçok ülkenin yasama, yürütme ve yargı kurumları, Ermeni Soykırımı iddiasının artık hukuken geçersiz olduğunu kabul etmiş bulunuyorlar.

İsviçre Federal Mahkemesi Kararı

AİHM’nin kararlarından sonra 25 Ağustos 2016 tarihinde İsviçre Federal Mahkemesi de, Doğu Perinçek hakkında Lozan Sulh Ceza Mahkemesinin verdiği mahkumiyet kararını kaldırmıştır. O kararın gerekçesinde soykırıma ancak yetkili Türk Mahkemesinin ve yetkili Uluslararası Ceza Mahkemesinin hükmedebileceği belirtiliyor.

Fransa Anayasa Konseyi Kararı

Fransa Anayasa Konseyi, Fransız Parlamentosu tarafından 2012 Ocak ayında kabul edilen, “Ermeni soykırımını inkar edenlerin cezalandırılmasına dair kanunu” anayasaya ve düşünceyi ifade özgürlüğüne aykırı olduğu gerekçesiyle iptal etmişti.

Fransa Milli Meclisi’nin 3 Aralık 2015 Kararı

Fransa Meclisi, Cumhurbaşkanı Hollande’ın talimatıyla hazırlanan yasa tasarısını hukukî temeli olmadığı gerekçesiyle 3 Aralık 2015 günlü oturumda alt komisyona geri gönderildi. Görüşmelerde konuşan Devlet Bakanı Jean-Marie Le Guen, AİHM’nin Perinçek-İsviçre Davasında aldığı kararları hatırlattı.

Danimarka Meclisi’nin Kararı

Danimarka Meclisi’nin 26 Ocak 2016 günlü 1915 olaylarında Ermeni soykırımı yapıldığına ilişkin önergeyi reddeden kararı da Siz ABD Başkanını aydınlatacaktır. Danimarka Meclisi ve Hükümeti, görüşmelerde Hükümetin ve Parlamentonun bu konuda yetkili olmadığını saptadı.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği’nin görüşü

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği, 21 Nisan 2021 günü yaptığı açıklamada, Ermeni Soykırımı’ndan söz edilemeyeceğini çünkü bu konuda bir yargı kararı bulunmadığını ilan etmiştir.

Hukuk Doktrininde ve Avrupa Üniversitelerinde AİHM’nin Perinçek-İsviçre Davası Kararları Esas Alınıyor

AİHM’nin “Perinçek-İsviçre Davası” kararları, Avrupa üniversitelerinde, Uluslararası İlişkiler, İnsan Hakları ve Avrupa Hukuku konulu derslerde örnek kararlar olarak inceleniyor. Bu konuda hukuk fakültelerinin dergilerinde çok sayıda inceleme yayımlandı.[1]

Avrupa’da eskiden emperyalistlerin Ermeni soykırımı yalanları öğretiliyordu, şimdi siyasal kurumların Ermeni soykırımına hükmetme yetkisinin bulunmadığı öğretiliyor.

Bu açıdan uluslararası hukuk öğretisi yetkili yargı dışında bütün devlet organlarının yetkisiz olduğunu saptıyor.

– Soykırım inkârcılığı alanındaki çalışmalarıyla tanınan Paris-Ouest Üniversitesi’nden hukukçu Nicolas Hervieu, AİHM Perinçek Kararını dikkate almayan yeni bir yasa tasarısının tıpkı 2012 yılında olduğu gibi Fransa Anayasa Konseyi tarafından iptal edileceğine dikkat çekiyor. Yazar, Perinçek Kararının Fransız Anayasa Konseyi’nin konumunu güçlendirdiğini belirtiyor.[2]

– Reims Champagne-Ardenne Üniversitesi Kamu Hukuku profesörü Hochmann’a göre, “karar şüphesiz ünlü bir karar olarak kalacaktır.”[3]

– Yine Fransız Hukukçusu Daniel Kuri de, “Perinçek-İsviçre Kararı Üzerine Yorum” başlıklı incelemesinde, 1915 olaylarının “soykırım” niteliğini taşıdığı konusunda oydaşma oluştuğu yolundaki usavurmaların Büyük Daire Kararıyla çürütüldüğüne değiniyor.[4]

– Liberté pour l’Histoire (Tarih için Özgürlük) Derneğinin Başkanı Nora, dernek adına yayımladığı 5 Kasım 2015 tarihli bildiride, Perinçek kararından memnuniyet duyulduğunu açıklamıştır.[5] Başkan Nora, tarihin geçmişe dönük olarak “ahlâkileştirilmesi” tehlikesinden endişe duyan ve özgürlüğe önem veren bir devlette hiçbir makamın tarihsel gerçeği tanımlama yetkisinin bulunmadığını vurgulamıştır. Nora, siyasal kurumlara “bellek yasaları çıkartmayın” çağrısında bulunmuş ve geçmiş hakkında devlet gerçekleri oluşturulmasına karşı çıkmıştır. Fransa Tarih için Özgürlük Derneği’nin bildirisinde şu görüşlere yer veriliyor:

“Örgütümüz  ‘Tarihe Özgürlük’ AİHM Genel Kurulu’nun 5 Ekim 2015’de ‘Perinçek-İsviçre’ davası olarak bilinen davada ifade özgürlüğünü ihlal ettiği için İsviçre hükümetini mahkûm eden kararını büyük bir memnuniyetle karşılamıştır. Bu Türk yurttaşı,  İsviçre’de verdiği bir konferansta 1915’de yaşanan olayların soykırım olarak görülemeyeceğini, hukuken böyle tanımlanamayacağını belirtmiştir. (…)

“Demokratik ve özgür bir devlette, ne Parlamentolar ne de Mahkemeler tarihsel gerçekleri tanımlayarak,  araştırma ve ifade özgürlüğünü ceza tehditleri ile sınırlandıramazlar

“Fransa Anayasa Konseyi’nin 2012’de ulaştığı sonuçları destekleyen bu uluslararası mahkeme kararı yasama güçlerinin geçmişe müdahale girişimine bir son verecek gibi görünüyor. Bu sonuç, bizim örgütümüzün    geniş ölçüde katkıda bulunmakla gurur duyduğu mücadelede özgürlüğün zaferidir.”[6]

– Almanya’da 2016 yılında Perinçek-İsviçre davasını öğrenim konuları arasına alan üniversiteler şunlar: Dresden Üniversitesi, Frankfurt Viadrina Avrupa Üniversitesi, Bonn Üniversitesi ve Augsburg üniversitesi.

– Kopenhag Üniversitesi’nde Avrupa Medya Hukuku dersleri veren ve Gent Üniversitesi’nde Hukuk Profesörü Voorhoof’a göre, AİHM, sözde “Ermeni Soykırımı”nın inkârı ile Yahudi Soykırımının inkârı arasına kalın bir çizgi çekmiştir. 1915 olaylarının Yahudi soykırımı ile aynı sınıflama içinde olmadığının altı çizilmiştir.

– Milano-Bicocca Üniversitesi Anayasa Hukuku Doçenti Vigevani de, AİHM kararı uyarınca, “Yahudi Soykırımı’nın tek soykırım suçu” olduğuna dikkat çekmektedir.”[7]

– Hans Vest ve Manon Simon, İsviçre’nin en önemli yargı uygulamalarını inceleyen dergide yayımladıkları yazıda, AİHM Perinçek-İsviçre Davası kararlarının İsviçre yargısında ve yasama alanında yeni bir dönemi açtığını ve belirleyici olduğunu saptıyorlar.[8]

– Prof. Regina Kiener, Zürich Üniversitesi’nde verdiği Kamu Hukuku dersi kitabının 14-19. sayfaları arasındaki bölümü  Perinçek-İsviçre Davasına ayırmış bulunuyor. Prof. Kiener, AİHM Kararından sonra İsviçre Ceza Yasasındaki ilgili hükmün geleceğini tartışmaya açıyor.[9]

Atomu Parçalayabilirsiniz Ancak Türkiye’yi Parçalayamazsınız!

Ermeni katliamı türünden iddialar, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye’ye karşı savaşan emperyalist ülkeler tarafından bir propaganda malzemesi olarak kullanılmıştı. Son dönemlerde ise ABD’nin bu emperyalist propagandanın baş mirasçısı olduğunu görüyoruz. Atomu parçalayabilirsiniz, ancak Türkiye’yi parçalayamazsınız. Artık pas tutmuş olan hukuk dışı safsatalara sarılmaktan vazgeçmenizi öneririm.

ERMENİ SOYKIRIMI YALANINI AİHM KARARLARIYLA TARİHE GÖMDÜK

Türkiye’ye yönelik emperyalist saldırı aracı olan Ermeni Soykırımı yalanlarını, AİHM’de görülen Perinçek-İsviçre ve Ali Mercan-İsviçre davalarında alınan kararlarla hukuk düzleminde bitirdik. Vatan Partisi Genel Başkanı Sayın Doğu Perinçek’in önderliğinde yürütülen on yıllık mücadele sonucunda AİHM, 1915 olaylarının Yahudi soykırımıyla aynı sınıflama içinde bulunmadığını karara bağlamış ve uluslararası yargıda içtihat oluşturmuştur. AİHM bu içtihadını daha sonraki çeşitli soykırım iddialı davalarda yinelemektedir.  AİHM içtihadına göre, Mahkeme kararı yoksa, soykırım yoktur. Hiçbir devlet başkanının, parlamentonun veya belediyenin soykırıma hükmetme yetkisi yoktur.

TÜRKİYE’YE ABD’DEN KORKMAYAN HÜKÜMET GEREKLİ

Ne yazık ki, Avrupa Yargısına ve Doktrinine ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine kavrattığımız AİHM kararını Türkiye yönetimine kavratamadık. Türkiye yönetimi, kazandığımız mevziye girmiyor ve ABD’yi yatıştırmak için çareler bulmaya çalışıyor. ABD’nin yöneticilerimize yönelttiği kişisel tehditler, Türkiye’ye yönelttiği tehditlerin önünde görülüyor. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, tarihî bir sorumluluk içindedir. Artık Türkiye, ABD’den korkan hükümetlerle yönetilemez. Karadeniz’den Akdeniz’e uzanan cephede doğru strateji kurmak, kararlı ve eylemli tavır almak, şahsi kaygılardan kurtulmak, ABD tehdidine eylemli yanıt vermek, tarihsel görevdir. Türkiye, ABD’den korkmayan hükümetini kuracaktır.

"Lafla değil eylemle yanıt vermeli"

LAFLA DEĞİL EYLEMLİ YANIT

ABD’nin Ermeni soykırımı yalanını eğitim müfredatına almasına  lafla yanıt verilemez. Eylemli yanıt önerimizi beş maddede özetliyoruz:

1.               İncirlik Üssü, derhal Türk Silahlı Kuvvetleri’nin tam kontrolüne alınmalıdır. ABD askerleri 15 gün içerisinde ülkelerine gönderilmelidir.

2.                Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile birlikte Kırım ve Abhazya’nın tanınması için Rusya, İran ve Azerbaycan ile diplomatik temaslar başlatılmalıdır. 

3.                 PKK’yı sınır ötesinde bitirmek için, Suriye Arap Cumhuriyeti, Rusya, İran ve Irak ile askerî işbirliği dahil her konuda eylem için derhal harekete geçilmelidir.

4.                HDP derhal kapatılmalıdır. Anayasa Mahkemesi, PKK’nın kolu ve bacağı olan örgüte karşı yargı sürecini uzatmamalı, Türkiye’nin karşılaştığı tehditlere uygun olarak hızla karar almalıdır.

5.                ABD’nin saldırı ve darbe aracı olan NATO’dan çıkılmalıdır.

[1] AİHM’nin Perinçek-İsviçre Davasında açıkladığı görüş, artık Avrupa’da hukuk öğretisine de yerleşmiş bulunuyor. Avrupa Konseyi Daimi Temsilcimiz hukukçu Dr. Deniz Akçay kaleme aldığı “AİHM’in Perinçek Kararı: ‘Soykırım İnkârı’/İfade Özgürlüğü İkileminin Aşılabilirliği” başlıklı makalesinde, Perinçek-İsviçre Davasının hukuk dünyası gündemine yoğun olarak girdiğini belirtiyor. Bkz. Ermeni Araştırmaları Dergisi, 2016, sayı 52.

[2] Nicolas Hervieu, “Négation du génocide arménien: quelles conséquences après la décision de la Cour européenne des droits de l’homme ?” (Louis Boy’un yaptığı röportaj), franceinfo, 17 Ekim 2015, erişim tarihi 01.10.2016, http://www.francetvinfo.fr/monde/armenie/genocide-armenien/negation-du-genocide-armenien-quelles-consequences-apres-la-decision-de-la-cour-europeenne-des-droits-de-l-homme_1131345.html. Ayrca bkz. Sévane Garibian, “Liberté d’expression à Strasbourg: deux poids, deux mesures? La Cour européenne des droits de l’homme et le génocide arménien”, eu-logos.org, 1 Aralık 2015, erişim tarihi 01.10.2016, http://www.eu-logos.org/eu-logos_nea-say.php?idr=4&idnl=3691&nea=162&lang=fra&lst=0.< /p>

[3] Thomas Hochmann, “Négationnisme du génocide arménien: défauts et qualités de l’arrêt Perinçek contre Suisse”, Revue des Droits et Libertés Fondamentaux, sayı 27, 2015, erişim tarihi 01.10.2016, http://www.revuedlf.com/cedh/negationnisme-du-genocide-armenien-defauts-et-qualites-de-larret-perincek-contre-suisse.

[4] Daniel Kuri, “La question du génocide des Arméniens à l’épreuve de la Grande Chambre de la Cour européenne des droits de l’Homme” IiRCO, Université de Limoges, 15 Ekim 2015, erişim tarihi 01.10.2016, http://www.unilim.fr/iirco/2015/12/02/la-question-du-genocide-des-armeniens-a-lepreuve-de-la-grande-chambre-de-la-cour-europeenne-des-droits-de-lhomme-commentaire-sur-larret-perincek-c-suisse-du-15-octobre-201/; Christos L. Giannopoulos, “La Grande Chambre en quête d’un nouveau modus operandi?”, La Revue des droits de l’homme, Actualités Droits-Libertés, 25 Kasım 2015, erişim tarihi 01.10.2016, http://revdh.revues.org/1727.

[5] Affaire Perinçek-Communiqué de Pierre Nora, président de Liberté pour l’Histoire”, 5 Kasım 2015 tarihli açıklama, Liberté pour l’Histoire, 19 Kasım 2015, erişim tarihi 01.10.2016, http://www.lph-asso.fr/index.php?option=com_content&view=article&id=196%3Aaffaire-perincek-communique-de-pierre-nora-president-de-liberte-pour-lhistoire&catid=5%3Acommuniques&Itemid=15&lang=fr.

[6] Aynı yerde.

[7] Giulio Enea Vigevani, “Radici della costituzione e repressione della Shoah”, Rivista dell’Associazione Italiana dei Costituzionalisti, sayı 4, 2014, erişim tarihi 01.10.2016, http://www.rivistaaic.it/radici-della-costituzione-e-repressione-della-negazione-della-shoah.html.

[8] Hans Vest ve Manon Simon, “EGMR, Grand Chamber, Perinçek v. Switzerland

(Perinçek II), Urteil vom 15. Oktober 2015” – Application no. 27510/08, s. 535-544,

Publikation Aktuelle Juristische Praxis, Herausgeber Arnold F. Rusch, ISSN 1660-3362, Verlag Dike Verlag AG.

[9] Prof. Regina Kiener, Staatsrecht II Kommunikationsgrundrechte Grundlagen und gemeinsame Grundsätze.

Daha Fazla Göster

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu